Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Acıyorum. 7 : Yitirilen teknolojiye

Acıyorum. 7 :  Yitirilen teknolojiye
 

trt.net.tr


Türkiye, durmadan kendi kendisiyle övünen bir ülkedir; “Biz şöyle kalkındık… Böyle kalkındıkkk…”  falan, filan… Oysa bakacak olursanız Japonya’yla; Güney Kore ile teknoloji’de  ve kalkınmada başlangıçta hemen hemen aynı noktalardaydık, ama geri kaldık. Onlar aldı başını gittiler. Şimdi kendimizi Japonya’yla karşılaştırmak mümkün müdür?

Bugün İtalya gelip köprü yapıyor; Otobüslerimizi Çekoslavakya’dan alıyoruz.  Nükleer santrallarımızı siz yapın, diye, Japonya’ya; olmazsa Güney Kore’ye rica ediyoruz. Ondan sonra Rusya’ya razı oluyor, onlara yaptırmak için anlaşmalar imzalıyoruz.

Çin, Demiryollarımızı düzene koyuyor. ..

ABD’nin; İtalya’nın; Fransa’nın; Güney Kore’nin, Japonya’nın Türkiye’de araba montaj fabrikaları var. Durmadan bu fabrikalar gece gündüz çalışıp, bu ülkelere para kazandırıyor.

Sayın Necmeddin Erbakan bütün ömrü boyunca , “Yerli  araba, yerli traktör, yerli tank, yerli uçak…” diye diye öldü gitti. Onu kimse ciddiye almadı; kendi çömezleri bile… Neden? Bütün çömezleri de aslında emperyalistlerin kompradorlarıydılar da  ondan… Adamlar, başkaları için araba yapıyorlardı. Senin yerli arabanı yaparlar mıydı? Hesap bu kadar basit.

İlgili Bakanlar bu yabancıların Türkiye’deki adamlarına yerli otomobil fabrikası kurmak için rica ettiler; “bir babayiğit arıyoruz …” dediler; adamlar gülüp geçti. “Babayiğitmiş…” Onlar zaten durmadan, ABD’nin, İtalya’nın arabasını imal edip duruyorlar; ne uğraşsınlar senin arabanla…

1928 Yılında , 2.Dünya Öncesi Ruslar’la birlikte Kayseri’de  kurulan Uçak Fabrikası’nda imal edilen uçaklar, iç hizmetlerde kullanıldığı gibi , Hollanda’ya ve Norveç’e de satılmıştı. Dahası da var,  bu uçaklardan 8 kişilik olan yolcu uçaklarının, Avrupa'nın göbeğindeki Danimarka'ya satıldığı da bilinmektedir. Ama daha sonra ABD’nin Türkiye'de etkinliğini arttırdığı Demokrat Parti döneminde; MKE'nin gerçekleştirdiği uçak üretimine, 4'ünün hediye olarak Ürdün'e verildiği 56 uçaklık son parti üretimden sonra son verilmişti. (Metin Aydoğan, Türkiye Üzerine Notlar)

Ne acı hikaye , buna acımaz mısınız? Ne oldu Uçak Fabrikamıza diye yanmaz mısınız? Ben acıyorum…

Onun yanında bir de Nuri Demirağ’ın öyküsü vardır. Türkiye’de Ankara’nın Doğusu’ndaki demiryollarını inşa eden adamdır. Türkiye’de ilk kez sigara kağıdı yapmış, Boğaz köprüsünü planlamış, Bursa’da Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çeşitli fabrikalar kurmuş , eli öpülecek (filmi çevrilecek..) bir kişidir .  Demirağ, 17 eylül 1936 tarihinde, Beşiktaş Nuri Demirağ Uçak Atölyesi’nin temeli ni attı. Yeşilköy Hava alanının arazisini alarak, büyük bir Hava alanı inşasına girişti. Pilot okulu kurup genç pilotlar yetiştirdi. Türk Hava Kurumu Nuri Demirağ’dan satın almak üzere 65 adet uçak ısmarladı. Bu uçaklardan 36 tanesi hazırlandı. Fakat THK, talebinden çeşitli nedenlerle vazgeçti. Nuri Demirağ elindeki 36 uçağı gençlere bağışlayarak, bir Havacılık Okulu açtı. 1944 yılında, Nuri Demirağ’a ait uçak pisti, fabrika ve etüt merkezinin bulunduğu alan istimlak edildi. Parası da Nuri Demirağ’a ödenmedi… Ürettiği (nud 38) adını taşıyan çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağı yurt dışında büyük ilgi gördü. Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı.. 25 ekim 1944 tarihinde, İstanbul’dan Ankara’ya ilk deneme uçuşunu yaptı. Ankara bu insanı desteklemedi ve o uçaklar sonunda THK’na bağışlandı. (Fatih Dervişoğlu,Türkiye’nin Havacılık Efsanesi, 2007)

İşte bu da Nuri Demirağ’ın ve onun Uçak Fabrikasının hikayesi. Nasıl acıklı değil mi? Biz bu ülkede neleri harcamadık ki…

En son Eskişehir’de yapılan Devrim Arabaları, hikayesi de çok acıklıdır.

Bir tanesi "örnek" olarak Eskişehir  TÜLOMSAS’ta sergilenen ve bugün bile -yağı benzini konduğunda- tıkır tıkır çalışan devrim otomobillerinin hikâyesi pek hazindir. O zamanın Cumhurbaşkanı, Devrim Önderi Cemal Gürsel'in bir iddiası üzerine 1961 yılında başlatılan projede,  kısa bir zamanda araba tasarlanmış ve Eskişehir’de 23 Türk Mühendisi tarafından  142 gün içinde, tam zamanında imal edilmiştir. İlk Türk yapımı otomobil olarak tarihe geçen arabadan nedense devlet ricali çok çabuk vazgeçirilmiştir. Bunda kendi yaptırdığı arabaya sahip çıkamayan Cemal Gürsel’in suçu çoktur.(Vikipedi)

Nasıl acıklı bir hikaye değil mi…? Görüyor musunuz, arkamızdaki yılları ve fırsatları nasıl harcayıp yok etmişiz.

Ne yazık tam anlamıyla bir insan harcama fabrikasıyız. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Birinin yaptığını öteki beğenmiyor. Durmadan birbirimizi tekmeleyerek dibe göndermeye çalışıyoruz.

Cehennemde, başında zebani  beklemeyen tek Gayya Kuyusu Türklere aitmiş . Niye ?Şöyle açıklamışlar:

“O Türklerin cehennem kuyusudur. Onlar aslında hep kaçmaya çalışırlar ama oradan asla kimse kaçamaz. Çünkü ne zaman aralarından birisi kafasını sudan dışarı çıkarmaya kalksa, diğerleri hemen onun bacaklarına yapışır ve onu en dibe çekerler. Biz de o yüzden buraya nöbetçi bile koymaya gerek görmeyiz.

“Çünkü Türkler içlerinden bir kimsenin yükselmesine asla izin vermezler!”

Görüyor musunuz, neler yapabilirdik, neler yapamadık… Boşa geçen zaman, emek ve bir sürü yanlış değerlendirmeler ve yoldan saptırmalar… Yazık oldu , yazık…

Ne kadar acıklı bir hikaye değil mi? Biz böyle olacak bir ülkenin çocukları mıydık? Yapanlar utansın.

  

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..