Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Acı dile gelse ne der?

Acı dile gelse ne der?
 

Resim kaynak: data52.sevenload.com/i/wr/vh/pzufjbk/1n3.jpg


Hiç dikkat ettiniz mi, bir sohbette “acılar olgunlaştırır insanı” dediğinizde, bazılarının yüzünde buruk tebessümler olur. Çünkü sol yan bir şekilde kırık, yorgun ya da eksiktir yaşanmış acılara dair. Ve gerçekten derin yaşanmışsa, sarsmışsa epeyce, mutlaka açık verir, saklayamaz kendini acının izleri. Sessizce gelir, oturur yüzüne. Buruk buruk gösterir kendini. Dudak kenarlarına yayılır hafifçe ve gözlerle bütünleşir kah nemli, kah hüzünlü “Ben buradayım” der. Mağrur da bir eda taşır aslında. Olgunlaştırmıştır ya, ondan herhalde. Haklıdır da kendince; o değil midir birkaç basamak birden yükselten bizi yar bere içinde. O değil midir hıçkırıklar sonrası yoran ama sonrasında tuhaf bir dinginlik verip başımızı yüreğine yaslayan. Her ne kadar bir omuz istesek de o an, o değil midir yalnız bırakmayan.

Az da çektirmez sağolsun. Hemen gitmeyi de pek bilmez. İllaki yatıya kalacak. Gel ve bir kahvelik zamanda git ama nerde. Ne yaşamışsan artık, gözüne soka soka, başına vura vura hatırlatır sana. İsyanlarını dinler mağrur bir edayla. Tanrıya yalvarışlarında elini uzatır yüreğine. Pişmanlıklarını kusuyorsan, ellini sallar “şimdi mi geldi aklına” dercesine. Görmek istemezsin, kalsın istemezsin, yalvarırısın git diye. “Git, ne olur git dayanamıyorum. Bu gece deliksiz uyuyayım ve kalktığımda sen burada olma”. Yine o mağrur edayla okşar başını ve dile gelir acı;

“Daha değil, henüz erken, yaşayacaklarımız var birlikte. Tadımlık değilim ben. Tüm hücrelerinde hissedecek, sindireceksin beni. Bak bakalım aynaya, ne kadar çökmüş görüyorsun kendini. Seni görenler neyin var diyor mu? Yok bir şey dediğinde, hiç iyi görünmediğini söylüyor mu? Ne gördün ki dün bugün? Ben kalıcı değilim merak etme; ne zaman ki hayatı tekrar sevmeye başlayacaksın, o zaman ben bir kenara çekilmeyi bilirim. Ama sakın unutma arada sana sormadan ziyaret ederim. Ayrıca kötü bilme beni. Yaşıyoruz beraberce, sarıp sarmalıyorum seni. İsyanlarına kızmıyorum. Amacım seni korumak, seni iyileştirmek, sen yeniden cıvıl cıvıl olana kadar da yanındayım. Tüm isyanlarında daha sıkı saracağım seni. Kollarımı açtığımda yorgun düşeceksin.

O tuhaf dinginlik saracak bu kez tüm bedenini. Huzurdan uzak bir hal alacaksın. Ben yine yanında olacağım, sessizce saçlarını okşayarak. Hadi uyu şimdi. Arada uyanırsan korkma yalnızım diye, yanında yatıyor olacağım. Beni görmek istemezsen kapat gözlerini sana kırılmayacağım. İstemiyorsun biliyorum, ama unutma seni iyileştirdiğimde anlayacak ve dahası seveceksin beni. Seni daha güçlü yaptığım için bu kez sen okşayacaksın benim saçlarımı. Ve gittiğimde ben, bazen fırtınalı bir havada dalga dalga denize bakarken beni hissedeceksin yanında, sırtımı sıvazlayacaksın. Ya da bir yerlerde yudumlarken şarabını, göz kırpacağım sana. Gözlerin nemli bakacaksın bana, “sen yok musun sen” dercesine. Yağmurlu bir havada, arabanla giderken yolda, dışarıya değil de içine yağarken yağmur ve eşlik ederken radyodaki şarkıya, dizini okşayacağım hiç ses çıkartmadan. Hiç git demeyeceksin bana. Dedim ya seveceksin beni. Baksana dün bir bugün iki, kadeh bile kaldırdın bana Merlot’un kırmızısında".

Esra Özmen

 
Toplam blog
: 58
: 819
Kayıt tarihi
: 19.07.07
 
 

Bir çok şeyden keyif alırım, okumaktan, okuduğum kitaplarda sevdiğim satırların altını çizmekten,..