Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

Adana...

Üç günlüğüne Adana’ya gittim.
Gittim diyorum çünkü bir yılı aşkın bir süredir İstanbul’dayım. Ama yirmi yılımı verdiğim Adana'da olup bitenleri öğrenmek için de yaşananları internet kanalıyla mümkün olduğunca takip ediyorum.

Adana’yı, Adana’da olup bitenleri detaylı öğrenmek için dostlarımı ziyaret ettim. Gencay ve Hilmican’la (Kendileri oğullarım oluyorlar) Adana Kebabı yedim. Geçtiğim yolları, parkları, caddeleri inceledim, etrafa içime sindirerek baktım, bir farklılık var mı diye. Otogar’dan şehir merkezine girerken gördüğüm inşaat çalışması beni güldürdü. Halkın ‘Ahtapot' adını taktığı, hilkat garibesi, yapım özürlü üstgeçit’ düzeltiliyordu. ‘Eh! Aklın yolu birdir, sonunda olması gereken yapılıyor’ dedim, içimden. İskenderun’daki akrabaları ziyaret ederken de Sabancı Merkez Cami yanındaki yer altına yapılan otoparkı fark ettim. Üzeri yeşillendiriliyordu. Hoşuma gitti. Yirmi yıl öncesini düşündüm, çığırtkanların sesinden, egzoz dumanından, kalabalıktan geçilmeyen, mezbelelik bir otogardı orası. ‘Ne kadar geç gelişiyoruz..’ eleştirisi takıldı beynime.

Pazar günü arkadaşım Mustafa’yı almak için otomobille Alpaslan Türkeş Bulvarı’ndan giderken ‘Metro hala duruyor’ dedi, arabayı kullanan oğlum. “Haklısın duruyor, hem de olduğu gibi” diye karşılık verdim.

Metroyla ilgili karşılıklı görüşlerimizi aktardık birbirimize;

“Yalnız bir ilerleme var, bak, üzerini kapatıyorlar.”

“Kapatılan bölüm metro istasyonu olabilir, baba.”

“Bence buna metro demesen daha iyi olacak. Tramvay demek daha doğru olur. Aslında yarısı yer altından giden metro, yarısı üstten geçen tramvay. Heceleri birleştirip 'Vaymetro’da diyebiliriz. Vayyyymetro! Aslında güzel isim.”

“İstanbul’daki metrobüs gibi yani.”

“Aynen öyle. Ama o da otobüsten farksız. Sadece özel yoldan gidiyor. Metroyla uzaktan yakından ilgisi yok.”

Köşede Mustafa’yı gördük, metro sohbeti bitti. Mustafa’dan sonra Eski Baraj çamlığında öğle vakti koşu yapan Utku’yu bulduk, onu da aldık arabamıza. Özlemişiz birbirimizi. Murat’da büroda bizi bekliyordu. Mahkemelik bir olay için biraya gelmiştik. Ben davacı, arkadaşlarım tanıktı. Dava ise fazla çalışma karşılığı verilmeyen mesai ücreti. Tam 20 yıllık. Hepimiz aynı geminin yolcularıydık. Ve teker teker hak aramak için adliye koridorlarını aşındırıyorduk.

Sahi biz hangi mesleği yapıyoruz? Başkasının hakkını ararken, kendi hakkını arayamayan….

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..