Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '20

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ad Kavmi ve Şimdiki Zaman

 

Ad Kavmi ve Şimdiki Zaman

 

“Seninle bazı olayları tartışmak isterim. Seçilmiş kişi olarak buna senin hakkın var. Bilgili olduğun belli. Sadece neyi ne kadar doğru bildiğin önemli. Geçmiş, geleceğin aynasıdır. Peygamberler Allah tarafından insanları doğru yola getirmek için gönderilmiş, mübareklerdir. Hepsi sınanmışlardır. Yine hepsinin yaşadıkları zamana göre yaptıkları çok önemlidir. İnsanoğlu, insanlık tarihi boyunca isyan etmiş, karşı gelmiş, Yaradan’a inanmamış, Allah’ın gönderdiği bu kutsal insanları anlamamış, hatta canlarını almıştır. Şeytanın oyunlarına gelmişler, doğru yoldan sapkınlıklara geçmişlerdir. Zevki Sefa’nın sadece yanlışlıklarda, kötülüklerde ve dahi sapkınlıklarda olduğuna inanmışlar ya da öyle yaşamayı tercih etmişlerdir. Tarih boyunca da böyle olmamış mıdır?”

“Haklısınız, geldiğimiz bu durumda bunu gösteriyor.”

“Dünya dönüyor değil mi evladım. Döndükçe dünler gerilerde kalıyor. Lakin döndükçe geri geleceğine insanoğlu inanmıyor. Zaman tekerrürden ibarettir. Verilen derslerden yeterince faydalananlar hatalardan uzak kalmaya çalışmışlardır. Ne yazık ki kurunun yanında daima yaşlar da yanmıştır.”

“Hep böyle olmuştur.”

“Sana Hazreti Hud’tan söz etmek istiyorum. Ad Kavmine Peygamber olarak gönderildi. Ad Kavmi insanlık tarihine çok uzun boylu insanlar olarak bilinmektedirler. Bulunan iskeletlerinde şimdilerde en uzun boylu olanlar onların bir bacak boyu kadar olduğu ölçümlerden anlaşılmıştır.

“Biliyorum efendim. Bu konuda birçok araştırma okumuştum.”

“Güzel. İnsanlar yanlışlar yapmaya, yollarını tamamen sapıtmaya başlamışlardı. Üstelik tufan felaketinden sonra yapmışlardı bunları. Oysa tufanın nelere sebep olduğunu biliyorlardı.

Hazreti Hud’un Hazreti Nuh’un neslinden geldiğini bildikleri halde. Bu aciz kullar Allah’ın dinini inkâr ederek putlara tapmaya başlamışlar. Hud Peygamber onlara doğru yolu göstermek için olağan üstü mücadele vermiş, ne yazık ki onlar aldırmamış.

 

Kur’an-ı Kerim-Nahl Suresi, 36. Derki:

“Andolsun, Biz her ümmete: Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.”

Kur’an-ı Kerim- A’raf suresi 65.

“Âd kavmine kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. Hûd, onlara; “Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin. İbâdet edilecek O’ndan başkası yoktur. Hâlâ O’nun azâbından korkmayacak mısınız?”

Hud Peygamber Allah’ın emirlerini iletiyordu.

“Putlara tapmayın, zulüm etmeyin, merhametli olun, eziyet etmeyin, insanları öldürmeyin, mallarını soymayın.”

Hazreti Hut tebliğ vazifesini yerine getiriyordu ama ne çıkar anlamıyor, dinlemiyor hatta ona kaba davranıyorlar, ona inanmaları için mucizelerini görmek istiyorlardı. Hazreti Hut, Allah’ın izniyle onlara o kadar çok mucizeler gösterdi ama onlar yine de inanmadılar. Oysa rüzgârın yönünü değiştirdi, kayaları toprak haline getirdi, koyunların yünlerini ipek yaptı. Ne çıkar onlar inanmamayı seçtiler. Hatta onu tehdit ettiler onunla alay ettiler;

“O zaman bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim”

Dediler. Peygamber onların sözlerine rağmen anlatmaya insanları doğru yöne teşvik etmeye devam etti. Ona inananlar vardı ama çok değildiler. Hazreti Hud, sonunda kavminin ıslah olmayacağına ikna oldu. Allah’a yalvardı.

