Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '09

 
Kategori
Mizah
 

Acil bir nakil operasyonu.

Acil bir nakil operasyonu.
 

Hem önemli, hem acil!


Ben aslında İTÜ mezunuyum doktor bey. 10 senedir çalıştığım şirkette piyasa ortalamalarına göre hiç de yabana atılmayacak bir ücret almaya başlamıştım ki şu küresel kriz patladı. Gerçi kriz sayın başbakanın da dediği gibi bizim şirketi teğet geçti ve hatta yaradı bile denilebilir ama memlekette işsizlik tavan yapıp her dört kişiden biri işsiz olunca, bizim şirket “Krize Sen de Dur De!” kampanyası çerçevesinde bir karar aldı, işte ben o zaman işsiz kaldım.

Şirket yönetim kurulu (artık hangi vicdan sahibi akıllı üyenin önerisi ise) işsiz üniversite mezunlarından işe eleman almaya karar verdi. Karar iyi hoş ama açık kadro ve eleman ihtiyacı olmadığından şöyle bir formül bulmuşlar. Ben ve benim gibi yüksek ücretli dört elemanı işten çıkarırlarsa asgari ücretten sekiz işsizi işe alabilecekler ve bizim aldığımız ücretin yarısına yakını da kasada kalacak. Yani dört kişiyi işten çıkardılar ama sekiz işsize de iş sağlanmış oldu. İşte böyle vicdan sahibi bir şirket benim eski şirketim. Zaten bu sosyal sorumluluğu sayesinde krizde bile kârına kâr kattı.

Bir müddet iş aradım ya bulduğum bir kaç işin ücreti asgari ücret olduğundan kabul etmedim. O kadar yüksek ücret alırken asgari ücrete çalışmak yakışık alır mı, eşin dostun yüzüne nasıl bakarım doktor bey? Günler geçtikçe kenardaki köşedeki birikimim de suyunu çekmeye başladı, iş yok. Derken yaz geldi, parası olanlar tatile çıkmaya başladılar ben hala iş aramaktayım ama güney kıyıları da buram buram burnumda tütmekte. Sonra bir akşam aynada traş olurken “Oğlum Ercan” dedim kendi kendime.

“Gerçeği kabul et artık. Kriz seni hem deldi hem de geçip gitmedi. K...çındaki kriz kazığı ile iş aramaktasın ama görüyorsun işte sana göre iş yok. Paralar hepten suyunu çekmeden yarından tezi yok in güney kıyılarına, az yakışıklı sayılmazsın, çapkınlıkta desen Don Juan eline su dökemez. Tavla zengin bir yabancı hatun, ağzından gir burnundan çık evlen. Yoksa yakında işsizlik ve parasızlıktan sürünmeye başlayacaksın.”

Gerçekten de Marmaris’e geldiğimin ertesi günü benden dört yaş küçük bir İngiliz kız ile tanıştım ve can havliyle ne hünerim varsa döktürmekteyim. Kız ailesi ile gelmiş tatile ve aile oldukça varlıklı. Tabii arkadaşlığımıza hiç bir şey demiyorlar da iki gün sonra ben kızı evlenmeye ikna edince kıyamet koptu. Uzatmayayım, küresel krizden sonra İslamcı terörizm belasına çattım bu sefer. Kızın ailesi ben müslümanım diye evlenmemize şiddetle karşı çıkmakta. Margaret’e kalsa ailesini anında terk edip Türkiye’de kalıp benimle evlenecek ama ailenin servetinden istifade edemedikten, en azından Margaret sayesinde İngiltere’ye kapağı atıp orada bir iş bulamadıktan sonra niye evleneyim ki doktor bey?

Margaret gece gündüz ailesini ikna etmeye çalışmakta ama aile Nuh diyor Muhammed demiyor. Kızlarının müslüman biriyle evlenmesine dünya yıkılsa izin vermezlermiş. Düşüne taşına sonunda Margaret’le birlikte bir çözüm bulduk. Madem müslümanım diye karşı çıkmaktalar evlenmemize, ben de din değiştirir Hıristiyan olurum! Bizim Türk kızlarıyla evlenmek isteyen yabancı erkekler nasıl Müslüman oluyorlar, ben de Hıristiyan olurum. Böylece Müslüman damat sorunu ortadan kalkar.

Bu öneriye de şiddetle karşı çıkmış aile. Çünkü aileyle Margaret konuşuyor, aile bu konuyu benimle konuşmayı kesinlikle kabul etmiyor. “Hayır” demişler. Benim samimi olduğum nereden belliymiş, ya numaradan Hıristiyan olup gizli Müslüman kalacak isem? Hem sünnetli Hıristiyan olur muymuş? Olmazmış öyle şey. İstesem de sünnetli şeyimle gerçek bir Hıristiyan olmam mümkün değilmiş. Yahu kızı bir günde tavlayıp iki günde evlenmeye ikna ettim, aileyle bir haftadır uğraşmaktayım doktor bey.

İşin kötüsü, bir hafta sonra İngiltere’ye dönüyorlar. O zamana kadar evlenemezsem eğer, işin yoksa yeni bir yabancı ve üstelik zengin kız ara. İşsizlik bildiğin gibi değil doktor bey, evlenirsem ne âlâ. Yoksa sokaklarda sürünmek var Allah göstermesin! Baktım olmayacak, zorlamaktan beynim zonklamakta ama sonunda bir çözüm buldum! Kızın ailesi de yarım ağızla bile olsa kabul etti. Şimdi şöyle yapacağız. Ben kilisede törenle Hıristiyanlığa kabul edilmeden önce, şeyim sünnetli ya, küçücük bir deri nakli ameliyatıyla küçükken kesilip atılan parça kadarını tekrar yerine diktireceğim sayenizde. Böylece “Sünnetli Hıristiyan mı olurmuş?” diyenlere de açıp sünnetli olmadığımı bi güzel göstereceğim şeyimi gere gere, yani göğsümü.

Gözünü seveyim doktor bey, tavuk derisinden bile olsa razıyım ama ne olur iki gün içinde yap şu ameliyatı. Sen bir işsizin işsizlik sorununu çözmesine yardımcı olup küresel krize karşı vatandaşlık görevini yapmış olacaksın, ben işsizlikten kurtulup kapağı İngiltere’ye atacağım, memlekette işsiz sayısı bir eksilmiş olacak, nereden bakarsan bak bu ameliyat şart. Böbrek nakli, karaciğer nakli değil ki, küçücük bir deri nakli. Ben hazırım doktor bey, bitir şu işi.

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..