Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Acun zararda

Acun zararda
 

Televizyonun kumandasının elimde olmadığı anlarda bu tarz programları izlemek zorunda kalıyorum...


Ekranlarımızın (Benim değil) vazgeçilmezi VAR MISIN YOK MUSUN? yarışmasına yaklaşık 3 milyon vatandaş başvurmuş ve sırasının kendisine gelmesini bekliyormuş...
Hangi ölçüt ile sıralamanın yapıldığını tahmin etmek istemiyorum.
Televizyon ekranlarında görülen cicili bicili kızlardan...Hayatını sözde yazsan roman olur türden (kimin ki değil ki) kişilerin dramatik tabloları...marjinal karakterlerin ön planda tutulduğu, hiçbir beceri ve yeteneğe dayanmadan, açılan kutuları alkışlarla, gözyaşlarıyla destekleyen milyonlarca, dayı, hala, teyze, elti, görümcenin acınası halleri....
Kutular açılıyor, telefonlar miktar belirliyor, reklamlar alınıyor alkışlar kizılca kıyamet..
Kimi üzülüyor kimi ise sevinç çığlıkları arasında pohpohlanıyor...
Kaderci bir toplumdan faydasalcı, çıkarcı topluma yol aldığımız hengamete sıradışı programlar üretmek adına toplumsal duyguların tüketilmesi etik olmasa gerek....
Ne alın teri, ne bilgi ne birikim...Milyar YTL'ler alınıyor, veriliyor...Reklam kuşağı uzadıkça en heyecanlı sahneler de ilgili programa para üstüne para kazandırıyor...
Mankenler, dansözler, film yıldızları hatta cumhurbaşkanlarının konuk edilerek, prodüksiyonun ne kadar cömert ve üretici yapıda olduğu da milletin gözüne sokuluyor...
Bir ara firarda olan Acun ılıcalı'nın dışarıdan getirdiği imitasyon program gerçekten de reytingli imiş(!)
(Ölçüm yapmak gibi bir ölçütüm olmadı...duyum ve görümler öyle diyor)
Son anda köşe olayım derken köşeye sıkışıp kalma...
500 milyar'dan 1 liralara inme....Hayal kırıklıkları, hüzün...ve hafta içinde üzüntü ya da başarı(!)nın tablosu basında çarşaf çarşaf yer alması....
Aza kanaat edememe..çoğu bulamama... ikilem içinde ikilem...
Şans toplumununa dönüştürüldük, emeğimiz kutucuklara kaldı, duygularımız ise sömürülmeye devam ediliyor...
O kadar parayı kazanmak ya da kaybetmek böyle kolay mı olmalı....
Kazanana da kaybedene de üzülmedim hiç...
Rastgeldiğimde.. kahvehanede, lahmacun salonunda ya da bir restaurantta hep bu duyguyla hareket ettim...
Çevremde izleyenler kadar heyecanlanmadım...Komik olduğu kadar da dramatik, trajik, acınası halimizi görüp sustum...
Televizyonun kumandasının elimde olmadığı anlarda bu tarz programları izlemek zorunda kalıyorum...
Falan oğlanın ne kaçırdığı, falanca kızın ne kazandığı....İlgilendirmiyor beni...ya da benim gibi düşünenleri...
İzlenen program kadar izleyenlerin de sorumluluğu var elbette...
Kazanan da kaybeden de beni ilgilendirmiyor....Hiçbirine sevinmiyor ve üzülmüyorum...
Ben YOKUM siz VAR MISINIZ onu da bilmiyorum....

 
Toplam blog
: 78
: 658
Kayıt tarihi
: 05.07.08
 
 

İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten sonra, değişik yayınlarda editöryal çalışmalara başladım ve ..