Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Adem'in spermi yoksa, Havva'nın doğurganlık hakkı olur mu?

Adem'in spermi yoksa, Havva'nın doğurganlık hakkı olur mu?
 

Ülke gündeminin en önde gelen konusu ‘Uludere’ iken; Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” cümleciği ile yetinmeyip “Her kürtaj bir Uludere’dir” ifadesiyle ‘kürtaj’ ve ‘sezaryen’ kavramları hakkında bilimsel araştırmadan yoksun, ‘çağdışı’ düşüncelerini yansıtan ‘kürtaj’ ve ‘kürtaj hakkını’ gündemin birinci sırasına yerleştirmiştir.

Başbakan ERDOĞAN ve Papa 16. BENEDICT’in ‘İnsan yaşamı her aşamada kutsal olduğu için ‘kürtajın da büyük günahlar içinde yer aldığı düşünceleri” örtüşmektedir.

Kürtaj’ın sadece Tıp Bilim Dalı değil; Hukuk, İlahiyat, Sosyoloji, Antropoloji ve Davranış Bilimleri’ni de içine alan ‘disiplinler arası’ bilimsel olgu olduğu kabul edilmelidir.

Sanıyorum ki; TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Ayhan Sefer ÜSTÜN belleğinin zayıf olması nedeniyle “kadın tecavüz sonucunda hamile kalmış olsa bile ‘kürtaj’ yaptırmayıp, çocuğunu doğurmalı, o çocuğuna sahip çıkmazsa Devlet çıkabilir” ifadesi ile ancak T.C. Devleti’nin ‘Sosyal Devlet’ olmasını kanıtlamış bulunmaktadır.

Çünkü T.C. Devleti’nin AK Parti Hükümeti 2004 yılında AB Ülkeleri Standartlarına ‘uyum sağlama programı’ sonucu TCK’nun 230. maddesinde yapılan  değişiklikle  zinayı suç olmaktan çıkarmakla yapmış olduğu hatayı 2005 yılında Türk Ceza Yasası’nın 99. maddesini “kadının mağdur olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası koşuluyla,  gebeliği sona erdirene ceza verilmez.

Ancak AKP Hükümeti; “gebeliğin ‘uzman doktorlar’ tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.” şeklinde düzenleyerek yaptığı hatayı giderme çabasına düşmüştür.  

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın ‘kürtajı’ yasaklayacak bir ‘yasa tasarısının’ TBMM’nde yasallaşması için ortaya koyduğu tüm gerekçeler bir yana; öncelikle Türk Ceza Yasası’nın 99. maddesini ortadan kaldırabilir mi?

Diğer yanda, Türk Tabipler Birliği(TTB)  tepkisini şöyle ifade etti:“Kürtaj hakkı, kadınların kendi bedenleri ve doğurganlıkları üzerinde söz sahibi olmasının ayrılmaz bir parçasıdır.” İfadesi ne kadar doğru olabilir ki

Hiç!

Çünkü bu bakış açısı  ‘bencil,’ ‘benmerkezci’ ve ‘feminist’ bir anlayışın dışa vurumudur.

Tüm anne ve anne adaylarına sesleniyorum: Kadının toplumdaki ‘saygın’ yerini sarsan marjinal gurupların ‘art niyetli’ eylemlerinde ‘figüran’ olmayın!

Tabi, ‘kadınların bedeni kadınlara aittir.’ Kimse kimseye bu konuda yaptırım uygulayamaz.

Ancak yaptırım, ‘anne adayı’ ve ‘partnerinin’(kocası, sevgilisi, nişanlısı, sözlüsü, eşi) ortak kararı ile ‘çift’ isterse, çiftin rızasıyla yasalar çerçevesinde ‘kürtaj hakkını’ kullanabilir ve ‘kürtaj’ gerçekleşebilir.

Bir insan hakkı olan ‘üreme hakkı,’ Havva Ana ile Adem Baba’dan günümüze kadar sadece Havva Annemiz ile yakından ilişkili değildir.

Çünkü kadın ve erkek ‘çiftleşmeden’ hakkı olan ‘üreme hakkı’ gerçekleşemez. Erkeğin spermiyle kadının yumurtalarının kadının rahminde birleşmesiyle 12 haftada ‘cenin’ oluşmaktadır.

Çoğu uygar toplumların ülkelerindeki uygulamalarda hamileliğin ‘kürtaj’la sonlandırılmasında sadece anne adayının değil; çiftin rızası en önemli unsurdur.

Kanaatimce, tecavüz, zina, cenin bozukluğu, bebeğin özürlü olması, anne adayının yaşam riski, anne adayıve/veya bebekte zihinsel sağlıksızlık, ekonomik yetersizlik, ülkenin içinde bulunduğu doğal afet, savaş hali, bulaşıcı hastalıkların yaygınlaşması ‘kürtaj hakkı’nın kazanılmasında başlıca unsurlar/nedenler olabilmelidir.

12 Eylül Döneminden günümüze dek 10 hafta ile fiilen yürürlükte olan ‘kürtaj hakkı’nın önümüzdeki süreçte yasaklamaya dönüşmemesi amacıyla yasal sınırları içinde belirlenecek ‘KADEMELİ KÜRTAJ SİSTEMİ’ni öneriyorum.

Bu Proje’de başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere; Üniversite’lerin Tıp, Hukuk, İlahiyat Fakülteleri, Sosyoloji, Antropoloji ve Davranış Bilimleri Ana Bilim Dalları, TTB, Türk Jinekoloji Derneği(TJD) ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘işbirliği’ ve ‘eşgüdümü’ ile

VAR OLAN YASA REVİZE EDİLMELİDİR.

 
Toplam blog
: 392
: 908
Kayıt tarihi
: 27.11.11
 
 

1951 Muğla doğumluyum. Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi'ni 1974 yılında bit..