Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Açlığın gözleri

Açlığın gözleri
 

İNSANLIKTAN UTANDIGIM AN'DI O AN... 

Hani bazen annemizin yaptıgı yemeği beğenmeyiz ve yemek istemeyiz ya, yine mi bunu yaptın diye söyleniriz, varsa iş yerinde yemekhaneniz, cıkan yemeklere söylenir dururuz ya, hani bazen ay cok yedim yine kilo alacağım en iyisi diyet yapmak diyip, diyet için özel mönüler belirleriz ya kendimize, hani sofraya oturdugumuzda okadar cok çeşit vardır ki hangisinden başlayacagımızı şaşırırız ve tabaklarımızı tam bitirmeden kalkarız, sofradan kalanları çöpe atarak, annemizin gece yatmadan hazırladıgı ballı süte ’’ ıyyy içemem ben '‘ diyenlerimiz var ya, hani işten eve dondugumuzde kapıda başlayan yemek kokularının cezbediciliğiyle yuzumuzde buyuk bir mutluluk oluşur da büyük bir sevinçle ve iştahla gireriz ya eve, işte onların hiç öyle sevinçleri, hiç böyle tercihleri, hiç böyle lüksleri olmadı. 

Annelerinin yaptıgı yemeği beğenmeme gibi bir lüksleri yoktu, hiçbirzaman cok yedim yine heryerimden yağlar cıkacak diyecekleri bir durum olmadı, doktor hiçbirzaman üç beyazdan uzak dur, eti azalt, aksam 19:00 dan sonra yemek yeme zarardı demedi, diyemedi onlara. 

Aksam işten eve geldiğinde babasının arkadasında sakladıgı çikolataya sevinme durumları hiç olmadı onların, gece yatarken annesinin hazırladıgı ‘ballı, pekmezli süt’ e ‘ıyyyyyyy asla içemem' de diyemediler hiç, hiçbir zaman dışardan eve geldiklerinde mutfakta pişen yemeğin kapıda duyulan o mis kokusunuda sevinemediler. 

Onların en sevdiği yemek seçeneğide olmadı hiç. 

27 Temmuz Çarşamba günü Hürriyet gazetesini okurken 23. Sayfadaki o çocugun bakışlarıyla nefesim kesildi. 

‘’Açlığın Gözleri’ başlığıyla yayınladıkları ‘Mihag Gedi Farah’ın o bakışları açlığın, acının ve Dünya utancının resmiydi. 

Henuz 7 aylıkken yeni doğmuş bir cocugun kilosuna sahip olan ve hemşirelerin ‘’Annesine söyleyemedik ama onu kaybedebiliriz’’ sözleri o an tüylerimi diken diken etmeye ve boğazımda yumruk gibi düğümlenen buyuk bir acıyı hissetmeme o an İnsanlıktan utanmama yetti. 

21. yüzyılda hala insanlar açlıkla mücadele ediyor ve biz onları gazetelerden televizyonlardan izleyip sadece üzülüyorduk. Anlık bir şükretme seansından sonra hayat bizim için kaldıgı yerden devam ediyordu. 

Taki yeni bir açlığın gazete ve televizyonlarda sergileninceye kadar. 

Aynı gazetede ünlü bir ismin satın aldıgı 5. Yada 6. lüks araca, garajında yer bulamadı başlığıyla cıkan haberini okuduktan sonra Emin Özmen’in Kıtlık ülkesi Somali’de kaleme aldıgı acı ve ızdırap dolu gercekleri ve resmettiği görüntüleri yürekleri burkmakla, bogazlarda yumruk yumruk acıları hissettirmekle kalmıyor insanlıktan utandırıyordu. 

Önümüz Ramazan. Tüm alışveriş merkezlerinde koli koli ramazan paketleri satışta. 

Ülkemizde fakirde olsa, fakir sofrasına et koyamasada 1 tas corba koyma fırsatı buluyor, bu insanlarsa içmek için su bile bulamıyor. 

Çok değil herkesten biraz yardım gelse, ünlüler 10 konserinden 1 ini Somali’de aclıkla savasan insanlar için verse, hiç birşey demiyorum para var zevk var herkes her istediğini satın alsın ama garajında koyacak yer bulamayıp kapının önüne konulan sıra sıra lüks arabaların birinden vazgecilse ve belkıde bınmeye fırsat bulamadıgı arabalardan birinin geliriyle bir hayat kurtulsa, bu ay renk renk ayakkabı elbıse almak için ayırdıgınız bütçeyi yüzlerde tatlı bir tebessüm görmeye ayırsak, bugun bir restauranda yiyeceğimiz yemeği iptal edip orda harcayacagınız bütçeyi bir insan yaşatmaya ayırsak, bu ramazan sofraları saraylara yakışır sekilde donatmasak ordan arttırdıklarımız bütçeyle bir bebegı hayata baglasak. 

Şimdi bircogunuz tatile gitti kimileri tatilde. 

Herkesin bikinili, mayolu bol kahkahalı bol danslı görüntülerini izliyoruz, bütün yıl çalıştınız en büyük hakkınız şimdi Somalide bebekler cocuklar aclıktan ölüyorken sen tatilmi yapıyorsun gibi klişe bir söz etmeyeceğim elbet ama tatil beldelerinde kim nerde napıyor kimler kimle yakalandı yazılarına bir gun ara verip bu acıyı paylas sayfalarında, bu ölüme duyarsız kalma Türkiye. 

Yarın tüm yazarlar kendi köşesinde bu olaya değinse, hergün tatil fotograflarını eğlencedeki fotograflarını facebooktan twitteerdan yayınlayanlar Mihag Gedi Farah’ın o bakıslarını sayfalarına taşıyarak yardım çağrısında bulunsa,  

Hilal Cebeci’nin panpişleriyle paylastıgı fotograflar sonrası 10 milyonu bulan takipcileri her resimde gösterdikleri duyarlılıkları, açlıktan ölen insanlara yardım konusunda birkereye mahsus bile olsa gösterse hoş olmaz mı??? 

21. yüzyılda ileri teknolojilerden bahsederken aclıktan ölen insanların haberini okumak nekadar yürek burkucu, nekadar acı. 

Gazeteleri okuyorum. 

Eceli gelip ölenler... 

Trafik kazalarında ölenler... 

İntihar edenler... 

Sevdiklerinin kafasına kıskanclıktan silah sıkanlar... 

Kendini evin en üst katından boşluğa bırakanlar... 

Namus belasına gözlerini kırpmadan sevdiklerine kıyanlar... 

Ölümün adı soguk... 

Ölümün adı acı... 

Ama onların ölümlerinin yanında nekadar lüks kalıyor bu ölüm sekilleri... 

Ölümün lüksü olur mu? Olmaz derdim ama olurmuş. 

Siz hiç sevdiklerinizi açlıktan kaybettiniz mi?  

https://www.unicefturk.org/acildurum/ 

 
Toplam blog
: 58
: 3499
Kayıt tarihi
: 16.11.10
 
 

Mersin Üniversitesi Turizm Otelcilik Konaklama işletmeciliği mezunuyum. ..