Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '13

 
Kategori
Siyaset
 

Acaba hangisi?..

Acaba hangisi?..
 

İşte aynı hastalık.

Aynı yöntem.

Aynı saptırma ve gerçeği sıvayıp, “yalancı dolma” haline sokma üslubu…

Halk gerçekleri bilmesin!

Olanı/ biteni anlamasın: Farkındalığı gelişmesin!..

Bütün bunlar ne içindir?

Koltuk sarsılmasın; üstündeki Sayın Bay, paldır küldür aşağıya düşmesin…

Aynı, hep aynı…

Maalesef… Siyaset varsa, siyasetçi gündemdeyse durum aynı, yöntem aynı.

Menderes de bunu yapıyordu.

Çiller de, Özal da, Evren de… Söz konusu halkın gerçekleri bilme hakkı ise, hepsi birbirlerinin fotokopisi, tıpkısının aynısı, aynı tornadan çıkmış “sayın”lar sanki.
Gazeteci hedeftedir.

Niçin?

Çünkü medya, halkın gerçeklerle arasındaki köprüdür.

Halk gazeteyi okuyacaktır ve gerçeklerle yüz/yüze gelecektir.

Gazeteleri ve televizyon kanallarını ya satın alacaksınız ya baskı altında tutup, tehditle, hapisle sindirmeye çalışacaksınız.

Böylece de halk ile gerçekler arasına bir duvar örecek ve o duvarın öteki yakasında hüküm süreceksiniz.

Tayyip Erdoğan konuşuyor:

-          AKP, basın özgürlüğünün kahramanı ve yeşilin hastasıdır. Medya özgür, Gezi çapulcuları polis kurşunlamıştır, teröristtir…

Peki ya gerçek nedir?

Bunların tam tersi.

Başbakan böyle konuşunca yandaş basın ne yapacaktır?

Bu sözleri en büyük puntolarla halka ulaştıracaktır.

Televizyon kanalları durup dinlenmeden ötüp duracak ve halk gerçeklerin tam tersinde bir yönde şekillendirilmeye çalışılacaktır.

Şimdi nedir bu?..

-          Bir yönetim biçimi…

Gerçekleri halktan gizleyerek hüküm sürme yöntemi.

Ancak bu noktada oturup düşünmek gerek:

-          Demokrasi bu yöntemin neresinde?

Ayrıca bu yöntem sadece Tayyip Erdoğan tarafından uygulanıyor değildir.

Çirkin siyaset biçimi, bu yöntemin uygulama örnekleri ile doludur.

En küçük yerel birimden en üst idari yapılanmalara kadar her kademede hep bu yöntem egemendir.

Koltuk sahiplerinin icraatı ile ilgili herhangi bir şey mi aksamaktadır?

-          Örtün üstünü, saklanın, kaçının…

Basın örttüğünüz çöplüğü eşelemeye mi kalktı?

-          Vurun kafasına… Yalan, deyin; küfredin, sövün, sayın!

Ve böylece üstünü örttüğünüz gerçeğin halka ulaşmasına engel olun, yolunu kesin.

“Balık baştan kokar,” deyişi doğru mudur gerçekten?

Yoksa, koku tüm ülkeyi sarmış ve böylece, yalan üzerinden siyaset yapma alışkanlığı geleneklerimize mi sinmiş?..

Acaba hangisi?..

farukhaksal@gmail.com

www.akceder.com

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..