“Ya Rabbî! Sen her şeyi biliyorsun. Ben onlara peygamberliğimi bildirdim. Ey Rabbim! Onlara, ders almalarına vesîle olacak bir musîbet ver?”

Allah-u Teala onun bu isteğini kabul buyurdu. Ad Kavmine, kuraklık verdi, kıtlık verdi, pınarları kuruttu, yeşillikleri kuruttu. İrem Bağları yok oldu. İnsanlar aç kaldı, susuz kaldı. Açıkçası telef oldular. Hazreti Huh, kavmini imana, tövbeye davet etmeye devam etti.

Kur’an-ı Kerim-Hud Suresi: 52

“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O’na tövbe edin ki, gökten üzerinize bol bol bereket (ekinleri yetiştirecek yağmur) indirsin ve kuvvetinize kuvvet katarak sizi çoğaltsın. Günahlarınıza ısrar ederek imandan yüz çevirmeyin.”

Yine de dinlememişlerdi. Hatta onu öldürmeye bile kalkmışlardı.

Hazreti Hut’a azabın geleceği bildirildi. İman edenlerle bir araya geldi. Gün ağarırken kara bir bulut belirdi ve arkası geldi. Rüzgâr başladı.

Kur’an-ı Kerim Fussilet Suresi.

“Anılan Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve "Bizden daha güçlü kim var?" dediler. Onları yaratan Allah’ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar, ayetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı.” (15)

“Sonunda dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı tattırmak için o kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azabı ise daha da alçaltıcı olacak, onlara yardım da edilmeyecektir.” (16)

Ad kavmi, kasırgadan korunmak için ağaçlara, taşlara tutundular. Ve onlarla birlikte havaya fırlayarak yok oldular.

Kur’an-ı Kerim (A’raf Suresi: 72

“Nihâyet Hûd’u ve beraberindeki iman edenleri, rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi tekzip ederek, yalanlayarak iman etmemiş olanların kökünü kestik.”

Emrimiz gelince; Hud’u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.” [2]

Hazreti Hud ve inananların dört bin civarındaydı. Hep birlikte Mekke-i Mükerreme’ye gitmişlerdi.

Kur’ân-i Kerîm- Ad kavmi; M.K. 3.

“Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete tabi tutuldular. Biliniz ki; Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Şunu da) bilin ki Hud’un kavmi Ad, Allah’ın rahmetinden uzak kılındı.”

Bunları dinlemek İslam Giray’a çok iyi gelmişti. Belki bildikleriydi lakin anlatan kişinin sesinin nefaseti, yüzündeki nurani ışık ona çok iyi gelmişti.

“Bilge kişi, insanlık tarihinde çok değişen bir şey olmamış. İnsanlar belki eskisi kadar direk inkârcı değiller ama kötü olanları çok. Yüce Allah’ın en büyük emri Sevgi değil midir? Bütün peygamberler insanlara güzel olmalarını, dürüst ve ahlaklı olmalarını söylemişler. Kur’an-ı Kerim’deki gibi ahlaklı olanlar kötü olabilirler mi? Olamazlar. Ne yazık ki kötülük daha kolaymış gibi, veballerine aldırmadan devam ediyorlar.”

“Onun içindir ki, O zamanlar gelen soğuk ve fırtınalar kavimleri ortadan kaldıran felaketler şimdi de var sadece şekli ve ismi değişmiş. O zaman daha direk olarak geliyorken, küçülen dünyada bir virüste aynı şeyi yapıyor.”

“Haklısınız efendim. İnsanlar ölüyor. Bir zerre virüs insanların yok olmasını sağlıyor. Ve şimdi insanlık ne kadar aciz.”

Nazan Şara Şatana

Son olarak yazdığı, yakın bir tarihte yayınlanacak olan seri kitaplarından…

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....