Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Acun Ilıcalı ve doğru iletişim özellikleri

Acun Ilıcalı ve doğru iletişim özellikleri
 

Acun Ilıcalı'nın sırrı nedir?

"Var mısın yok musun?" adlı yarışma Acun'dan önce, 2-3 kere yapıldı, ama tutmadı. Oysa Acun'un elinde en çok izlenen programlardan biri oldu. Acun gittikçe başarı çıtasını yükseltti. Bu süreçte yapım sayısı çoğaldıkça başarı oranı düşük yapımlar çıksa da, Acun'un doğrudan içinde olduğu her format tuttu. 

Neden?

Acun'un yıldızının parladığı yapım sanırım Acun Firarda idi.

Orada çok dikkat çekici bir şekilde, hangi kıtada ve hangi ülkede olursa olsun, insanlarla çok iyi iletişim kuruyordu. Bunu incelediğimizde onun, insanların duygudurumlarını çok iyi bir şekilde analiz ettiğini görüyorduk. Ama sadece analiz etmek, yani onu anlamak yeterli değil, onun durumuna uygun/paralel hareket edebiliyordu. Ama bu da yeterli değil, onun durumuna paralel hareket ederken, yaptığı şeyin yalakalık olmamasını sağlıyordu.

Buradan, doğru iletişimin özelliklerini tanımlayabiliriz:

Karşıdakini anlayan, ama onu ezmeden, onun lehine olacak şekilde davranmak ya da söz söylemek, bana kalırsa oldukça nadir rastlanan özellikler.

Karşındaki insanı, anlamak, dinlemek ve onun duygudurumunu çözmek çok özel bir şeydir. Bana sorarsanız, 100 insandan 95'i bunu yapmaz.

Bundan daha zor başka bir şey vardır. O da ilişkilerinde, karşındakine üstün gelmeye çalışmamak, onunla dalga geçmemek, ona saygı duymak. Yukardaki 5 kişideki niteliğe sahip 100 kişiyi bir araya getirelim, bunların yüzde 80'i bu düzeyde değildir.

Bundan daha zor başka bir şey daha var. O da, başkasını anlarken, onun iyiliğini düşünürken, bunu ona şirin gözükmeye, onu yakalamaya ya da elde etmeye çalışmadan ve yalakalık ile sırnaşıklığa düşmeden yapmak vardır. Bunu yapmak için de kendi alanını ve kendi benliğini korumaktır.

Evet, biz insanlar bunu yaparız. Başkasını dinleriz, anlamaya çalışırız, ona saygılı davranırız, ama aslında bütün bunları bir örümcek gibi avımızın yolunu döşemek için yaparız. Yani, onu elde etmek, sevgisini kazanmak ve sonra mideye indirmek için.

Şirin gözükmeye çalışmadan ve yalakalık yapmadan, kendini koruyarak, başkasıyla iletişim kurmak çok daha zordur. Yukarda belirtilen 20 kişiden oluşan yeni bir 100 kişi olsa, yine bunların %90'ı dışarda kalırdı.

&&

Özetleyecek olursam, başkalarını dinlemekten öte anlamak, başkalarına genel iyi davranmaktan öte onlara uygun olan iyi davranışı göstermek ve bunu yaparken, onların gözüne girmek zaafında olmamak ve eylem başlayıp bittiğinde kendi bireyselliğini ve bağımsızlığını korumak.

&&

İnsanların büyük çoğunluğu bu davranış tarzlarının şurasında ya da burasındadır. Bu üç özelliği taşıyan insan sayısı, bana kalırsa nadir rastlanacak düzeydedir.

Acun'a geri dönersek, Acun Firarda adlı program ile özel ve farklı biri olduğunu göstermişti.

Bu özelliğini ticari hayatının sermayesi yaptı.

Yaptığı programlara, bu davranış özelliklerini yedirdi.

Yaptığı programlar, başkasını dinleyen, onu anlayan, ona saygı duyan, onu ele geçirmek yerine var etmeye çalışan ve kendi değer limitleri olan yapımlar oluyordu.

Bunların da alıcısı vardı. İnsanlar, anlaşılmayı, saygı duyulmayı, sevilmeyi vs. alırlar. Ah keşke bunları aldıkları kadar bunları verebilselerdi de. Ama yağma yok, çağımızın kapitalist dünyası ve yaşam felsefesi, vermek değil almak üzerine kuruludur. 

(Sevilmeyi severim, ama benden seni sevmemi isteme, ha seversem de sevmeye gereksinim var, ondan, yoksa üzerine alınma; bana saygı duy, ama gölge etme; beni dinle, ama kafamı şişirme; yalakalığa açığım. Bana çıkar sağlıyorsan beni kullan, ama hata yapma ve geri kalma, yoksa üzerine basarım.)

Evet, Acun, kendi kişisel özelliklerini yansıtan programlar yaptı ve seyirci bunu aldı. Yaptığı programlarda dramatik boyut ve bu boyutu anlayıp, işleyen ve bunu seyirciye aktaran bir yönetim anlayışı hep oldu. 

Acun'un sermayesi, bazılarının sesi, bazılarının tipinin güzelliği için olduğu gibi, doğuştan gelen bir şeydi; kişilik ve karakter.

Eğer bir Radyo Tv bölümü hocası olsaydım, Acun'u ders olarak okuturdum. Çünkü adamın ne konuşması, ne giyimi ne de hal ve tavırları standarda uyuyor. Ama şimdi bu alandaki en parıltılı kişi.

En satan şey sahiciliktir. Sinema filminden tut, sahtekarlığa kadar her yerde ikna edicilik önemlidir.

Bunu reddetmek zor, hayatta dümdüz bir dürüst olursan, az şey elde edersin, ama çıkarlarını gözeterek üçkağıtçılıklar yaparsan, hayat sana ödüllerini verir. Bu da hayatın başka bir sırrı.

Aslında tam sır sayılmaz. 

 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..