Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Acı

Acı
 

Fotoğraf Nilgün ÖZDEMİR


- Güç bir aşkı sahibinden habersiz bitirdim. İntihar pası gözlerimde…

- Ağaç, dallarını taşıyamaz oldu… Kuştan çok bulut göğümüzde…

Mevsimdir, geçer… Sen nasıl kalabiliyorsun bende?

Özen Yula (Kırmızı Yorgunları)

Tüm yolculuğu küçük bir çantayla yaptığım sanılabilir. Otobüslerin bagajını bile kullanmama gerek kalmayacak küçük bir çanta. Koltuğumun hemen üstüne yerleştirilebilir, her şekle girebilir, sıkıştırılabilir, yere düşerse heyecanla tutmak için atılmamı gerektirmeyecek küçük bir çanta.

Ama zaten o çanta vazgeçilebilirlerle doludur. Satın alınabilirlerle, değiştirilebilirlerle, bir yerlerde unutulabilirlerle.

Oysa kırılabilecek, ezilip acı verebilecek, kalbimi sıkıştırabilecek, beynime heyecan komutları verdirebilecek her şey içimde.

Adının ruh, kalp, beden olabileceğini düşündüğümüz sanal dolaplarda, çantalarda, valizlerde. Siz nasıl düşünürseniz, hayal gücünün çeşitlendirebileceği elle tutulmaz, gözle görülmez kutucuklarda saklı her şey ve sizin çıkacağınız her yolculuğun, sayısı eksilmez demirbaş paketleri bunlar.

Yolculuk listenizde yer almazlar. Onları evde unutmamak için parmağınıza kırmızı kurdeleler bağlamanıza gerek yoktur. Onlar tam ve eksiksiz eşlik ederler yolculuğunuza.

Boyutları değişmese de dönem dönem yolculuğunuzun yönüne, süresine, içeriğine göre ağırlıkları değişir.

Bazen taşınamayacak yük haline gelir. Bazen sizi de hafifletir, uçarak yolculuk yaptığınızı düşündürtür.

Bazen bulundukları kutucukta kayboluverirler. “Nereye koydum ben şimdi bunu” dersiniz. Şüpheye düşmenize gerek yoktur. Bilirsiniz, mutlaka yola çıkarken yanınıza almışsınızdır ama işte gizlenmiştir. O an için vazgeçilmezlerin altında kalmıştır.

“…Mevsimdir, geçer.

Sen nasıl kalabiliyorsun bende?"

Hayret edilesi bir şey değildir bu… Sen de kalır … Yerleşiverir kutulardan birine, tüm yolculuklarında taşınır…

Ama nakliye şekli herkes de farklıdır. Kimi taşıyamaz, onunla kalır… istifleyemez kutuları, doluya koyar olmaz, boşa koyar almaz. Bedeni valiz olur, taşıyamaz kendi kendini. Zaten sahipsiz bir valizin yolculuğu kayıp eşyalar arasında son bulur.

Kızma bana…

Sen takılıp kaldın…

Seni anlamadığımı düşünüyorsun…

“Sen hiç aşık oldun mu? Acıyı çeken bilir…” diyorsun…

Soramadım… Kapatmıştın telefonu… Şimdi ben yüzyıllardır tanımlanamamış, hakkında milyonlarca kitap yazılmış ve şimdi çengelini boynuma asmış bu soruyu bir başıma nasıl yanıtlarım.

Acının hangi dozundan sonrasına aşk deniyor?”

 
Toplam blog
: 38
: 633
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Safça eski konuklarını bekleyen sahil pansiyonlarından birine kaydımı yaptırabilirim. Yine boşaltmam..