Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Adaleti Gerçekten İstemek Gerek!

İlkokul mezunu bile olmayan insanlara âlim rolü veriliyor, milyonlarca insan onların peşinde heder olup, kendini, ailesini, ülkesini rezil kepaze ediyor. Kimse birbirini tanımıyor. Gizlilik, en büyük araç. Güzel bir şey yapıyorsan neden gizleniyorsun? Gizlilik olduğuna göre suç da olmalı, insan güzel bir şeyi neden gizlesin ki?

Sonuç itibariyle toplum büyük bir tehlike atlattı. Soner Yalçın, Ahmet Şık, Ergün Poyraz, Hanefi Avcı gibi yazarların yazdıklarına itibar edilmemesi, itibarsızlaştırılması, toplumun neden sonuçtan uzaklaştırılması, okumanın neredeyse suç ilan edildiği toplumlarda böyle neticelerin oluşmasını normal karşılamak lazım. Bir bela daha defedildi. Ancak, yakarak, yıkarak, toplumun her kesiminden en fakir, gariban insanlarının dini duyguları kullanılarak yapılan son olaylar topluma pahalıya mal oldu. İş yapmak için umut olarak gördükleri insanlara himmet, kurban derisi, para yardımı, erzak yardımı yapan ve hayır yaptığına inanan ve kandırılan bir halk, kandırılan askerler, kandırılan hâkimler, kandırılan profesörler, kandırılan siyasetçiler. Bu arada bazılarının kandırılıyormuş rolüne girdiği aslında olayın ta başından beri farkında olduğu bile bile olayın içinde olduğuna eminim. Muhtemeldir ki, olaylardan haberdar olanlar, değerli olduğuna inanılan ekipler 15 Temmuz’dan önce çoktan yurtdışına çıkmışlardır.

Gelinen süreçte herkesin şapkayı önüne koyarak düşünmesi gerek. Başta eğitim ve sistem dizaynının liyakat sistemine göre dizayn edilmesi, devletin kendini koruma refleksine sahip olması gerekliliği ortadadır. Ancak bu devlet tasarımı vatandaşına zulm etme, kişilerin din, dil gibi adalet temelinde tasarlanan bir devlet olmalıdır. İnsanların müşterek kurallarda anlaşması, hukuk kurallarının toplumun genelinin ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. İnsanlar annelerini, babalarını, dinlerini, mezheplerini, memleketlerini seçme şansları yoktur. Devlette torpil ve adaletsiz uygulamaların yerine adaletli bilimsel kriterler yerine getirilirse, çalışan herkes kendine yer bulur, sisteme inanırsa insanlar taraftar olmak zorunda olmazlar. Askeriyede gelinen süreci, “başı kapalı olduğu için şehit olan çocuğunun cenaze merasimine dahi alınmayan anne haberlerinin” etkili olmadığını kimse söyleyemez. Mesleki yeterliliğe bakılmaksızın, siyasetçilerin kamu kurumlarına bu kadar müdahale etmesinin etkisi olmadığı söylenemez. Adaletsiz olduğuna inanılan uygulamalar, yanlış ve yanlı bildirimler, dilde ve dinde dezenformasyon, toplumu bu hale getirdi. Korkarım ki, bu son olmayacak çünkü aynı yolda ilerleyen başka gruplar da var. İnsanın sorası geliyor, devlet var ve başka gruplar da başka şekillerde sisteme sızdılar, sızmaya devam ediyorlar. Bazı bakanlıklarda sendikaların, dini tarikatların, masonik yapıların sisteme sürekli müdahalede bulunduğu biliniyor. Bu da yeni bir döllenme aşaması ki, sonuç itibariyle başka doğum veya doğumların habercisi. Din bir anda nasıl oluyor da maddi menfaatler sistemine, güç savaşına dönüyor anlamak mümkün değil. Özellikle topluma ait her şey bir veya bir grubun uhdesine verilemez. Verildiğinde sistem işte bu hale döner. Sonuçta bizler, hepimiz, ülkemiz kaybeder. Canlar gider.

Adalet, bir gruba özel menfaat sağlayamaz. Vatan bütündür. Bölünmezi, sözde değil özde de korumak gerek. Bunun için de herkesin hakkından fazlasını istememe olgunluğuna erişmesini mi bekleyeceğiz? Bu çok zor, uzun ve karmaşık bir yol.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..