Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Açlık sınırı…

Açlık sınırı…
 

Kaynak: İnternet


Türk-İş’in araştırmasına göre açlık sınırı 1.020,- TL, yoksulluk sınırı ise 3.322,- TL.

Asgari ücret ise: 804,- TL.

Açlık sınırı dört kişilik bir ailenin yeterli ve dengeli beslenmesi için gerekli asgari gıda tutarı, yoksulluk sınırı ise gıda ile birlikte kira, elektrik, su gibi giderlerin dahil olduğu asgari yaşam şartları.

Sizler skalanın neresindesiniz, bilemem, ben ve arkadaşlarımın çoğu açlık ile yoksulluk arasında bir yerlerdeyiz!

Üniversite mezunuyuz, yıllarca çalışmışız ve çalışıyoruz; çok kitap okumuşuz, çok düşünmüşüz… Hala da okuyor ve düşünüyoruz; kuyruğumuzu dik tutmaya çalışıyoruz, lakin gelin görün ki Türkiye’nin şu meşhur kişi başına düşen bilmem ne kadar dolar mertebesine ulaşamamışız!

Ne altımızda cipimiz var, anasını satayım, ne bankada hesabımız, falan!

Hani, başbakan dediydi ya “Lüks arabalar yerine Renault alın” diye, yoksa başka bir marka mıydı, neyse, çoğu insanda o para da yok be usta!

******

Eğitimin de, kültürün de beş para etmediği bir dönemdeyiz; dürüstlük de keza…

Üç paket makarna ve bir ton kömüre eyvallah diyenlerin ülkesindeyiz; asgari ücret 804,- TL. ancak bir yandan da uçuk düzeyde para kazananlar var.

İşadamları ne kadar kazanır, nasıl kazanır, kafa yoramam; tek kafa yoracağım şey Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayanların kişi başına düşen milli gelirin bilmem kaç bin dolar oluşudur!

Ben ve arkadaşlarım da bu ülke vatandaşıyız ama payımıza düşen milli gelir hiç de beyan edildiği gibi değil!...

Haa, ortalamadır bu diyeceksiniz, doğrudur, bir sürü insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya çalışırken kimler yükseltiyor bu oranı bu kadar? Eee, bunu da sorarım!

******

Ülkenin satılmadık yeri kalmadı; ne fabrikası ne arsası falan, ülke vatandaşı olarak bunlardan pay aldık mı?

Oysa o kurulan fabrikalarda, kurumlarda analarımızın-babalarımızın emeği var…

Satıldıkça satıldı, son kalanlar da satılmaya devam; adı: özelleştirme…

Bu vatanın evladına asgari ücret yoksulluk sınırı altında reva görülürken bu satışlardan alınan paralar nerede?

Sakın İMF borcu ödendi” diye ahkam kesmesin kimse! Bu arada nerelere ne kadar borçlandık diye bir araştırın, zahmet olmazsa!...

******

Yıllarca yabancılarla çalıştım, o nedenle çok iyi biliyorum ki onların ülkesinde bir başbakan görevde olduğu sürece normal standardın üstünde gelire sahip olursa anında sorgularlar.

“Nereden buldun bu parayı?” diye hesap sorarlar!

O ülkelerde başbakanlık yapanların da önceki yaşantılarına göre pek de farklı değildir zaten yaşam standartları; ya kişiliklerindendir ya da hesap sorulacağını bildiklerinden!...

Peki, biz başbakanımıza sorabilir miyiz “Nereden geliyor bu çeşmenin suyu?”

******

Yahu, adamın biri sıkıntısını anlatmak istedi de “Ananı da al git!” diye cevabını almadı mı!

Tütün ekenlerin önüne kota getirildi; o esnada ABD de ne hikmetse Tekel’e bir şekilde sahip oldu; canlı hayvan yetiştirenlere arka çıkılmadı lakin ardından canlı hayvan ithal edildi; saman ithal edildi, daha ne olsun!

