Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

02 Ekim '07

 
Kategori
Anılar
 

Acemi Şansı

Acemi Şansı
 

İşte yine bir gece ve lüfer macerası... Babam, Cemal amca, Necati amca ve ben... Gördüğünüz gibi gece vardiyası ekibi tam tekmil hazırız. Yalnız bu sefer İstinye koyuna gideceğiz... İstihbaratlara göre lüfer oraya kamp kurmuş. Bu sebeple bizim sandalın motorunuda evden indiriyoruz... Zira Beykoz' dan İstinye' ye kürekle gidip gelmek biraz eziyetli olabilir. Kıçtan takma bir motorumuz var 4.5 kuvvet, bizim 5.60 sandal hafif olduğu için işimizi görüyor.

Karşı yakaya geçmeye başlıyoruz... Babam kılavuz kaptan, dümende ben... Önce Yeniköy sahiline geçiş yapıyoruz... Sonra kıyı kıyı İstinye' nin yoluna akmaya başlıyoruz... Yalıların önünden geçerken sandal atlama yapıyor... Yalı ile şamandıra arasına çekilmiş ipi görmemişim karanlıkta... Neyse daha kötü bir vukuat olmadan İstinye koyundayız...

O zamanlar tersane var tabi koyda... Neredeyse tersanenin içerisine gireceğiz... Gerçi girmediğimiz bir yer değil ya... Hemen havuzların dibindeyiz, çünkü balık orada... Gece mesaisindeki tersane işçilerinden bazıları, havuzların tepesinden olta atmış balık tutuyorlar. Babama selam veriliyor bazı sandallardan... Soruyorum babama "bu işçiler mesaide balık mı tutuyorlar" diye... Babam "olur o kadar, zaten tutacağı iki balık" diyor. Babama niçin mi soruyorum... Şeyy... Babam İstinye tersanesi amiriydide.

Artık işimize bakıyoruz... Balık var mı, varsa kim tutuyor, başlıyorum göz taramasına... Pek tutan yok, bir sandalda tutan var görebildiğim. Balık neredeyse adam suyunu bulmuş, başka kimse henüz bulamamış anlaşılan. Balıkçılıkta kuraldır... Balığın kaç kulaç suda olduğu başkasına sorulmaz... Çünkü sorsanda söylenmez! Bu kadarda değil... Başkasının çektiği oltaya kulaç saymaya kalkarsın, beceremezsin! Çünkü uyanıklık yapıp üç ileri, bir geri tarzı oltayı toplarlarki başkası sayamasın. Bende bunu bildiğim halde saymaya çalışıyorum ama nafile.

Babamlar da boş bekliyorlar, çok nadir tutan görüyoruz. Babamdan izin alıp bende bir olta atıyorum... İlk lüfer deneyimim olacak, daha evvel hiç lüfer yakalamamışım... Gerçi balıkda pek yok ama olsun. Aşağı yukarı tarıyorum suyu oltayla, balık arıyorum... Aaaa hayret, benim oltaya vurdu bir şey! Bir daha vurdu ve asıldım... Her neyse yakaladım onu ve çekmeye başladım. Geldiğinde gördük ki lüfer tutmuştum. Bende hava 1500, babam güldü "acemi şansı" dedi. Tekrar attım ve bir tane daha... Şimdi artık bütün sandallar beni izliyor, benden başka tutan yok! Bizimkilerde aynı kulaç suya olta indiriyorlar ama onlara değil bana geliyor balık devamlı.

Böyle altı lüfer tuttum bir saat içerisinde. Acaba balıklar yukarıdakinin acemi olduğunu anlayabiliyorlarmıydı? Eğer öyleyse de o acemi çetin, adı ise Metin' di... Oltamı çekerken babama sormuştum, "üç yukarı, bir aşağı yapayımmı çekerken"... Gülmüştük.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..