Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Carolina Isolabella Özgün

http://blog.milliyet.com.tr/carolinaozgun

08 Aralık '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Açık olmak

Açık olmak
 

Bazen söylemek istediklerini söyleyemezsin, anlatmak, açıklamak istediklerini açıklayamaz, anlatamazsın. Kelimeler ağızdan çıktı mı bazen geri dönüşün olmaz, halbuki aslında karşındaki de senin bildiklerini bildiğini bilir ama bilmezlikten gelir. Karşılıklı ve gizli bir anlaşma gibidir suskunluklar.

Hiç dayanamayıp da sorduğunda ise asıl cevabı değil, senin duymak istediğini düşündüğü cevabı verir sorduğun kişi. Bunda bile gizli bir anlaşma vardır, o bir başka şey der sen ise ne demek istediğini anlar ve bilirsin, o da bildiğini bilir ama bu oyun böyle sürer gider.

Gözlerde karşındakinin neyi ne kadar bildiğini veya anladığını sorgulayan soru işaretleri oluşur, onlar asla yalan konuşamazlar, hele bir de duyulmayanı duyar, görülmeyeni görür, sezgili ve açık şuurlu biriysen. Bir de üstüne bildiğini, anladığını kanıtlamaya ihtiyaç duymayacak kadar evrimliysen, gerçekleri içinde helalleşebilecek kadar kaldırabiliyorsan olay epey ilginç olur.

Beklediğin sadece dürüstlüktür, yine de bu dünyada bunu yapacak kaç kişi var, karşındaki sana duymak istediğini sandığı şeyi sorarken bile aslında duymaya hazır değildir, sadece sana gücünü ve farkındalığını kanıtlamak istemektedir. Oysa bazen insan acı duyacak bile olsa gerçeği o insanın ağzında almayı ve olduğu gibi alıp kabullenmeyi istediğinden de sorabilir.

O kişi dürüstçe ona açılsa, tüm duygularını, beklentilerini ve hislerini dile getirebilse, sebeplerini açıklayabilse bence öyle sağlam bir temelde olur ki ilişkiler. Yine de bu kaldırabilmekle ilgili, sanırım bu güç pek öyle kolay kazanılacak bir güç değil. Çünkü bu güç, gücünün gücünü fark etmeni ve hayata daha net gözler ve gerçeklerle bakmanı sağlar.

Zor olanı kabullenebilmek, kendini kendinden silebilmek, egonun üstesinden gelip müthiş bir doygunlukla yaşayabilmek. Sana konuşanın gerçek ve samimi olarak kendini tam ve net bir şekilde ifade edebilmesi ne müthiş olurdu. Aslında bildiğin ama yarım kaldığın ve yanaşamadığın, yıkamadığın, onun kendini koruduğu sandığı o duvarı aşamamanın ezikliğini hissetmemek müthiş olurdu.

Misal; evet seni aldattım çünkü şu veya bu sebepten bunu istedim, duygularım ve hislerim şunlardı, vs,vs. Bu böyle açıklanabildiğinde samimiyet bence ilişkiyi derine oturtur, tabii bu bunu kaldıramayan kişiye söylenmemeli inancı da var. Belki de öyle. Zaten kaç kişi bununla yüzleşebilir ve karşısındakini gerçek isteklerine hak verebilir ve anlayabilir ki? O kişi de bunu aslında kendine nedenlerinle itiraf edince eminim kendinle yüzleşecek ve aslında kendinde göremediği bir şeyi görebilecektir. Belki de ihtiyaç değil de sadece içinde bir eksikliğin sebebini bulup şifalanacaktır.

Kaç kişi kendine kompleks yapmadan karşısındakinin nedenlerini kendi içinde hissedebilir ki, veya kabullenebilir ki? İlişkilerde yargı olmadan o insanı yudumlayabilmek mümkün müdür? Onun hislerini, arzularını istediğin şekilde olmadığını bilerek ona özgür iradesini kullanma fırsatı verebilir? Yaptıkları çok uçuk, kaçık bile olsa onun neden yaptığını anlayıp hak verebilir?

Saygı istenmez kazanılır, sevgi dilenilmez verilir, aşk duyulmaz hissedilir, inanç güvenle gelişir, irade ise özgürlükle.

Kaç ilişkide karşımızdakine sadece kendi olabilme fırsatını veriyoruz? Beklentilerin ötesinde onu olduğu gibi sevebilip bağrımıza basabiliyoruz? Yargılamadan, alınmadan, sarsılmadan onun rüzgârla hareket edişini izleyip hoşlanabiliyoruz? Rekabet, kıskançlık, ayıplama, eleştirme, bastırma isteği hissetmeden sadece olduğu gibi yaşamasına izin veriyoruz?

İçimde öylesine büyük bir özlem var ki, bunu yaşamaya, bunu algılayacak birinle sohbet edebilmeye, sorduğum sorulara kendi gibi cevap verecek varlıklara, bir şey kanıtlama çabasının dışında tüm zayıflıklarınla kabulleniş içersinde tevekülle kendini ifade edebilenlere, beğenilmeyeceğini ve bir daha istenmeyeceğini hatta ona oluşan saygıyı yitireceğini sansa bile sonuna kadar açık olabilenlere, her konuda seni sen olduğunda tartışmaya gerek kalmadan öz saygıyla dinleyebilen birilerine.

Bazen hissettiklerinin, bildiklerinin hiçbir kanıtı yoktur, hiçbir elle tutulur yanı yoktur ama bunu bildiğinde ve söylediğinde sana bunu kim söyledi bakışlarınla bakıp, sezgilerinin ve şuurunun açıklığına inanmayıp suçu başkalarında arayanlardan sıkıldım, beni ben gibi göremeyen, anlamayan, yargılayan dostlara hep ben diye baktım. Bunlar benim eksiklerim ki bana geri yansıyor diye düşündüm, ve kendimi çok irdeledim eksikliklerimi tamamlamaya çalıştım, şimdi bunun üstüne bir ekleme yaptım ve dedim ki, bu benim irade sınavım, hâlâ bunu görüp, yaşıyorsam benim eksiğim artık bunlar değil bunu yaşamayı seçmemle ilgili.

O halde göremediklerimi görmek dileğiyle sevgili dünya sana bağlanıyorum çünkü sen bunu hak ediyorsun, kendi eksikliklerim yüzünden senden ayrılmak ve uçmak isteğim yerine sevgi ve saygıyla yaşadıklarıma güveniyor ve seni içime, yaşamıma katıyorum. Beni beslediğin, üstünde yaşama fırsat verdiğin ve güzelliklerini benimle paylaştığın için teşekkür ediyorum.

 
Toplam blog
: 144
: 676
Kayıt tarihi
: 21.09.06
 
 

İstanbul'da yaşayan bir levantenim, yeni özler, sözler, gözler tanımayı, farklı bakış açılarını p..