(İzmir tütünü dünya tütün piyasasında isim yapmış, özel bir tütündür. Öyle Amerika’nın Virginia tütünü gibi koca yapraklı değil, piyasada en nadide bulunan tütünlerdendi, yok edildi, gitti! Şimdi tütün piyasasını Amerika ve İngiltere birlikte yürütüyor bu ülkede, dünya üzerinde bir de Yunanlıların Basma tütünü var, İzmir tütünü on basar!)

Karadeniz yaylarında otlayan hayvanların etlerinden yemedikten sonra etin lezzetini bilmek mümkün değil! Keza, Anadolu’nun da…

Buğday, mısır tarlalarımız; dünyaca ünlü zeytinyağımız, fındığımız, çayımız…

Üzümümüz, cevizimiz…

Üç tarafı denizle çevrili ülkemizde balığımız…

Böyle bir ülkeye gıda ithalatı yapmak akla zarar bir şeydir!

Böyle bir ülke gıda ithalatı yapıyorsa üreticisine değer vermiyor demektir; üreticisine neden değer vermez bir ülke?

Ya ille de yoksul kalsın istiyordur, ya da ille de ithalat yapsın!

(Bir kez daha yineliyorum: Dış ticaret ikiye ayrılır: İhracat ve ithalat.

İhracat; ülke içinde üretilen malların iç piyasaya sunulduktan sonra fazla kalanların yurt dışına satılmasıdır.

İthalat ise ülke içinde üretilmeyen malların, gerekli görüldüğü hallerde, yurt dışından satın alınmasıdır. Normal şartlar altında…)

“Dış ticaret hacmimiz büyüdü” denildiğinde, ufak da olsa bir bilginiz olsun; “Dış Ticaret” denilirken, af buyurun, ithalat mı ihracat mı diye bir sorunuz olsun…

******

Kimin skalada yeri nedir bilemem, skalanın zenginlik bölümünü de bilmediğim gibi, tek bildiğim ise acayip bir uçurum olduğu…

Bir öğretmenin aldığı maaş ortada, bir din görevlisinin aldığı da…

Açıklanan enflasyon düzeyi ile yaşadığımız gerçeğin uymaması gibi komik bir zam veriliyor emeklilere; ardından bir benzin zammı geliyor; ve mikrofonlar önünde destanlar yazılıyor; Türkiye gerek ekonomik gerekse de stratejik olarak öyle güçlü ki herkes kıskanıyor!

Herkes bir çamur atmaya çalışıyor!

******

Türkiye Cumhuriyeti’nde açlıktan ağlamayan bir taraf var, doğru: Taraf olanlar açlıktan ağlamıyorlar, Mısır, Suriye için ağlıyorlar; ancak bu ülkede açlıktan ağlayanlar da var! Hem de hiç azımsanmayacak kadar!

Bu ülkede parası olmadığı için tedavi göremeyen bir çoğunluk var; sağlıkta reform yaptık denilmesi, af buyurun, sağlıktan acayip para kazanılması gibi bir şey!

Yaşadığım yere yakın özel bir hastane yapıldı, hissedarlarından biri de Emine Hanım, hastane için özel yol yapıldı, iyi mi!

“Pek iyi, pek güzel” de… Özel hastaneler için çıkan kararlara bir bakın isterseniz; hani herkes pek seviniyor ya “İstediğimiz hastaneye gidebiliyoruz” diye…

Ayrıca, sağlık konusunda devrim yarattık demek için cidden devrim yaratmak gerekiyor!

Zorunlu sağlık sigortası kurup da beş kuruşu dahi olmayandan para tahsil etmekle olmuyor bu işler; devlet hastanelerine sıkıntı verip de hastaları “özel” hastanelere yönlendirmekle de olmaz…

O hastanelerin ısrarla ve gereksiz yere istedikleri tahliller sonucu sağlanan gelirler de gün gelir ayyuka çıkar!

******

Açlık ve yoksulluk sınırı arasında yaşayan okur-yazar-düşünen kişiler ise sorgulamaya devam eder; sorgulamayanların altlarında cipler olduğunun ayırdında olarak…

 

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..