Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '09

 
Kategori
Felsefe
 

Adam olmak

Adam olmak
 

"Bilgi bir hazineyse, uygulanması da bu hazineyi açan anahtardır." Aristoteles

Adam olmak bir zanaattır. Sözde kolay gibi gözükebilir lakin zordur, sonu yoktur, meşakkatli bir süreçtir. Farklı bir duruştur. Erdem sahibi olmaktır. İlkeli, prensipli, öz disiplinli, omurgalı bir yaşam sürmek demektir.

Kimilerine göre cibilliyet(yaradılış) meselesidir. Diğer görüşe göre sonradan edinilir. “Paraşüt kumaşından smokin olmaz, hamuru iyi olmayan adam, adam olmaz...” veya “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsine yandığımın cinsi cinsine çeker.” şeklinde halk arası yaklaşımlar sonradan gelişimin zorluğunu vurgulasa da bu, imkânsız değildir. Aile, bireyin eğitimi için elbette anahtar rol oynar. Ancak aile, bireyin kaderi olmaya da bilir. Özü düzgün kişi bir şekilde insan gibi insan, adam gibi adam olmayı başarabilecektir.

Adam olmak, yılmamak, vazgeçmemek demektir. Asla umudunu yitirmemektir. Kimseye göbeğinden bağlı olmadan, özgürce yaşamaktır. “Bir kalıba uyayım beni sevsinler” diye kendinden çıkmak, aynada aksine bakamamak değildir. Onurlu ve kültürlü olmaktır. Görgülü ve sevecen olmaktır. Günü kurtarmak, ucuz hesaplar adamı olmak değildir. “Gelene ağam gidene paşam” demek de değildir. Bilgelik, dürüstlük, çalışkanlık onun için başta gelir. Görev bilinci ile yaşamaktır. Adam olmak adil de olabilmektir.

Adam olmak, toplumun öngörü ve istekleri doğrultusunda yaşayan bir insan olmak veya başka bir deyişle ruhunu satmak değildir. Tam tersidir. Adam gibi adam zaten sıradan ve sürüden farklıdır. O, düşünür, sorgular, tartışır, okur, çalışır. Sözü, düşüncesi ve eylemi tutarlıdır. Bilge bir filozoftur.“Sürekli bir kontrol, hâkimiyet çabası, ay gelemem ben buna, rahat olmalıyım, koy ver gitsin”cinin ne anlatıldığını algılayamaması doğaldır. Neye isyan ettiğini bilmeden “karşıyım karşı her şeye karşı” şeklinde tavır almak gülünçtür.

"Adam olmak" tabiriyle kastedilen, toplum tarafından zorla bireye itelenen sözde bir ahlaka, tavra ve duruşa sahip olmak ya da makbul olarak tanıtılan belli kalıplara uymak ise bu yol yazarın yolu kesinlikle değildir. Kuralı koyan toplumun genelinin gölgesinde ya da ailenin klan ezberinde, onların istediği gibi yaşamak, kaz gibi önündekinin adımlarını takip etmek adam olmaksa olmamakta fayda vardır. Adam gibi adam, gerektiğinde toplumun büyük çoğunluğunca benimsenen yapıları sorgular, kitlelere ters düşer. Bu sorgulayan ve yığından ayrılan insan için normaldir.

“Adam olmak” deyişi erdem sahibi olmayı içerir. Yola gelmeyi değil, kendi yolunu bulmayı belirtir. Kitlenin yüzeysel düşünce tarzına göre hizaya gelmek, sıradan olmak, kalıpların adamı olmak anlamında kullanılırken aslında tam tersi değerler erdem sayılmaktadır.

Adam olmak ne sadece görgü ile eğitimle, aileden alınan terbiye ile yaşanmışlıktan edinilen demle, ne de edinilmiş bilgi ile olur. Tamamının ahenk ve düzen içerisinde söze, düşünceye ve eyleme geçişi adam gibi adam yani insan gibi insan olmanın gereğidir. “Koy ver gitsinci” burada da her daim bu tip yaklaşımları sulandırmak için cıvıklıklarla taarruza hazırdır.

