Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Acı ama gerçek

Acı ama gerçek
 

Umut içinde sipariş ettiği balık gelmişti.
Dua etti uzun uzun, çatal bıçak ellerinde.
Gökyüzüne baktı ve derin bir nefes aldı.
Nazik bir darbeyle balığın karnını yardı.
İnanılır gibi değildi! Bir de ne görsün…


Yeni evli bir çift, balayı için eşsiz güzellikte doğası, kumsalı, havuzu ve baştan çıkartıcı lezzetlerle bezenmiş kuşsütü eksik bir mutfağa sahip, gün boyu süren çılgın aktiviteleri ile dillere destan olmuş, o meşhur tatil köyünü seçmişlerdi.


Neşe içinde geçen ilk günün ardından, duşlar alınmıştı ve akşam yemeği hazırlıkları için çiçeği burnunda gelinimiz aynanın karşısındaydı. Güneşin uzun süren çarpıcı okşamaları sayesinde yanan cildinin sızılarına aldırmadan gecenin en güzel kadını olma yarışına kaptırmışken kendini, birden bir ateş sardı tüm bedenini. Nefes alamıyordu. Kararan gözleri ile bir kez daha bakarken, yanıldığını görme umudu içinde bildiği tüm dualar dizilmişti diline.


Ancak, dayanılmaz gerçek gözlerinin önündeydi. Eşinin büyükannesinden yadigar, düğünde kayın validesinin büyük bir seremoni eşliğinde taktığı o çok değerli tektaş pırlanta yoktu artık.


Yaşadığı çaresizlik anlatılır gibi değildi. Ne yapacaktı. Aklından neredeyse intihar bile geçmişti. “Artık ölsem daha iyi” diyordu acı içindeki yüreği. Bu beklenmedik şoku yaşarken, banyoda tıraş olan eşine hiçbir şey belli etmemeye de çabalıyordu.


Tüm benliğini saran tarifsiz ızdırap içinde tamamladığı makyajı, gece boyu maskesi olacaktı. Yemek salonuna vardıklarında, tesisin jesti olan özenle hazırlanmış muhteşem bir masa mum ışıklarının aydınlığında bekliyordu balayı çiftini. Bu ihtişam karşısında, engelleyemedikleri hafif utangaç bir edayla yerleştiler koltuklarına. Sadece damadımız değil sanki tüm salon, gözlerini alamıyordu gelinimizden.


Büyük bir beklenti içinde sipariş ettiği balık, dayanılmaz görüntüsü ile servis edilmişti önüne. Tabaktaki garnitür süslemeleri sanki bir ressamın fırçasından çıkmış kışkırtıcı bir tablo ya da bir heykeltıraşın hassas darbeleriyle meydana getirilmiş bir şaheser görüntüsünü aratmıyordu.


Bir kez daha dua etti uzunca, çatal bıçak ellerinde. Gökyüzüne doğru baktı umutla ve derin bir nefes aldı. Ardından, tarifsiz heyecanını içine gizlediği nazik bir bıçak darbesiyle balığı karnından ikiye yardı.


İnanılır gibi değildi! Bir de ne görsün. Denizde yüzerken kaybettiği o eşsiz tektaş pırlanta, önündeki tabakta sere serpe yatan o enfes balığın karnında yok… Acı ama gerçek!


Sevgiyle,


Kıssadan hisse: Gerçekler acı olduğunda, önünüzde duran balığın keyfini ıskalamayın…

Acı ama gerçek - 2: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=118515

 
Toplam blog
: 36
: 1267
Kayıt tarihi
: 25.05.08
 
 

İstanbul'da doğdu. Teknik Lise Elektronik Bölümünde okurken rakamlara olan ilgisini de keşfetti. ..