Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '18

 
Kategori
Kitap
 

Açıklamalı Hastalar Risalesi Sayfam

Açıklamalı Hastalar Risalesi Sayfam
 

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.

 

Yazılarımı takip edenler hatırlarlar. Geçtiğimiz yıllarda büyük islam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin eseri Hastalar Risalesindeki Devaları tek tek açıklıyorduk. Sonra Altıncı Deva’yı bitirince tüm Devaları yazıp kitaplaştırmak için yazı serisini sonlandırdık.

Ve Şubat 2018’de Sağolsun Egemen Yayınları sahibi Fahrettin Yüksel beyin maddi manevi desteğiyle “Tüm Hastalara Deva Kitabı” isimli kitabımız yayınlandı.

Bu kitabı şimdi internette yayınladık, fakat kitabı kitap olarak sipariş etmek isteyenler olabilir(1)

Ben ve Fahrettin beyin niyeti hizmet içindir. Maddiyat değil. Şu an karar verdik, bu yüzden kitabı (25 Deva) hasta, engelli herkesin kolayca okuması için bir blog sayfasında yayınladık.(2)

 

Birinci Deva:

Şimdi sanırım akıllı telefonu olmayan yoktur. Telefondan çok rahat okursunuz. Telefonda okurken yazının sonunda üç tane buton vardır.“<” ,="" “ana="" sayfa”="" ve=""><” .="">

Bir sonraki yazıyı, İkinci Deva’yı okumak için; “” butonuna basın.

Bilgisayarda sayfayı açarsanız yazının sonunda “Sonraki kayıt” a tıklayın.

Şimdi kitabın önsözünden bir bölüm kopyalamak istiyorum. FA hastalığımın ilerlediğini yazmamın çok yavaşlamasından anlıyorum. Çünkü hep yatıyorum. Fazla yazınca çok yoruluyorum, beynim uyuşuyor.  Yazılarımda o yüzden alıntılar çoğunluktadır.

 

Başlarken – Risale ile tanışmam          

Ben Celal Çelik, 1973 Konya Ereğli doğumlu bir anadolu çocuğuyum.

Lise çağlarımda ben de her insan gibi gençliğimin en verimli yıllarınıgeçiriyordum. Fakat bir süre sonra sebebini henüz bilmediğim bir durum yaşıyor, yürürken zaman zaman dengemi kaybediyordum. 1993’te dengesiz yürümeme sebep olan ismini bile yeni duyduğum bir hastalık olan  Friedreich Ataksisi (FA)  teşhisi konmuştu. Neye uğradığımıanlayamamışve çok şaşırmıştım.

Kendinizi bir anlık benim yerime koyun, yani empati yapın. Normal bir gençsiniz, herkes gibi istediğiniz her şeyi yapıyor, gezip dolaşıyorsunuz. Aniden sebebini bilmediğiniz ve sürekli ilerleyen bir hastalığınız var. Kabullenmek çok zor değil mi? Hele hastalığım ilerleyince 1998’de tekerlekli sandalyeyi kabullenmek çok daha zor olmuştu benim için.

Etrafımdaki insanların dikkatli bakışlarızoruma gider, uzaydan gelmişim hissini verirdi bana. Hastaneye gittiğimizde tekerlekli sandalyedeyim diye öncelik verilmesine de üzülürdüm o zamanlar.

Oysaki her engelli gibi benim de tek istediğim sıradan, normal biri olmaktı. Allah bana hidayet bahşedene kadar günlerim hep sıkıntılıgeçti. Kitapta ibretlerle dolu kısa öykümü bulabilirsiniz.

Yıl 2004, Rabbim Kuran meali okumaya başlamamla hidayet nasibetmiş, adeta günlerce çölde kalmış, susuzluktan yanmış, kavrulmuşinsan misali internetten dinimi araştırmaya koyuldum. Araştırırken büyük islam âlimi Rahmetli Bediüzzaman Said Nursi’nin (1878-1960) Hastalar Risalesi’ni keşfettim. İsmi bile beni çok cezbetmişti.

