Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Adım “Ümit”! Ama Bey değil!!

Adım “Ümit”! Ama Bey değil!!
 

- Falanca yere tek kişilik, bayan yanı, mümkünse pencere kenarı Lütfen

- 23 numara uygun mu?

- Uygun

-İsim, lütfen

- Ümit

Kafasını kaldırmadan kaşlarının üstünden önce bakışlarıyla sorar, sonra dudaklarından dökülür

- Bayan demiştiniz

- Evet, bayan

- Benim, ben gidiyorum!

Konuşkan biriyse

- Aaaa ilk defa bir bayanda duyuyorum.

- Var var bayanlarda da var, TÜSİAD başkanının adı da Ümit Boyner mesela, bayan…

Benzeri konuşmalar…

Alıştım artık. Ne zaman otobüs bileti almaya gitsem bu sahneler ve dialoglar mutlaka geçer.

Banka ya da Kamu kurumlarından aradıklarında,

- Ümit Bey’le görüşebilir miyiz?

- Buyrun benim.

-……… kısa bir sessizlik

- Aa afadersiniz.

- Önemli değil yabancısı değilim….

En enteresanı da yakın zamanda öğretmenevinde başıma gelenler. Yaşayacağım şehre, ev aramak için gelip, ne kadar bu durumda kalırım bilmediğimden, en güvenilir ve uygun öğretmenevi geldiğinden orada kalayım dedim. Resepsiyondaki şişmanca, bıyıklı, renkli gözlü görevliye oda ayırttığımı söyledim.

- Kamu’da mı çalışıyorsunuz, öğretmen misiniz?

- Üniversitedeyim.

- Kimlik lütfen.

Çıkarttım verdim kimliğimi, fotokopisini çekti, kayıtları tuttu.

- Yalnız bugünlerde yoğunluk var, tek kişilik odalarımız dolu, iki kişilik odalarda yer var. Zorunlu hallerde yanınıza bir bayan gelebilir.

Beynimin içinde gevşemiş gevşemiş duran antenler birden dikildi

-“Gelmesin lütfen” demedim daha kibar “Gelmezse memnun olurum, lütfen” dedim.

Çıktım odama, saat 23.00-23.30 gibi sanki kapı çalındı. Kulak kabarttım, ama pek üstüme alınmadım. Birkaç saniye sonra daha kuvvetli çalındı, bu sefer ayaklandım. Tam pembe panter adımlarıyla kapıya doğru giderken kapının kilidi anahtarla kurcalanmaya başlandı. “Kim o” dedim, kapının arkasındaki erkek sesi biran durakladıktan sonra "Çok afadersiniz yanlış geldim sanırım” dedi ve uzaklaştı. İster istemez bir tedirginlik aldı beni. Hiç bilmediğim bir şehirde yalnızım ve kapının kilidi de ahım şahım değil. Ne yapayım ne yapayım derken komodin ve sandalyeyi kapının arkasına dayadım tamamen saftirikçe. Sonra telefona ilişti gözüm “Aaaa niye telefon etmiyorum ben resepsiyona acaba” dedim kendi kendime” ahizeyi kaldırdım hiç ses yok, telefon kesik. Neyse dedim “hadi yat Ümit” (dinledim kendi kendime söylediğimi ki pek yapmam) yattım, yarım saat sonra kadar yine kapı bu kez çalınmadan direkt kapının kilidine anahtarı sokup açmaya çalışıyor birileri. Yine “Kim o” diye yataktan fırladım. Yeniden bir erkek sesi “Kusura bakmayın” dedi ve gitti. Üzerimi değiştirdim, ayakkabılarımı giydim, 5. Kattaki odamdan resepsiyona ışık hızıyla indim ve

-“Böyleyken böyle, nedir bu” dedim

Resepsiyondaki bıyıklı görevli biraz mahcup, biraz “hay Allah naptım ben” diye gevrek gevrek sırıtarak

- Kusura bakmayın lütfen ben “Ümit” ismini görünce sizin yanınıza erkek bir hocayı yolladım.

