Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '08

 
Kategori
Gelenekler
 

Acıların en zoru

Acıları yaşamak zordur, zor olduğu kadar acılar çekilmezde. İnsanın dünyada en çok sevdiği evladıdır. Evlatlarımız bir yana, dünya bir yana deriz.

Evlat sevgisinin ölçüsü olmaz. Bir insan ne kadar çok sevilirse ve merhamet edilirse evlat sevgisi o kadar zirve yapar. Evladımız için her türlü zorluklara katlanırız.

Demez miyiz? Hepimiz deriz, evladımızın ayağına diken batsa, yüreğimizde hissederiz. Evladımızdan daha çok acı çekeriz. Onun acı çekmesine asla gönlüm razı olmaz deriz.

Allah evlat acısı yaşatmasın diye, gönülden edilen duaları, birçok kişiden birçok kere bizzat şahit oldum. O kadar zorlanırım ki akranlarımdan birini kaybetmişsem, ailesinden birini gördüğümde halini ve hatırını sormaktan hep çekinmişimdir. Çünkü ailesinin bireyleri iç geçiriyorlar da ondan.

İnsan istemese de, çekinse de sormak zorunda kalınca akrabalarının size ne demek istediğini anlıyorsunuz, sözlerinden. Veya sizi görünce başlıyor ağlamaya.

Arkadaşınızın sizden önce vefat etmesi daha ayrı acı yaşamalarına ve yaşamanıza sebep oluyor. Akranlarımdan bazıları rahmete gittiler.

Arkadaşlarımdan bazısı da vefat ettiler. Anası veya babası beni görünce bir şekilde bizde veya özelde bende evlatlarını hatırlatan anıları yaşıyorlar.

Yaşayınca da ikimiz içinde zor oluyor. Ben arkadaşlarımı ve akranlarımı hatırlıyorum. Ailesi de beni görünce evlatlarını hatırlıyorlar.

Öyle ki, iç geçirmeleri, bakışları, nefes alış verişleriyle siz ailesinin duygularını anlıyorsunuz, atalarının ne demek istediklerini de hissediyorsunuz.

Allah hiç kimseye evlat acısı yaşatmasın.

Dünya da en zor çekilen acının, insanın yüreğini acıtanın, insanı çökertenin, daima yüreğini yakan kayıp, evlat kaybıdır. Evladını yitirmektir.

Hele belli yaşa ulaştığında evlat kaybedilirse acısı daha katlanılmaz oluyor. Gençlik çağında ki kaybın acısının büyüklüğüne dayanılmaz.

Genç yaşta kaybettiğim bir arkadaşımın ailesini ziyarette yaşadıklarımı hiç unutamam. İlk görev yaptığım yerde çok değer verdiğim, sevdiğim arkadaşım vardı.

Çok alçak gönüllüydü, devlet memuruydu, başka bir yerde. Ailesinin oturduğu yerde görev yapıyordum. Ailesinin yanına gelince, mutlaka bana da uğrardı.

Görev yaptığım yerden tayinimin çıkmasıyla arkadaşımın doğum yerinden ayrılmıştım. Arkadaşların bazısıyla bazen görüşüyordum.

Ama onunla uzun süre görüşmek nasip olmadı.

Çok sevdiğim arkadaşımın birine ulaşamıyordum. Biri dediğim çok önemsediğim arkadaşımdı. Yedi yıl sonra görev yaptığım, ilk göz ağrım olan yerleşim yerini ziyaret için gitme kararı aldım.

Gittiğimde ne ile karşılaşmak istiyordum? En çok sevdiğim, hem de memur olan arkadaşımın görev yaptığı yerde kendisini ziyaret etmeyi düşünüyordum.

Hatta evlendiyse hediye almak istiyordum.

Neyse, görev yaptığım yere ulaştım. Ulaşınca anam kadar sevdiğim, Nuriye teyzemin evine misafir oldum. Elini öptüm. Sarıldı bana, bende dünya da anam kadar sevdiğim ilk büyük kadındı kendisi.

Ben de sarıldım ve elini iki kere öptüm.

Çok içtendi Nuriye teyzem benim için. Evladım derdi hep bana. O candan konuşmasıyla devam ederken, Hasan ‘a ulaşamadığımı söyleyince, Nuriye teyze Hasan’ın akrabasıydı.

Başladı ağlamaya Nuriye teyzem.

Niçin ağlıyorsun Nuriye teyze dedim. Ah evladım. Sen buradan ayrıldıktan sonra biz Hasan'ımızı kaybettik dedi.

Bende o zaman Nuriye teyzeme katıldım. Ailesini ziyaret etmek üzerime şart oldu. Ve doğruca Hasan arkadaşımın evlerine gittim.

Ailesine yaşatmak istemediğim acıyı istemeden de olsa tekrardan yaşadılar. Beni görünce ailesi başladı ağıtlar yakmaya.

Dayanılır mıydı? Elbette dayanılmazdı. Aynı acılarını bende yaşadım. Sarıldık birbirimize ailenin büyükleriyle. Çok acı hocam dayanamıyorum dedi babası.

Annesi başka şeyler fısıldadı. Aman teyze dedim, yapma sakın ha dedim. Annesi sakinleşti. Babası ağlıyor.

Dedim ya, işte dünya da ana babanın dayanmaya gücü yetmediği acı evlat acısıdır. Bizler varımızı, yoğumuzu evladımıza yönelik yaparız.

Evlat, evladımız değil, bizim canımızın canıdırlar. Acılarını önce biz duyarız. Sıkıntılarını önce biz hissederiz. Ağlayacaklarında önce biz ağlarız.

Sevinince biz yıllarca seviniriz. Ölünceye kadar övünürüz, başarılarıyla. Evlatlarımıza biz canım diye bunun için deriz.

Dayanılmazdır evlat acısı, Allah kimseye can yakıcı bu acıyı yaşatmasın.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..