Hastalar Risalesi, 6000 sayfalık Risale-i Nur Külliyatının içinde küçük bir kitapçıktır. Aslında, Risale-i Nur Külliyatındaki Lemalar isimli eserin, ‘Yirmibeşinci Lema’isimli bölümüdür.

Hastalar Risalesi, yirmi altıadet Deva isimli kısa yazılardan oluşur. Bediüzzaman Hazretleri eserin önsözünde, hastalara bir geçmişolsun ve manevi şifa olsun diye yazdığınıifade eder.

Aslında Bediüzzaman Hazretleri Hastalar Risalesi adlıeserinde, hastalığın nimet tarafıolan manevi meyvelerinden bahseder ve insanların keşke hasta olsam diyeceği bir eser olduğunu belirtir.

Evet Fakiriniz de yıllar içinde defalarca okudum. Gerçekten de hastalığın büyük bir nimet olduğunu, Rabbimin bir iltifatıolduğunu anladım ve hasta olduğuma çok şükrettim.

İlk okumam da Risale dili biraz ağır olduğundan sıkılmıştım ve yarısına gelmeden bırakmıştım. Aslında bu kitap gibi hem Osmanlıkelimelerinin anlamınıveren, hem de açıklayıcıbilgiler olan bir kitap olsaydı, elimden bırakamazdım ve tam bir teselli olurdu.

Bu sebeple böyle faydalıbir eserin lüzumunu hissettik ve Allah’ın izniyle yazdık elhamdülillah.

İnşallah mahsun hastalara teselli olacaktır. Evet bu hastalık bana Allah’ın hediyesidir. ÇünküHz. Mevlana, Allah sevdiği kuluna dert verir, Firavun’un bir kez bile başıağrımadı, der.

İlerleyen sayfalarda çok kısa olarak Bediüzzaman Hazretlerinin hayat öyküsüvardır.

Yıllar önce bu eseri insanlara faydalıolmak için, bir blog sayfasıaçarak yayınlamıştık.

Şimdi ise Allah’ın izniyle, pek çok yakinen tanıdığımız hasta insanlara ve kanser gibi zor hastalıklarla mücadele eden kalbi kırık hastalara bir moral ve bir teselli olsun diye kitap olarak yazdık inşallah.

İnşallah Allah’a ve ahiret gününe inanan imanlıhastalara moral olacaktır.  Cenab-ıAllah tüm hastalarımıza acil şifa ihsan eylesin inşallah.

***

Şimdi kitabı okumaya örnek olur diye Yirmi Birinci Deva’yı kopyalayarak yazımızı bitiriyoruz:

YİRMİBİRİNCİDEVÂ

Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddîelem (acı, üzüntü)var. Fakat o maddîelemin tesirini izale edecek (yok edecek)ehemmiyetli bir mânevîlezzet seni ihata ediyor (kuşatıyor).

Bu devada Bediüzzaman Hazretleri hastalıktan acıçekmekte olan hastalara seslenip teselli veriyor. Sizin bedeninizde acıvar fakatkalbİNİZİmanevİbİr lezzetkuşatıyor, diyor. Bunun nedenini aşağıda açıklıyor.

Çünkü, peder ve validen (baba ve annen)ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gayet lezzetli o şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp, çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarlarıyine görmekle beraber; çok gizli, perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbettarane (sevgiyle) baktıklarından, elbette onlara karşısenin bu maddîelemin pek ucuz düşer.

Hastalığım ilerledikçe bunu daha yakından hissediyorum. Annem babam kardeşlerim bana hastalığımıunutturuyorlar. Annem yattığım yerde çorba içiriyor. Babam tuvalete götürüyor. Kardeşim her hafta gelip banyo yaptırıyor. Yeğenlerim etrafımda koşturuyorlar. Dostlarım sık sık hediyelerle ziyaret ediyorlar. Bu güzel sevgiyi sağlayan şey hastalıktır. Bu sevgİve İlgİnİn yanında, hastalığın verdİğİ sıkıntıçok hafİf kalıyor.

