Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '12

     
    Kategori
    Doğal Hayat / Çevre
     

    Acı gerçek

    Acı gerçek
     

    Biz köyde oturuyoruz. Dağın yamacında, zeytin ağaçları arasında, kedimiz, köpeğimiz ve doğanın envai çeşit sesler içerisinde…

    Bütün bu güzelliklerin arasında, yaşamımızın da elimizden geldiğince, ortama uygun yani doğal olması için çabalıyoruz.. Çünkü ikimizin de yaşamı şehre dayanıyor.Yani daha öncesinden hiç ekmek yapmamış, zeytin toplamamış,bitki budamamış ne bileyim doğru düzgün yoğurt filan mayalamamıştım ben.

    Şimdi uyandığımda kedimle köpeğimle, kuşlarla, çekirge hatta kertenkelelerle sohbet edip hal hatır soruyorum. Bazen de kendi kendime, kadın kafayı mı yedin ya diyorum. Ama dinlediklerini de görüyorum resmen. Bulundukları yerden öylece koca gözlerini açıp kalıyorlar. Belli ki onlarla konuşan insanoğlu hiç görmemişler. Ama Allah var kedim de köpeğim de cevap veriyorlar kendi dillerinden. Rüzgârın sesi, güneşin parlaklığı veya yağmurun sesi, bulutların şimşeklerin haşmeti hepsi ama hepsi beni mest ediyor. Pişirdiğim ekmeğin kokusu, mayaladığım yoğurdun biraz sulu olsa da inanılmaz lezzeti, kuruttuğum biberin yağdaki nefis kokusu bana o kadar mutluluk veriyor ki anlatmak imkânsız.

    Evet, hal böyle iken biraz da köylümüzün yaşamından bahsedeyim size. Daha köye girerken maşallah motora binmiş köy kızlarımız kadınlarımız acar bir vaziyette örtüler ve şalvarlar uçuşa uçuşa yanımızdan geçiveriyorlar. Köyümüzün bakkalının önü, köy çocukları ile cıvıl cıvıl. Hepsinin elinde plastiklerin içinde rengârenk meyve suları, hazır çerezler kolalar, gofret ve bisküvi çeşitleri. Kadınlar da keza öyle. Naylon poşetlerde beyaz hazır ekmekler ve muhakkak kola. Sorduk soruşturduk hepsi kolacı. Kola içmeden yapamaz olmuşlar maalesef. Soruyoruz inek keçi yok mu evinizde. Niye süt ayran içmiyorsunuz diye. Kahkahalarla gülüyorlar, biz koladan başka bir şey içmeyiz diye.

    Evet, köylümüz ağlanacak haline gülüyor artık. Yaşamlarına girmiş bir kere zehirler. Müptela olmuşlar her biri, en büyüğünden en küçüğüne… Elimizden geldiğince aydınlatmaya çalışıyoruz ama nafile. Ne ekmek yapan var ne bir şey. Yoğurt, yağ ve sütlerini satıyorlar. Allahtan zeytinleri var hepsinin de yağları zeytinyağı hiç olmazsa.

    Onlar da belki haklı kendilerince. Koskoca marketler artık köylerde. Rengârenk, şıkır şıkır paketler, lezzetli, ucuz markası hiç önemli değil, GDO da neymiş? Kıtır kıtır bisküviler,hazır kremalı pastacıklar,şekerlemeler,dondurmalar,sütler,yoğurtlar,yağlar çekirdekler falan filan…Ne diye uğraşacağız ki diyorlar.Ucuz ve de çok lezzetli.

    Bahçelerinde lamba gibi sallanan portakallar limonlar, narlar sallanırken, onlar bakkaldan marketten içeriğinde bin bir asit bulunan içecekleri tercih ediyorlar. Hastaneler artık köylülerden geçilmiyor ne yazık ki. Benim elma yanaklı köylüm süzüldü, hastalandı…

    İnsanları alışkanlıklarından vazgeçirmek çok zordur. Örnek veriyoruz onlara, anlatıyoruz. Ama hatalarına aynen devam ediyorlar. Bu yazıyı çaresizlikten yazıyorum inanın. Ben ne edebiyatçıyım, ne yazarım. Sadece halkı için endişelenen emekli bir öğretmenim sadece. Çok üzülüyorum. Eski köylülerimi istiyorum. Evlerinden mis gibi ekmek kokuları gelen, ellerinden portakal suları akan al yanaklı çocuklarımızı, kadınlarımızı, pala bıyıklı kasketli arslan gibi dayılarımızı arıyorum sadece…

                         Pınar ERCAN TİRLİ 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 123
    Kayıt tarihi
    : 13.07.09
     
     

     Okyayoo Okyay TİRLİ TEMA Vakfı Muğla İl ve Fethiye Temsilcisi TURMEPA Fethiye Şübesi..