Adı '' Mahmut ''

1976 Silifke doğumlu. Lise mezunu. Kısa boylu, hafif esmer, topluca bir eleman. Neşe kaynağımız… Küçük erkek kardeşi İbo’da bizde çalışıyor, o da ağabeyi gibi sağlam bir çocuk. Mahmut daha önce inşaat sektöründe, depolarda, hayvan alım-satım işlerinde çalışmış. Üç yaşında bir kızı var. Üç yıldır motelde çalışıyor, başladığı yıl kızı doğdu. 6 ay motelde çalışır, 6 ay boşta… Kendine iş yaratır

Sezon kapanır kapanmaz hergün pazara çıkar. Marul-maydanoz, yani yeşillik satar… Yeşillik bitince koyun-keçi alır, satar. Bir gün boyacı arandığını öğrenir, hemen kapar işi ama hayatında boya yapmamış. Çok iyi olur, beğenirler… Yeni bir işi vardır artık.

Sonra Ankara’da (Sincan-Ulus-Beytepe) minibüs muavinliği yapar. Bu kadar iş tecrübesinden sonra babadan kalma küçük bir arsaya kendi elleriyle evini yapar, duvarlarını bile kendi örer.

Akdeniz’in ünlü bir meyvesi vardır. Dikenli incir, kibarcası kaktüs meyvesi. Kabuğu dikenlidir, ancak eldivenle soyulur. Satın alırsınız, biraz beklersiniz, satıcı eldivenle soyar size verir. Bol çekirdekli, egzotik bir meyvedir. Mahmut binbir eziyetle meyveyi toplar, Susanoğlu plajında satmaya gider. Adamın biri alır ama nasıl yenildiğini bilmediğinden hop!... atar ağzına dikenleriyle… Adam kovalayınca parasını alamadan kaçar Mahmut.

Ekmek aslanın ağzında… Erdemli’de maydanoz satacak, pazarda yer tutmak zorunda… Pazarcılardan iyi bir dayak yer. Gülerek anlatıyor: ‘’Tam yedi defa dayak yedim maydanoz için ‘’ diyor. Üst-baş yırtık, inatla satmış maydanozu… Birde keyifle ‘’karlı iş’’ diyor. Bolu-Düzce’de deprem konutlarında çalışır. Bir kalem sigara vermediği için 5-6 gençten dayak yer…

Motel’de mutlu, sezon bitsin istemiyor… Gerçekten çok seviyoruz onu, neşe kaynağımız…

Bahçedeki beton işlerini iki servis arasında halleder, yıkanıp, beyaz gömleğini giyer, aynı hızla servise başlar.

Çok espirili bir adam… İşini hızlandırmak için pratik şeyler bulur. Örneğin; komiye ‘’çabuk ket may har getir’’ der…(Ketçap-Mayonez-Hardal)

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının rutin gıda denetiminde teşekkür belgemiz var. Et, erzak, kahvaltılık vs. gibi gıda maddelerini marka, tazelik ve korunması açısından…

Müşteri sormuş ‘’etler taze mi?’’ diye… Mahmut ‘’Arka bahçede kesilip hemen pişiriliyor’’ demiş… Bir başka müşteride bardakları kontrol etmiş, hoşuna gitmiş, ‘’nasıl yıkanıyor’’ diye sormuş. Mahmut: ‘’arka tarafta makine var, yıkıyor, kuruluyor, getiriyor, ’’ demiş… Hemde kapkara bir makine… (büfeci Hazma)

Çok meraklı bir bayan müşteri, 2-3 km öte de görülen nato limanındaki direkleri gösterip sormuş, ‘’bu ağaçlar ne ağacı’’ diye… Mahmut’tan cevap! Kanada kavağı.

Kışın özlüyoruz Mahmut’u, bir o kadar da merak ediyoruz, para kazanabilmek için neler yapıyor diye…

Bu kadar çalışkan bir insan, bir başka ülkede bu şartlarda yaşarmı sizce? Çocuğuna daha güvenli bir hayat sağlarmı, sağlamazmı merak ediyorum sadece…