Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Adana İşi bile olsa Cumhuriyet'te iyi giden şeyler de var .

Adana İşi bile olsa Cumhuriyet'te iyi giden şeyler de var .
 

Geçtiğimiz günlerde Adana’ya bir yolculuk yaptık dört kafadar…  Hayırlı bir iş içindi ve şimdilik iyi gidiyor bu iş… Yediklerim, içtiklerim ve de gözlemlerim içimi çok rahatlattı. Arada bir herkese tavsiye ediyorum… Konya yolunda kar olur korkusuyla gidiş ve gelişimizi Alanya-Mersin üzerinden yaptık. İyi ki bu yolu kullanmışız; asıl içimi açan yolculuğun bu kısmı oldu.

Bilenler bilir; Gazi paşa ile Anamur arasındaki iki yüz km lik yol çok zordur… Yorar insanı. Dağların içinden geçen daracık yollarda arabanın önü viraja girerken arkası da önceki virajdan çıkar. Bazı yerlerde arabalar birbirine yol verir… Çünkü iki araba sığmaz aynı viraja… Bu iki yüz km nerdeyse beş saate yakın sürer…

Bu iki yüz km lik kötü yol iki zenginliği birbirine bağlamaya yetmez… Yetmez demesek bile engeller, zorlar… Bir tarafta (Mersin-Adana’ dan tutun Urfa’ya kadar) tarımsal zenginlik ve sanayinin üretim gücü vardır… Üstelik harika bir otobanla bir birine bağlanmıştır. Öte tarafta ise (Gazipaşa’dan tutun Fethiye’ye kadar) Turizm ve turizme bağlı tüketimin olağanüstü bir ekonomik gücü var… Ayrıca Gazi Paşa ile Anamur arasında turizme kazandırılmamış harika bakir yerleri de düşünmek lazım. Buralarda doğaya saygılı turizm geliştirilebilir…

Kolay bir ulaşım olsa bu iki dev ekonomik güç birbirini büyütür, geliştirir… Uzatmayayım daha fazla… İşte bu yolu yapma çalışmaları epey ilerlemiş… Silifke ile Anamur arasındaki tünel çalışmalarında, yol çalışmalarında epey yol alınmış. İşte içimi rahatlatan ilk gördüklerim bunlardı. Geriye kalan Anamur-Gazipaşa yolu daha kısa… Yani şimdiye kadar yapılan yerlerden… Bence 2-3 yıl içinde bizler rahat yollardan Adana’ya gidip gelebileceğiz.

Adana’daki insanlar bazı Anadolu kentlerindeki insanlara göre bence daha bir memnunlar hayatlarından… Daha bir keyif alıyorlar yaşamdan da. Bu da yüzlerine yansıyor. Bu keyif almanın,  eğlenmenin içinde yemenin ve içmenin payı büyük elbette... Bende çok şey denedim bu gidişimde. Kebap, şalgam zaten olmazsa olmazı Adana’nın... Sabah kahvaltısında ciğer kebap, çeşit çeşit çorbalar, bin bir çeşit baharat… Ama hep acı hakim… Sıkma ve bici bici ise tutmadığım şeyler, onu da burada söyleyeyim…

Adana’daki dostlarımız bizleri ATO (Adana Ticaret Odası) lokaline davet etti. Asıl güzel olan bizler (sıradan insanlardık. Emekliler çoğunluk, memur, hatta işportacı bile vardı.) bir masada yer içerken (!) O ili en yüksek derecede temsil eden Vali ve Belediye başkanı da başka masada yemekteydi. Rakı içen, eğlenen, şarkılar söyleyen insanlarla bir ortamda bulunmaktan çekinmiyor yetkililer. Kimse bizlere nasıl davranmamız gerektiğini filan söyleyip taciz etmedi… Olması gereken neyse o oldu… Dostlarıma teşekkürlerimi sunuyorum buradan.

Bütün bunlar bana Cumhuriyet’in hedeflerinin epey oturduğunu söylüyor… Bir yandan ileriye dönük büyük yatırımlar ilerliyor. Bir yandan da olması gereken toplumsal ilişkiler tesis ediliyor… Şu olayı iyice anladım artık iki Türkiye var; İlkinde bir şeylerin kıpır kıpır olduğu, ama oturmaya çalıştığı, gördüğüm, yaşadığım Türkiye… Diğeri ise her şeyin berbat olduğu kafalar sokulmaya çalışılan, duyduğum Türkiye…

Ne diyorum biliyor musunuz; Siyasetin, Yargının, Yürütmenin ve Medyanın delirtmeye çalıştığı bir toplumuz biz... Bunların etkisinde kalan deliriyor, onları duymayan herkes hayatından memnun…  Ben gördüğüm ülkede epey şeyin ‘’Adana işi’’ olmasına rağmen daha mutluyum… Duyduğum ülke ise beni bunaltıyor…

 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..