- Kategori
- Deneme
- Okunma Sayısı
- 6722
Adı... hayal kırıklığı...

Hayal kırıklığı
Hayal kırıklığını bilir misiniz? Hani şu hayallerin kırık camlar arasında asılı kaldığı parçalanmış umut taneleri... Hayallerin uğramaktan en çok korktuğu, yolculuğun bitiş noktaları... Özenle büyüttüğümüz, maviden gökyüzünde özgürce uçsun diye savurduğumuz tane tane hayallerin kül gibi cansız uzanmaları bir köşede... Hayal kırıklıkları... Alevlerden arda kalan renksiz küller... Bitmiş rüyaların hazin sonunun adı, veya kıyıya vuran son dalganın ardında bıraktıkları...
Bir bitiş noktasıdır hayal kırıklıkları. En çok da, hayalleriniz azaldığında vurur sizi, haince... Tutunduğunuz dal tükendikçe, daha da çok sarılırsınız, elleriniz kanasa bile. Son dal... Son hayal... Son umut... Öylece asılıyken, çıtırdamaya başlayan sesin getirdiği umutsuzluk pareleridir o. En karasından, sarıverir dört yanınızı... Adı hayal kırıklığıdır. Kırıktır o da, aynı sizin olduğunuz gibi...
Bir hayal tutmuşum ben de bir gün, kendimden habersiz. Öyle sıkı sarılmışım ki, canımı acıtacağını görememişim. Kan revan sokağın sonuna kadar koşmuşum. Sokak bitmiş, üzerime bir de kapıları kapanmış. Kalakalmışım ortasında, çaresiz bir ben gibi... Hayallerime bakmışım, görmüşüm ama uzanamamışım. Ardımda bırakmışım koşarken, ellerimin arasından düşüvermiş, farkına varmamışım. Kapının eşiğinden kırık parçaları uzatmışlar. Elimi uzatırken bir bir dökülmüşler parmaklarımın arasındaki boşluklardan. Ayaklarıma düştükçe daha da ufalmışlar. Onlar ufalırken ben de yanlarında ufalmışım. Çekmişim dizlerimi göğsüme, yüzümü kapamışım üzerine, kırık camlar arasına ben de oturur olmuşum. Serzenişlerim olmamış, direnmemişim, kabullenmişim. Adını da kırık hayallerim koymuşum. Bir benmişim, bir yokmuşum. Hayallerimi sularken, onlardan terk-i diyar olmuşum...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