Hem sen müftehirâne (övünerek)hizmet ettiğin ve iltifatlarınıkazanmasına çalıştığın zatlar, hastalığın hükmüyle sana merhametkârâne (merhametli bir şekilde)hizmetkârlık ettiklerinden, efendilerine efendi oldun. Hem insanlardaki rikkat-i cinsiyeyi (kendi gibisine acıması)ve şefkat-i nev'iyeyi (kendi gibisine şefkat göstermesi)kendine celb ettiğinden (çektiğinden), hiçten, çok yardımcıahbap ve şefkatli dost buldun.

Evet Allah Kuran’da ana babaya hizmet etmeyi emrediyor, onlara öf bile deme, diyor. Yani Onlar bizim efendimizdir. Bediüzzaman Hazretleri, sen bu hastalık vesilesiyle efendilerine efendi oldun, diyor. Çünkümerhametli şekilde hizmet ederek iltifatlarınıkazanman gereken annen ve baban, şimdi sana o şekilde hizmet ediyorlar. Ayrıca insanın kendi gibisine şefkat göstermesi sırrınca pekçok dost bulursun, diyor. Gerçekten de Facebook hesabımda güzel kalpli, samimi yüzlerce engelli dostum var. Hani Hz. Mevlana anlatır ya:

Bir gün, bir alim, yol kenarında kendi türleriyle uçmayıreddeden İKİAYRI CİNS kuşa rastlar. Hayli merak eder, bu iki farklıtürün nasıl olup da kendi hemcinsleri, ait olduklarıyerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir yabancıyıkendi kardeşlerine yeğlediklerini.

Biri karga, biri leylek... O kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayıyeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle.

Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Taa ki her İkİsİnİn de topalolduğunu keşfedinceye kadar.

O zaman anlar ki; birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamalarıbeklenenlerin yanında tutunamayanlar... O zaman anlar ki; sahip olduklarıdeğil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.

Topal kuşlar birbirlerinin “arızalarınıve eksikliklerini ”bilir ve menfaatlenmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine. En sahİCİdostluklar ortak varlıklar üzerİne değİl, ortak yoksunluklar üzerİne kurulanlardır.Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran…

Hem çok meşakkatli (zorlukla yapılan)hizmetlerden paydos emrini yine hastalıktan aldın, istirahat ediyorsun. (dinleniyorsun)Ebette senin cüz'î(azıcık)elemin, bu mânevîlezzetlere karşıseni şekvâya (şikayete)değil, teşekküre sevk etmelidir.

Bütün bunlarla beraber yorucu işlerden zorunlu izin aldın ve dinleniyorsun. Elbette azıcık acıolur, ama sen yine de hastalık verdiği için Allah’a şikayet yerine şükretmelisin, diyerek bitiriyor. Nitekim tekerlekli sandalyede çalışırken çok yoruluyor, izin alamıyordum. Hastalığım sebebiyle 1999’da yirmi gün babamla hastanede yatmıştık ve böylece dinlenmişoldum ve bu açıdan hastalanmama sevinmiştim.

 

Celalin Penceresinden

https://hastalar-risalesi.blogspot.com/2012/11/yirmibirinci-deva.html

(1) https://www.hepsiburada.com/tum-hastalara-deva-kitabi-pm-HB00000B0FMZ

(2) https://hastalar-risalesi.blogspot.com/

 
Toplam blog
: 455
: 812
Kayıt tarihi
: 04.09.12
 
 

1973 Konya Ereğli doğumluyum. Selçuk üni. MYO Elektronik bölümü mezunuyum. 1993'e Friedreich Atak..