Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Adı tatlı, kendisi acı Bayram

Adı tatlı, kendisi acı Bayram
 

ADI TATLI, KENDİSİ ACI BAYRAM


Keşke adı gibi ‘şeker’ bir bayram yaşayabilseydik. Oysa ülkemizde yaşanan üzüntülerin üzerine 9 gün tatil yaparak, mutlu olmaya çalıştık.  Zannettik ki, yaşadığımız şehirlerden kaçınca mutlu oluruz.  Olmadı. Olmadık.
Kaçtığımız tatil yörelerde de rahat ve mutlu olmadık. Çünkü hep bizi üzen haberler duyduk televizyonlarda. Yakınımız olsun ya da olmasın birileri öldü- öldürüldü. Ardlarında yarım kalmış yaşam öykülerini ve sevenlerini bırakıp, onların yaşamlarını alt üst ederek hayata veda edenleri izledik, gördük, dinledik, okuduk. Üzüldük. İçimiz sızlarken güneş ve denizle mutlu olmaya çalıştık.
 
O da olmadı. Kaçtığımız yerlere taşıdık trafik sorununu. Yollar araçlarla, kurallara uymayanlarla, park alanları bizden önce davrananlarla doldu. Yine sıkıntı çektik. Bizim çektiğimiz trafik sıkıntıları arasında yine bayram trafiğine feda ettiğimiz canlar oldu. Onlarca ölü, yüzlerce yaralı. İlk kitabım “Bez bebek” dediğimi bir daha tekrarlayacağım. ‘belki ölen öldüğüyle kalıyor, kaybettiklerimize üzülüyoruz ama ya yaralılar? Onlar hayatlarına kaldıkları yerden devam edebiliyorlar mı? Bir kağıt bile elimizi kesse acısını hissediyoruz. Trafik kazalarındaki yaralanmalar parmağın kesilmesi ya da dizinde yara olması gibi küçük yaralanmalarla atlatılmıyor ki!’ Bu adı tatlı ama kendisi acı bayramın trafiğinde kaç trafik kazası yaralısı ‘Bez Bebek’e dönüşecek kim bilir? Kaç engelli, kaç üzerinde kazanın izlerini taşıyacak yaralı insan oluştu?
 
Uzuuuun uzuuuun tatiller yapmaya bayılıyoruz. Evet, bazı işlerde çalışanların tatil fırsatı olacağı için bir kısmınızın bayramı tatile dönüştürmenize hak verebilirim ama herkesin dokuz gün tatil yapması çok kötü oldu. Bilim ve sanat alanında bile illerleyemeyen toplumlar için duraklamaya ara vermek de zamanın gerisinde kalarak, gecikmek anlamına gelmez mi? Bizim ara vermemiz, durmamamız lazım. Su uyur, düşman uyumazmış! Biz de uyumayalım. Tembellik etmeyelim. İşler günlerce durmasın. Herkes kendi işini en güzel şekilde yapabilmek için çalışmaya devam etsin. Mesela, ben 4. Kitabım ‘Boşver’in yayınlanmasını bile bayram nedeniyle duyuramadım. İnternette satışa çıkmış olması kargoların bayramda çalışmaması ile yarıda kesildi. Duyurularımı yapamadım. Kitapçılara dağıtım yapacaklar da tatildeydi zaten.
 
Gittiğimiz tatil yörelerinin nüfusunu arttırmakla, o bölgenin alt yapısındaki yetersizlikleri kusturduk! Ben Ayvalık’da yaşayan bir yazlıkçı olarak bu bölgeyi şimdiye kadar böylesine suları kesik, internetleri kesil, çöp dağları oluşmuş, trafiği kilitlenmiş bir halde görmemiştim. Marketler talan edilmişçesine aradığınızı bulamayacağınız halde boşaltılmış. Ne oluyoruz? İnternette işi olan bizler bağlantılarımızı yapamadık. Sizlere yazılar yazıp, paylaşamadık. İnternet ve sularımız gelebilsin diye bölgeye doluşan bayram tatilcilerinin gitmesini bekler olduk. Normalde nüfusu 300 bin olan Ayvalık 500bin olursa, diğer tatil yörelerinde neler olur bilmiyorum, düşünemiyorum. Belediyemiz de tatilde miydi yoksa buralara olabildiğince az sayıda çöp kutusu ve konteynır koymakla tasarruf mu yapacağını düşündü bilmiyorum ama her yer pet şişe ve yiyip- içtiklerinizin kağıtlarıyla doldu. Temiz hava almak için kaçtığımız yerlerde stres ve çirkinlikler görür- yaşar olduk.
 
Yazın sıcağında duş alamaz, deniz tuzuyla yaşayan Survivor yarışmacısına dönüşür hale geldik. Ekranlarda izlenecek aptal evlilik programlarının ve 3 saatlik dizilerin olmayışının en sevindirici haber olabildiği bugünlerde can kayıpları da en çok üzüldüğümüz bayram hadiselerinden oldu. Deniz, baraj, havuz dışında yağmur yüzünden de sel basan Karadeniz şehirlerinde sel suyunda boğulanlar oldu. Su da can aldı bu bayram. Hayatımıza can katacak güzellikleri yaşamayı umarken, canımız yandı!  Tatil mi yaptık yoksa üzüntü ve çile mi çektik siz karar verin.  
 
Yazık! Ormanlar yandı- yanıyor. Ağaçları- hayvanları öldürdük.Kimse ölen ağaç, hayvan, canlı sayısını söylemedi. Kaç ağaç, kaç kaplumbağa, kaç kuş canını kaybetti o alevler içinde?  Sel ve denizlerde insanların boğulmaları ile üzüldük, çaresizlik yaşadık. Trafiği ve yaşam koşullarını zora soktuk. Ulaşamamak, elde edememek, susuz- internetsiz kalmak gibi aksaklıklar yaşandı.  Eksiklikler, aksaklıklar, kayıplar, acılar, hasarlar yaşandı. Sonuç? Adı tatlı, kendi acı bir bayram daha sona erdi. 
 
Dilerim bundan sonra bizi gerçekten sevindirip, mutlu edecek bir şeyler yaşarız. Buna çok fazla ihtiyacımız var.
 
 
Toplam blog
: 72
: 363
Kayıt tarihi
: 20.01.16
 
 

4 kitabı olan bir editör- yazar. Hayvansever. Çevreci. Kadın hakları savunucusu ..