Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Adalet

Mevlana Hazretleri adaleti şöyle tarif eder: “Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.” 
 
Allah (c.c), insanı yarattığı ilk andan itibaren, insan için neyin doğru neyin yanlış olduğu bilgisini insana öğretmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) adaletin sağlanması ve nasıl hüküm verileceğini öğretmek için Muaz’ı Yemen’e gönderdiği zaman kendisine sorar: 
 
“-Sana bir dava geldiği vakit nasıl hükmedeceksin? 
 -Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim, der Muaz. 
 -(Meseleyi Kitabullah’ta) bulamazsan?
 -Resulullah’ın sünnetiyle hükmedeceğim! 
 -Ne Kitabullah’ta ne de Sünnette bulamazsan? 
 -Kendi reyimle içtihat edeceğim, (hüküm vermekten) geri durmayacağım.
 
Muaz der ki: Bu cevabım üzerine Resulullah (s.a.v) (memnun kaldı), göğsüme eliyle vurup;  ‘Allah’ın elçisinin elçisi, Allah’ın elçisini memnun edecek usulde muvaffak kılan Allah’a hamd olsun!’ buyurdular.”[1] demiştir.” 
 
Allah; bize hakkın, hukukun, insan ilişkilerinin, aile ve toplum düzeninin, devletlerarası ilişkilerin nasıl olacağını Kur’an-ı Kerim ve hadisler vasıtasıyla bildirmiştir. Ayrıca bizi, haksızlık yaptığımızı bize haber veren mükemmel bir uyarıcı duyguyla yaratmıştır: Vicdan. Yanlış yaptığımızda vicdanımız bizi rahatsız eder, huzursuz oluruz. İyi ahlaklı insanların vicdanları en hatasız bir şekilde çalışırken ahlakı bozuk insanlarda ise çalışmamaya başlar. Doğruluktan ayrılmayan insanın vicdanı altın terazisi gibi çalışır, o insan güvenilirdir. Tıpkı Hz. Muhammed (s.a.v) gibi. Peygamberimize peygamberlik görevi gelmeden önceki lakabı “el-emin” idi. Allah Kur’an’da bize adaletli olmayı emreder: “Haberiniz olsun ki Allah, size adaleti, iyilik etmeyi ve akrabalara vermeyi emreder, ahlaksızlığı, kötülüğü ve azgınlığı da yasaklar. Dinleyip anlayıp tutasınız diye size öğüt vermektedir.”[2] Bir insanın adaletli olması için en gerekli şey dürüstlüktür. Allah, Kur’an’da adaletli olabilmemiz için dürüst olmamız gerektiğini şöyle vurguluyor: “Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, büker veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”[3] 
 
Biri diğerinin hakkını çiğnerse orada huzursuzluk başlar. Hakkı yenen mazlum, hak yiyen zalim olur. 
Peygamber Efendimizden (s.a.v) nakledilen hadiste kul hakkının ne denli önemli olduğu vurgulanır: “Kim bir kul hakkı yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin. Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir”[4] Zulmedenler için Rabbimiz; Kur’an’da şöyle der: “Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.”[5] Zulmedenin korkması gerektiğini ve mazlumun yardımcısının da Allah olduğu şu hadisten anlaşılır: “Mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlumun bedduası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur.”[6] Allah kusursuz adalet sistemi yaratmıştır. Kişi bu dünyada hakkını alamazsa, ahirette mutlaka alacaktır. Bunu Allah şöyle bildirir: “Biz, kıyamet günü doğru ve sağlam tartılar koruz da hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmez. Hardal tanesi ağırlığınca bile olsa, onu getirir koruz! Hesap gören olarak Biz yeteriz.”[7] Kişinin bir gün mutlaka adaletin sağlanacağını, hakkını alacağını bilmesi; onun zorluklara dayanmasını ve rahatlamasını, her şeye rağmen hayata olan bağlılığını ve yaşama sevincini kaybetmeden, güçlü bir şekilde yaşamasını sağlar. 
 
Bir kişinin, ailenin, toplumun huzurlu ve güvenli yaşaması ancak ve ancak adaletin sağlanması ile mümkündür. Adaletin olmadığı yerde karışıklık doğar. Adaleti sağlayan yargının bağımsız, tarafsız ve adil olma zorunluluğu vardır. Resullullah (s.a.v) buyurmuşlar: “Kadı zulmetmedikçe, Allah Teâlâ onunla birliktedir (yardımcısıdır). Zulme yer verdiği zaman onu terk eder, artık şeytan onunla beraber olur.”[8] Mahkemelerdeki hâkimlerin adaleti en güvenilir şekilde sağlaması gerekir. Peygamberimiz (s.a.v) hâkimleri üç kısma ayırır. Der ki: “Kadı üçtür: Biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Cennetlik olan hakkı bilip öyle hükmedendir. Hakkı bilip hükmünde (bile bile) adaletsiz davranan cehennemliktir. Halka cahilâne hükümde bulunan da cehennemliktir.”[9] Mahkemelerdeki hâkimlerin güvenilir olmaması adalet sisteminin çökmesi demektir ki bu da hakkını alamayan insanların zorbalıkla hak alma yoluna gitmesini beraberinde getirir.Bunun sonucu kargaşa ve kaostur. Her kim hak, hukuk, adalet gözeterek yaşarsa hem bu dünyada huzuru, mutluluğu bulur; hem de ahrette... 
 
Bu dünyada iki büyük nimet vardır, ruh ve beden sağlığı. Ruh sağlığımız vicdan rahatlığı ile mümkündür. Başta Allah’a, sonra insanlara karşı vicdanımız rahat ise bizden bahtiyarı yoktur. Ailenin, dolayısıyla toplumun huzurunu sağlamak; bireylerin kalbine Allah sevgisini ve korkusunu koymakla mümkündür. Toplumdaki huzursuzluğun en başta gelen sebebi; adaletin doğru bir şekilde, yani Allah’ın emrettiği biçimde işlememesidir. Buna örnek; kısasa kısasın yeterince uygulanmaması, cezaların suça nispetle yetersiz kalması, mahkemelerin adil olmaması gibi…
 
Yarın, hepimiz istisnasız ilahi mahkemede, Allah huzurunda hesap vereceğiz, Rabbim bu gerçeği hiçbir an unutmadan, Hakk’ı çiğnemeden yaşamamızı nasip etsin, âmin. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1-Tirmizi, Ahkâm 3,(1327, 1328) 2-Nahl Suresi, 90. Ayet 3-Nisa Suresi 135. Ayet 4-Buhari, Rikak, (48) 5-Nisa Suresi 168. Ayet 6-Buhari, Zekâk (63) 7-Enbiya Suresi 47. Ayet 8-Tirmîzî, Ahkâm (4,1330) 9-Ebu Davud, Akdiye 2, (3573) 
 
 
Toplam blog
: 16
: 2655
Kayıt tarihi
: 26.01.09
 
 

Senirkentlidir. Nazillide doğdu.Emekli öğretmendir. Muammer Can ile evlidir.   Eserleri: Yaz Kamp..