Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '12

 
Kategori
Deneme
 

Acımasız Hayat

Acımasız Hayat
 

Savaş Oyunu


Başkent’te hangi mevsim daha güzel olur?

Her mevsimin kendine has elbette ki güzelliği vardır ve çirkinlikleri de…

Bu kar kıyamette kartpostalı andıran görüntüler inanılmaz güzeldir. Beyazlıklar içinde pembe bir masaldır; çocuklar için.

Ne yazık ki benim hiç pes pembe masallarım olmadı. Çocuk olamadığım için mi acaba?

 Ortaokula başladığım yıllarda sokak aralarında simit satardım. Mamak ilçesinin gecekondu mahallesi olan Tuzluçayır’da oturur; Abidinpaşa mahallesinin, apartmanları arasında avazım çıktığı kadar bağırarak, simidimi satmaya çalışırdım.

 

Sabah 07.00 fırından çıkan sımsıcak, simitler el yakardı. Fırıncı yirmi beş simit alana, bir tanede eşantiyon verirdi. Kimi zamanda fırından çıkan simit şekilsiz olurdu. O şekilsiz simitlerin çıkması için dört gözle beklerdik.

Çünkü açtık ve o şekilsiz simitleri oracıkta kaşla göz arasında midemize indirirdik. Eşantiyon simit ise canımız çekerse… Ya hesabı açık verirsek, yerine koyacağımız şimdilerde elli kuruş olan simit.

Çıkmaz sokakları öğrenirdim, bahçesi büyük evlerden uzak dururdum; dikkat köpek var!

O zamanın köpekleri laf dinlerdi. Bir lokma attın mı susardı. Şimdinin köpekleri acımasız. Tuttuğunu koparıyor. Ne kadar tatlı dil döksen de nafile…

Hayatın acımasızlığımı yoksa bu kar kıyamette simit satan çocukların acımasız bakışları altında eriyen yollar mı?

Hayat ona öyle yollar çizmiş ki Ankara’nın ayazında; elleri buz kesmiş ve çizilen yollarını kar kaplamakta.

Kar ile kaplanan yollar gecenin ayazında buz tutmuş. Ayağı kayıp düşenlere mi güleceğiz, yoksa acınacak halimize ağlayacak mıyız?

Zabıtayla köşe kapmaca oynarken, çıkmaz sokaklara sapar izimi kaybettirirdim. Şimdi ise kentsel dönüşüme giden mahallede simit satmak şöyle dursun; sokaklarım yok oldu. Numaraya yenik düştü canım isimler.

Acımasız hayat, sokak isimlerini de öldürdü. Ve arkadaşım iki eşantiyon simidi yediği için, babası sokak ortasında evire çevire dövdüğü günü… O sokaktan geçerken içimi yakar bu ayaz.

Kentsel dönüşüm bu sokağı da yakında dönüştürür kendine. Bir zamanlar burası dağ başında tarla iken… Göçüp gelmişiz. Mamak istasyonundan kömür katarından dökülen kömürleri toplarken sırılsıklam… Kömürün küllerinden briket yaparken Haydar Usta.

Veli Ustanın elinde gecekonduya dönüşürken tarla kentler… ’’Buralar saray olacak yavrum’’ derdi de gülüp geçerdik,  ’’Topkapı Sarayı’’ diye…

Toprağa acımıyordu hayat, insanlar aç yatarken. Bir sabah uyandığımızda yeni sokaklarımız olurdu.

Acımasız hayat dönüştürüyor her şeyi kendine, simit satan çocukların yerini simit sarayları aldı.

Ve biz hâlâ o saraylarda uşaklar gibi çalışıyoruz…

Başkent’te dört mevsim simit sarayı…
 

 
Toplam blog
: 10
: 279
Kayıt tarihi
: 10.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyor. Edebiyat ilgi alanı...