- E yani yazmıyor musunuz oraya kayıtlarınıza koskoca nüfus cüzdanımı verdim fotokopisini çektiniz vs.vs…

- Evet ama çok yoğunluk olduğu için dikkat edemedim çok özür dilerim.

- Peki ama bir daha olmasın lütfen türünde bir şeyler söylerken gözüm resepsiyondaki yazıya takıldı “telefonlar arıza sebebiyle çalışmamaktadır.”

Ertesi gün yine aynı resepsiyon görevlisi, (akşam-gece nöbeti onun demek ki) odama çıktım ve gecenin ilerleyen saatlerinde yine aynı şey yaşanmaz mı? Yaşandı…

Üstelik daha dün gece olmuş ve sabah erken çıktığım için yine aynı adam orada ve konu üzerine tekrar konuşmuşuz ve defalarca özür dilemiş… Nasıl yani nasıl olabilir böyle bir şey nasıl… Tekrar uçtum resepsiyona, ne dediğimi hatırlamıyorum artık… Yine aynı gülen ifadeyle karşılaşınca insan daha da bir sinir oluyor tabi… Neyse kısa zamanda ev buldum da çıktım, yoksa her gece aynı macera yaşanacaktı sanırım.

Ümit deyince ilk akla gelen erkek oluyor her ne hikmetse, çok sevdiğim bir arkadaşımın babası (henüz beni tanımıyordu) mesela…

O gün “ben bu akşam Ümit’te kalacağım” diye evden çıkıyor arkadaşım, babası köpürüyor, kızıyor “vay sen nasıl bir erkeğin evinde kalırsın” diye, zor yatıştırıyorlar “o erkek değil yahu” diyerek.

Falan filan…

Şimdilerde bilmiyorum da bir zamanlar futbolcuların yarısının adı Ümit’ ti. Adım Ümit dediğimde “biz Ümit diye, Ümit Davala’yı biliriz, Ümit Özat (mıydı neydi) onu biliriz ne alaka kadın da Ümit ismi” der gibi bakanlar da olmuştur suratıma suratıma.

Bir de zaman zaman blogda karşıma çıkıyor bu durum. Tanımadığım, bilmediğim, daha hiç yorum yazmadığım, bana hiç yorum yazmamış birisine yazısını beğeniyorum ve iki satır yorum yazasım tutuyor. Gelen cevapta “ Ümit Bey” diye başladığını görünce artık kendi kendime sırıtıyorum bir de içimden kocaman “YUHHH” diyorum. Ziraaa adımın yanında dana kadar kocaman, sırıtan bir fotoğrafım var yani. Öyle erkek gibi bir tipim de yok. Hadi beni tanımıyorsun bilmiyorsun, öyle çok yazan çok bilinen blogun meşhurlarından biri değilim ama yani el insafff… En azından "hiç insan bakmaz mı kimdir bu bana yorum yazan kişi acabaaaaa?" diye... Ben bakarım!!

Ama her şeye rağmen seviyorum adımı, annem sağolsun.

Çok istemiş ki erkek çocuğu olsun. İki kızdan sonra “bu benim son ümidim” demiş. Sonuç, ben gelmişim… Böylece annemin son ümidinden adım Ümit kalmış, Ümit olsun demiş annem.

Zaman içerisinde dört harfli basit adım İmit, Ümüt, Hümit, Zümit, Yumit, Ümitta, Ümitişko, Ümitoş, Ümik, Ümiti gibi hallere girdi, arkadaşlarım sağolsun. Herkes kendi Ümit’iyle seslendi…

Hepsini sevdim adımı sevdiğim gibi…

 

 
Toplam blog
: 78
: 874
Kayıt tarihi
: 03.10.08
 
 

Yaş olarak 35 dolaylarında, bir arkeoloğum. Çoğu zaman eksileri artılarından fazla da olsa mesleğ..