- Kategori
- Mizah
Adaletsizler, adalet pazarında adalet satıyorlar
Adım ha Ali, ha da Mehmetali hiç farketmez...
Hepimizin mesleği aynı...
Milletvekiliyim ya da bakanım...
Memurum, bürokratım, işçi veya işverenim...Kısacası bir insanım...
Adım ister adalet olsun, ister marifet olsun...
İster Ankaralı olayım, ister Diyarbakırlı, ister Antalyalı, nereli olursam olayım farketmez...
Kullandığım malzeme aynı...
Doğru,dürüst, güvenilir görünmek...İsimlerimin, ünvanlarımın, partilerimin adını; hak, adalet ve eşitlik kavramlarıyla donatmak. Din söylemlerimi, erdem laflarımı dilimden düşürmemek...
Takiyye yaparım, amaca ulaşmak için yalan söylerim. Kendime çevreme çıkar sağlamak için hile yaparım, kurnazlık yaparım...
Sahnenin önüne geçince evliya olurum. Erdem, doğruluk, ahlâk üzerine nutuklar çekerim... bu uğurda masaya yumruk bile atarım...çağırıp bağırırım... bazı zamanlarda timsah gözyaşlarına boğulurum...
Sahnenin arkasına geçince eşkiya olurum...Elimden kimse kurtulmaz... Nerede, kimi, nasıl ne şekilde kandırırım. Nerden ne şekilde kendimi ve çevremi zengin ederim. Kimin canını yakarım, kimi ezerim...Kimin boğazını sıkarım, kimi tokatlarım!...
İçim başkadır, dışım başkadır. İçim başka söyler, dilim başka söyler. Kurulmuş saat gibiyimdir. Yalanlarıma zaman içinde ben de inanırım.
Benim adım, ahlâk, erdem, adalet...
Ben insan sarrafıyım...
Ben herşeyi her ortamda pazarlarım...
Ahlâk pazarında ahlâk, adalet pazarında adalet satarım. Bunların patenti bana aittir. İstediğim gibi kullanırım...
Ha benim kim olduğumu mu merak ediyorsunuz...
Benim dışım melek, ahlak, erdem ve adalet
İçim fitne fesat ve şeytan...
Beni kimler mi tanır ?
Aynı felsefenin insanları tanır... Zaten biz birbirimizi iyi tanırız, iyi paslaşırız rolümüzü de iyi yaparız...
İşin gerçeği, ben ahlâksızım, ahlâk pazarında ahlâk satarım... Adaletsizim, adalet pazarında adalet satarım....