Klişe alıntılardan biri şöyledir: “Vakti zamanında babasından çok azar işitmiş bir çocuğun hikâyesidir. Baba çocuğun tepesine binip hep: “Senden adam olmaz, bir işe yaramazsın” der.(Sevgi dolu ve cesaretlendirici ördek(pardon örnek) baba tipi) Zaman geçer... Çocuk bir mevkie gelir ve babasını ayağına çağırır. Şunu der: “Bak baba kral oldum. Sen bana hep senden adam olmaz, bir işe yaramazsın derdin. Bak şimdi koskoca bir ülkeyi yönetiyorum" der. Ve öngörü sahibi mazlum ağlak baba iç çekerek: "Ben sana kral olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Baksana babanı ayağına çağırıyorsun ve hala adam olamadığını gösteriyorsun.”” der. Bu hikâyede işgüzar babanın hissikablelvuku ile (önsezi) belki biraz haylaz oğluna mayhoş davranışı gözden kaçar. Sözde baba, ona kalbinde bir taht verebilse, belki de yaşamını eksiklikleri tamamlamak üzere yanlış bina edip farklı tahtların peşinde olmayabilecektir oğul. O zaman tahtlar gönüllerde kurulur sevgi köprüleri ile birbiri ile buluşur. "Eti senin kemiği benim; bırakın ben onu adam ederim" ayıya bağlamış köhne modeli hala kimi insancıklar arasında yaşanmaktadır.

Adam gibi adamın neyin yanında neyin karşısında olduğu bellidir. Karar verirken ne şiş ne de kebap yanmasın aman o kırılır aman o gücenir diye politikleşmez. O, ortamlarda ona buna laf sokuşturup ortamın huzurunu bozan burnu havadalardan değildir. Kendi kendisinin propagandasını yapmaz. Bunun kendini küçültmek olduğunu çok iyi bilir. Adam gibi adam çevresi ile de bellidir. Arkadaşlarını, dostlarını ince eleyerek seçer. “Aptallarla tartışma, çevredekiler farkınızı anlamayabilir.” sözünü hep aklında tutar.

Adam olmak, ketum olmayı da gerektirir. Atasözünde ifade edildiği gibi: “Söyleme sırrını dostuna, onun da dostu vardır, o da söyler dostuna.”Adam gibi adamın başta gelen özelliği ise adil olmasıdır. “Öyle davran ki herkes kendi kendinin yargıcı olsun!” denir. Adam olmak toplumun genel kurallarına uyup, toplum beğenisiyle benzer, toplum beklentileri ile özdeş yaşamak elbette ki değildir. Adam olmanın birinci şartı, insan olmaktır. İnsan olmanın olumlu değerlerini özünde toplamaktır.

Adam olmak, gerekirse yolda yalnız yürüyebilmektir. Olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktır. Akıllı ve cesur olmaktır. Adam gibi adam olmak demek omurgalı bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir. “Boş ver, kasma ya bu kadar” cıvık yumuşatır kremleri tiplerinin algılayamadığı bir yaşamdır. “Ne haz, ne şan şöhret, ne iktidar: özgürlük, yalnızca özgürlük.” deyişini benliğinde hissetmektir. Etiket, paye, mevki ve paradan güç almadan; kaba değil içeriğe bakmaktır.

O, düşünerek hareket eden ve konuşan insandır. Yaptıktan sonra düşünen, boşboğazlık sonrası sürekli hayıflanan avamdan değildir. Küfredene gülünme seviyesizliğinin genel geçer olduğu bir toplulukta, o görgü sahibi, saygılı insan gibi insandır. “Işık karanlıkta parıldar” denir, o karanlıkların ortasında parıldayan bir yıldızdır. Sürünün ulaşılmaz bir ideal diye burun kıvırdığı insanlık idealidir.

Kendini, nefsini yine kendisi öz iradesi ile terbiye etmiş kişi açısından adam olmak, kendini yontmayı ve doğru olanı yapmayı gerektirir. Aldığı tavrın tetikleyicisi ya da karar aldırıcısı toplum dayatması değildir. Adam olmak dürüst olmayı gerektirir. Aristo’nun lisesinin kapısında şöyle yazarmış: “Ey oğul! Kendini bul, kendini bil!”

O, sürüde yaşayan koyun değildir. Bir babanın oğluna vereceği anlamlı öğüt şöyle olabilir: “Özünü ara evlat, ama örnek kopyalama ve özgür ruhundan asla vazgeçmeden her daim ara oğul!” Adam olmak kendi gibi olmak, kendi gibi davranmaktır. Adam olmak, sevmeyi bilmektir. Konuşmasını bilmek, adam olmanın en önemli göstergelerindendir. Hayatı kavrayabilmektir. Kendin olmaktır. Toplum çok haz etmez bu insanlardan zira kendileri gibi değillerdir. “O ne der, bu ne der” diye yaşamamaktır. Gelişmek, iyi yetişmek, bilgi sahibi olmak, iyi bir duruma gelmektir. Ölçülü ve dengeli olmak yaşamın anahtarıdır. Ölçüyü bulabilmek için çevresine ve kendisine objektif bakabilmek, aynayla korkmadan gerçek anlamda yüzleşebilmek gerekmektedir. Bu meşakkatli bir zanaattır ancak ömür bu amaç uğruna bilgece yaşanır ve sınav kâğıtları toplanır...

“İşin güç kısmı, adam olmak değil, adam kalmaktır.” Andre Mazerelles.


Berk Yüksel

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..