Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '06

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Açlık, çevre kirliliği ve çözüm

Açlık, çevre kirliliği ve çözüm
 

Yeryüzünde milyonlarca insanın aç olduğunu biliyoruz. Savaşları, iktidar kavgalarını göz önünde bulundurmazsak, bu açlığın en önemli nedeni, Afrika ülkeleri başta olmak üzere, az gelişmiş ülkelerin topraklarının büyük bir bölümünün verimsiz olması, insanların toprakları işleyecek mali kaynaklara sahip olmamasıdır. Örneğin, Afrika’da ve Asya’nın bazı bölümlerinde yaşayan fakir çiftçiler kimyasal gübre ve pestisit alacak para bulamamakta. Hem bu ülkelerdeki hem de Türkiye’deki çiftçilerin çoğu tarımda verim arttırıcı bu malzemeleri krediyle alarak büyük bir borç yükünün altına girdiği herkesçe bilinen bir gerçektir.

İnsanlık bu malzemeleri yarım yüzyılı aşkın bir süredir kullanmaktadır. Ondan önce binlerce yıl doğal tarım yapmaktaydık. Doğal tarım yaparken toprağa bakmamız onu korumamız gerektiğini gayet iyi biliyorduk. Biz toprağa, toprak da bize bakıyordu, uyum içinde yaşıyorduk. Aç gözlülükle daha fazla verim elde etmek için kimyasal gübreleri ve ilaçları kullanmaya başladıktan sonra, toprağı ihmal etmeye onu yanlızca verimi arttıran bu maddeleri taşıyan bir araç olarak görmeye başladık. İlk hatamızı da burada yaptığımızı söyleyebiliriz. Organik maddesi azalarak mikroorganizmalarını kaybetmiş (buna bir yerde canını kaybetmiş de diyebiliriz) toprak, kendi kendini iyileştirme özelliğini de yitirmiştir. Bir başka deyişle, bu tür topraklar zararlı mikroorganizmaların istilasına uğramıştır. O yüzden, bu topraklarda yetişen bitkiler de çok kolay hastalanır ve bu bitkilerin verdiği ürünler doğal lezzetinden uzak olup çok çabuk çürürler. Annelerimizin “daha pazardan yeni almıştım, ne çabuk çürüdü!” demesinin asıl nedenini toprakta ve kullandığımız yapay maddelerde aramalıyız!

Etkin mikroorganizmalar (EM), bu çarkı tersine çevirme misyonunu üstlenmiştir ve bunu başaracak güçtedir çünkü EM içindeki başlıca mikroorganizma türleri olan laktik asit bakterileri, mayalar ve fotosentez bakterileri doğadan gelmektedir. Bir başka deyişle, doğanın kendini iyileştirme formülü yine doğada saklıdır. EM işte bu formülün adıdır. EM’nin toprakta çoğalmasıyla yerli mikroorganizmaların da sayı ve türleri artmakta, patojenler (zararlı mikroorganizmalar) yok olmakta ve önceden hastalıklara neden olan topraklar hastalıkları bastıran topraklara dönüşmektedir.

Verim açısından incelediğimizde, EM doğal olarak kök yapısını, meyve vermeyi ve olgunlaşmayı teşvik etmektedir. Verimlilik açısından bir başka unsur ise, fotosentez olayıdır. Herkesin bildiği gibi, fotosentez olayı yeryüzünde yaşamı mümkün kılan bir etkinliktir. Eğer fotosentez olmasaydı, yeryüzünde yaşam olmazdı. Çünkü yeryüzünde, yaşamsal açıdan çok önemli iki madde olmazdı: Oksijen ve besin.

Şimdi fotosentez olayına biraz daha yakından bakalım. Böylece EM’nin bu olayı nasıl etkilediğini daha iyi anlayabiliriz. Fotosentez olayında bitkiler, kökleri vasıtasıyla bünyelerine aldıkları suyu yapraklarında havadaki karbondioksit ile güneş ışınlarının yardımıyla tepkimeye sokarak karbonhidratları, bir başka deyişle bitkinin büyümesi için gerekli besinleri, üretir. Bu olayda bitkiler üzerlerine düşen güneş ışınlarının %2 veya 3’ü gibi çok küçük bir oranını kullanırlar. İşte EM içindeki fotosentez bakterileri bitkinin güneşten daha fazla yararlanmasını sağlayarak (%10 ila 12 civarında) fotosentez olayının verimliliğini artırır. Bunun sonucu, daha iyi büyüme sağlanır.

Fotosentez, tarımda verimliliği artırmanın yalnızca bir yoludur. Fotosentezin yanı sıra diğer önemli bir unsur da toprağın organik madde içeriğidir. Yurdumuz topraklarının büyük bir kısmı organik madde açısından çok zayıftır. Ne trajikomik bir olaydır ki, bazı yörelerimizde ise organik maddeler, dereleri, gölleri kirletmekte, büyük bir çevre kirliliğine yol açmaktadır. Örnek vermek gerekirse, Bolu ve Çorum civarındaki tavuk çiftlikleri, yurdumuzun çöşitli yörelerindeki büyük ve küçükbaş hayvan çiftlikleri, hemen hemen her Belediye sınırları içinde bir faciaya dönüşmüş olan çöp toplama alanları, vb... Buralara atılan organik atıklar hem yeraltı ve yerüstü sularının kirlenmesine hem de sinek ve hastalıklara ve çok rahatsız edici kokulara neden olmaktadır. Halbuki iyi bir organizasyonla bu atıkları EM ile işlesek (ki işleme maliyetleri çok düşüktür) hem çevre felaketlerinden kurtulmuş hem de önemli bir girdiyi tarımda değerlendirerek kimyasal gübre kullanımını da önemli ölçüde azaltmış olacağız.

Çözüm doğada! Yeter ki biz onu bulalım ve değerlendirelim.

 
Toplam blog
: 18
: 4051
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

Tarım, hayvancılık ve çevre alanlarında araştırmalar yapmaktayım. Türkiye'de bu alanlarda daha ya..