Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Adaaaacık... Adaaaacık...

Adaaaacık... Adaaaacık...
 

Siz bu lafı bilir misiniz?

<ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…”

<ı>

Bilmeye bilirsiniz belki de, “Yerel” bir deyim de olabilir, o nedenle Kayseri’liler mutlaka bilebilir…

Çocuk… Henüz ilk adımları atma çabasındadır ama ayakta durmayı başaramıyor. Annesi, o küçücük ellerinden tutar, ayağa kaldırır ve adım atması için yardım ederken, diğer taraftan da anlamsız bir kelime ile <ı>“İlk adım”ı desteklemeye çalışır.

İşte annenin, ilk adımı atma çabasında olan çocuğunu desteklemek, yüreklendirmek ve <ı>“İlk adımı”nı başarması için kullandığı kelimedir.

<ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…”

Şimdi ben de size diyeceğim <ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…” diye. Daha doğrusu demeyeceğim de <ı>“Denildiğinin farkında mısınız” diye soracağım.

Önceki başbakan ve cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Süleyman Demirel’in bir sözü vardır tarihe geçen. Başımız sıkışınca <ı>“Kurtarıcı” olarak, başka zaman da <ı>“Uyarıcı” olarak söyler dururuz.

<ı>“Dün, dündür, bu gün bugündür…”

<ı>

AKP, kendinden önceki hükümetlerin yaşadığı ağır ekonomik koşulların sonucunda, ortaya çıkan <ı>“Ağır fatura”nın ödenmesine sıra geldiği dönemde, 3 Kasım seçimlerinden sonra iktidara gelmişti.

Önceki hükümet, bu ağır faturanın ödenebilmesi için bir program ortaya koymuş, fatura tutarının ödenmesini de bu programa bağlamıştır. Bu dönemde, millet olarak kemerleri sıkacağız, belli zorluklara katlanacağız ve fedakarlık göstereceğiz, başka çaremiz yok.

Ülkeyi, o günkü koşullara getiren partiler, iktidarı kaybetmek, hatta meclise bile girememek şeklinde de faturanın kendilerine düşen siyasi bedelini ödemişlerdi. Yerine gelen iktidarın ise, bu programı uygulamaktan başka çaresi yoktu ve aslında <ı>“Akıllı” olan davranış da buydu. Nitekim öyle de oldu, AKP, iktidarı devralırken, programı da uygulamak üzere devraldı.

İşte o tarihten itibaren <ı>“Uygulanan programa, iktidarda kalabilmek adına bazı ekler de yapılmalıydı.

Yapılmaya da başladı.

Örneğin, çok seri şekilde <ı>“Zarar eden” kamu iktisadi kurumları yani KİT’ler özelleştirmeliydi.

İşte programa <ı>“Ekleme” yapılırken görüldü ki, ülkede belli bir gelişme, rahatlama sağlanıyor, bundan yararlanmalı, bir daha iktidarda kalmanın yolları aranmalı, amaçlara ulaşılmak üzere binilen tramvaydan çarçabuk inilmemeliydi.

AKP iktidarı içinde aklı her türlü şeye erenler, bu konularda deneyim sahibi olanlar işin içine <ı>“Başrol” oyuncuları olarak dâhil olarak, sıcak para ve politikası, borç para ile bu günlere kadar gelinmiştir…

Ancak artık kara görünmüş, deniz bitmiş, enflasyon canavarı kıpramaya başlamış, yoksul, açlık seviyesine inmiş, esnaf ve sanatkâr kepenkleri indirir olmuş, sanayici bıçak sırtında gider olmuştur.

Maaşı ile geçinmeye çalışanlar, aldıkları para ile bir ayı nasıl çıkaracaklarını hesaplamaya başlamış, kredi limitleri dolmuş, icra dairelerinin iş yükü artmış, ülke, tam anlamıyla ekonomik bir krize girmiştir.

Ve bu durumda dahi Başbakan ve bakanları, buldukları hemen her fırsatta bu iddiaların <ı>“Yalan” olduğunu söylemeye başlamışlar, ekonominin (nasıl oluyorsa) çok çok iyi seviyede olduğunu savunmaya, anlatmaya devam etmişlerdir.

1 Mayıs’ta Taksim Meydanına çıkmada ısrar gösteren işçi temsilcilerine <ı>“Doğru söylemiyorlar” diyerek onlara bir anlamda <ı>“Yalancılar” demiş, ancak kendi söyledikleri ve yaptıklarının da aynı anlama geldiğinin farkına bile varmamışlardır.

Şimdi bakın… AKP iktidarı <ı>“Dünden” yani ekonominin iyiye doğru gittiği dönemde takılı kalmış… Hep bize “<ı>Dün dündür…” diyor, ama bu güne gelemiyor…

Millet, bütün bu sıkıntılar içinde belki de bir kadeh rakı içecek… Sıkıntılarını atmak, efkârını dağıtmak, bir süreliğine de olsa beynini durdurmak için.

İçecek mi?

İçemeyecek…

İki nedenle içemeyecek.

Birincisi, becerebilirse her ortamda <ı>“İçki içilmesinin yasaklanması” politikası bu şekilde hayata geçirilecek.

İkincisi ise, eğer içecekseniz, iyice içip tümden <ı>“Zom” olacak, hayattan kopacak, uyuşacak ve Türkiye’de ne olup bittiğini anlama aklınızı da yitirmeniz sağlanacaktır.

Bundan böyle hiç bir yerde <ı>“Bir kadeh” diye bir istekte bulunamayacaksınız, böyle bir cümle kuramayacaksınız.

Çünkü…

Artık yasak…

AKP iktidarı, elimizden tuttu ve bize <ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…” diyor ve yavaş yavaş alıştırıyor.

Farkında mısınız?

Farkındaysanız da <ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…”, farkında değilseniz de…

<ı>

Nasıl olsa bu gidişle<ı> “Ya alışacağız” ya da <ı>“Alışacağız” gibime geliyor…

Hadi bakalım… Hep beraber…

<ı>“Adaaaacık… Adaaaacık…”

<ı>13 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..