Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '12

 
Kategori
Anılar
 

Açlıkla tokluk arası sadece bir dilim ekmekmiş

Açlıkla tokluk arası sadece bir dilim ekmekmiş
 

Kopuk bir kenarda oturmuş sahte kemiği ile meşgul, nasıl da iştahla kemiriyor. Gerçek kemik sanıyor garibim, ama mutlu gibi görünüyor, sahte ya da hakiki, bir şeyler yiyor ya, yeterli. Doyduğunu hissetmiyor, her an aç, öyledir köpekler.

İnsan da öyle, doygunluk noktası yok, yemek yiyoruz doyuyoruz, ama sadece yemeğe doyuyoruz, yaşam açlıklarımız devam ediyor .

Hani Allah gözünü doyursun derler ya, insanoğlu da bir türlü doymuyor.

Daha da konforlu olalım, imkanlarımız daha da artsın, hayat standartlarımız yükselsin, çoluğumuza çocuğumuza daha çok şey sağlayabilelim, onu da alalım, buraya da gidelim…tüm bunlar için daha çok para kazanalım.

Dahalardan sersemleşmiş bir hale gelelim! Kendimiz kaybedelim!

Varlığımızın ederi, evimizin konforu, arabamızın modeli, kılık kıyafetimizin markası,  televizyonumuzun inçi, laptopumuzun cigabaytı, tablet bilgisayarımızın fonksiyonları, akıllı telefonumuzun fiyakası ile ölçülüyor…ne kadar ediyoruzun yanıtı artık bunlarla ölçülüyor.

Ne kadar insanız, hiçbir önemi yok! Zaten soran da kalmadı!

2005 yılının Mayıs ayında her şeyimi sıfırlamış olarak, elimde sadece küçük bir valiz ile Antalya’ya ayak bastığımda “varlığımın ederi ne” diye kendime sormuştum. Varlığımla yokluğum arasında bir değer olmalıydı ki ederimi ölçebileyim, ona göre ya yoluma devam edeyim ya da bitireyim.

Parkta oturdum, gece saat 3, yan tarafta yerde bir karartı, siyah bir pırıltı, kadife gibi, bir köpek yavrusu. Bir derdi var ayağa kalkamıyor. Kucağıma almaya çalıştım, iğğğkk, iğğğğk ağlıyor, sağ kalçasında bir problemi var, yürüyemiyor. Smokin giymiş gibi göğsü beyaz, patileri beyaz, geri kalanı simsiyah.

 A be oğulcan, bula bula benim yanımı mı buldun, ya da ben senin yanını mı buldum?

Varlığımın ederi var mı diye düşünürken, nerden çıktın sen şimdi? Hastasın da, e ben de hastadan beter, çarpılmış, yerle bir olmuş, kayaların altındayım be oğulcan, uçurumun kenarındayım, sırası mı şimdi?

Sabahı ettik, o iğğğkk,  ben viğğğkk…

 Veteriner abi bak bi şuna, bi hayır yap..ben de para pul yok, ona göre.

Çıktık, kucağımda “O”, elimde valizim, karnımız aç, fırından sıcacık bir ekmek aldık, paylaştık yedik, kafam da çalışmaya başladı.

Varlığım işe yaradı, “O” iyileşecek…

Sein adın KOPUK olsun, sen kopuk ben kopuk, hadi dizilelim yola

Velhasılı kelam; ne kadar insanız, arada bir soralım kendimize…

Varlığımızın ederini üç beş konforla ölçmeyelim.

Ben bunca yaşımda öğrendim ki;

Açlıkla tokluk arası sadece bir dilim ekmekmiş…

KOPUK, sahte kemiğini bitirdi, horul horul uyuyor, koltuğun en müstesna köşesinde…7 yaşına geldi, aynı yaştayız.  

Mutlu Pazarlar,

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..