Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Acıyorum 4: Kirlenen çevreye

Acıyorum 4: Kirlenen çevreye
 

 

Bu konuda belki defalarca yazdım , ama yine de yazmaya değer; çünkü çevremizi temiz tutmak için yeteri kadar bilinçli değiliz.

Bir kere insanoğlu pis bir varlık. Eğer eğitilmezse bu böyle sürüp gidiyor. Fakat dünyadaki belki en büyük görevi  ,bu dünyayı aldığı gibi tertemiz yeni kuşaklara teslim etmektir. Aksine belki iki misli kirleterek genç kuşakları zehirliyoruz.

Neyi kirletiyoruz? Besbelli: Havayı kirletiyoruz. Toprağı kirletiyoruz. Suyumuzu kirletiyoruz ve dolayısıyla kendimizi  kirletiyoruz.  Acıyorum çevreme: havama, toprağıma ve suyuma… Çok yazık!

Hava ! Yakında nefes alınacak hava kalırsa çok iyi. Korkunç endüstri tesisleri giderek artıyor; termik santraller artıyor; arabalar hergün artıyor; sigara içenlerin sayısı artıyor; ve insanlar artıyor… Bilmem havayı kirleten daha başka neler var. Ama bu işin bir uzmanına soracak olsak; belik bize binlerce maddeyi, gazı sayacaktır. Ve insanoğlu olarak biz bütün bu maddeleri “Bişey olmaz… bişey olmaz…” diye çıkarıp havaya salıyoruz. Oysa bu gazların önemli bir miktarı çok zehirli gazlar. Fakat biz hiç düşünmeden bu gazları havaya bırakıyoruz.

“Atmosferi meydana getiren gazların karışımlarından oluşan hava, Canlı organizmanın yaşam sürecindeki en önemli öğelerden biridir. Bir insanın günde yaklaşık olarak 2.5 lt. su, 1.5 kg. besin, 10 - 20 m3 hava gereksinimi vardır. Açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün dayanabilen insan, havasızlığa ancak 6 dakika dayanabilmektedir. “ (cevreonline.com)

Havanın belli başlı kirleticileri ise: “Doğal Kaynaklar: Yanardağ volkan faaliyetleri, orman yangınları ile bitki örtüsü ve doğanın tahrip edilmesi örnek olarak verilebilir. Yapay kaynaklar: İnsanların faaliyetleri sonucu oluşan kaynaklardır. Bunlara ısınma amacıyla konutlarda yakıt kullanımı, sanayi faaliyetleri sonucu oluşan kullanımlar ve trafik kaynaklı kirlilikler verilebilir. “ (cevreonline.com)

Bunlar havanın kirletilmesi . Ya toprağın kirletilmesi?
Toprağa yeni besinler elde etmek için yeni ürünler ekiyoruz ve bu yeni ürünleri sağlam hasat edebilmek için üzerlerine envai türlü zehirler atıyoruz. Bu arada hem ürünler zehirleniyor hem de toprak… Bunu kimse istemiyor; böyle ürünleri kimse yemek istemiyor ama ne yaparsın , toprak ve ürünler kirli. Bunun bilincinde olan bazı üreticiler ve tüketiciler şimdilerde “Organik Tarım” a önem vermeye başladılar da bu konu biraz daha gündeme gelmeye başladı ; ama aslında sorun sürüp gidiyor.

Çöp meselesi insanoğlunun başının derdi…
Onun yanında daha toprağı kirleten sayısız şey var. Örneğin hastane atıkları var… bunların çoğu mikroplu özel olarak yok edilmesi gerekir…

Suyu hor kullanıyoruz, bir de kirletiyoruz…
Nasıl kirlettiğimizi hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama kentli insanın elinden pek fazla bir şey gelmiyor. Bu işin içine tehlikeli atıklar meselesi ve yer altı sularının tüketilmesi ve kirletilmesi meselesi de giriyor.

Görüyorsunuz , insanoğlu çevresi için ne kadar zararlı bir yaratık. Aslında bütün kendisini kirletiyor ve insan kendi kendisini öldürüyor.

Ondan sonra bağırmaya başlıyor: “Eskiden bu kadar kanser vakaları yoktu , bu kadar vaka nereden çıktı… Eskiden bu kadar çeşitili hastalıklar yoktu, bunlar nereden çıktı..?” Ey insanoğlu; bütün bunların nedeni de sensin… Elbette sonuçta sen etkileneceksin.
İnsanoğlu daha başka neleri kirletiyor?

Elektronik çevreyi kirletiyor. Her gün TV seyrederken; internette uğraşırken, lamba altında otururken ve çevremizden binlerce radyo, tv istasyonundan değişik fazlarda elektronik kirleticiler alıyoruz ; bunlar çoğu kez XR ışınları gibi vücudumuza girip bizi içten içe yıkıyor. Hiç farkına var mıyoruz. “Bişi olmaz… bişi olmaz…” deyip geçiyoruz ama hastaneler insanlarla dolu , gidince yer bulamıyorsunuz, sıra alamıyorsunuz.

Etrafa yaydığımız envai türlü parazitler insana zararlı…
Gürültü kirliliği bir başka baş belası…

Daha bilip, bilmediğimiz nice kirleticiler var. Bunların çoğunun kaynağı yine biz insanoğlu.

İnsanoğlu bilerek veya bilmeyerek  kendine kıyıyor. Yazık değil mi? Artık sağlam kuşaklar yetişmiyor. Obez, hastalıklara karşı bağışık olmayan, çürük, çarık kuşaklar… Bunun nedeni ne ? BİZ … Bir parmak başkalarını gösterirken , “…”

Neler yapılabilir? Aslında çok şeyler . Ama bunları ciddiye almıyoruz.  “Bişi olmaz… bişi olmaz…”deyip geçiştiriyoruz. Ama bir şeyler oluyor ve birden kendimizi bir hastane yatağında buluyoruz. Ve ondan sonra kendimize soruyoruz . ben ne yaptım da bu hallere düştüm. Birader ömür boyu sigara ve içki içen sendin… Ne olmasını bekiyordun. Kendini taştan mı yapılmış sanıyordun. İşte sonuç..!

Acıyorum. Güzelim çevremize, doğamıza… Onları  kirleterek aslında kendine zarar veren insanımıza. Ve gelecek kuşaklarımıza.

Ve bir gün dış dünyalardan buraya gelecek akıllı varlıklar. Güzel ve boş bir dünya bulacaklar. Niye sorusunun karşılığı, yine ..”Kendileri ..” olacak. Kendileri yapmışlar, kendileri bulmuşlar.

Ve sonumuz… İnsanoğluna acıyorum.


 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..