- Kategori
- Güncel
Adım adım B.O.P...
Uzun Malum, Hrant Dink cinayeti..! Bir çok cinayette<öncesinde işlenen="" siyasi="" cinayetler="">> olduğu gibi, bu cinayetin katili olan genç, hep aynı model; Ortalama bir tip, fakir, işsiz, geçim sıkıntısı içerisinde bir ailenin oğlu. (Hatırlamayanlar, reform kuluçkada yazıma bakabilir) ...dile getirdi mi..? Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğunun sadık(?) tabası olan bir halktan bahsediyoruz. Yunanistan’ın<öncesinde balkanlar="" da="" arnavutların="" da="">>, Osmanlı İmparatorluğuna açtığı isyan bayrağının farklı bir takipçisi olan halk! Bu durumun, durumu tetikleyen unsurların altında, o zamanki Rus Dededen toruna uzak bir Ermenistan... Sebebi olabilecek, başka, mantık dahilinde olan alternatif yok iken Adres var, ancak kayıtlı değildir... Küresel yaklaşımla bakarsak, dünyanın neresinden gelirse gelsin, her Ermeni asıllı kişi, artık canı olan, ruhu olan, hikayesi olan, yeni bir ziyaret merkezi kazanmıştır. Döndüğünde anlatacak, niyeti olanı olmayanı uyanık tutacaktır. Yapmak için çaba sarf ettiğim güçte o yönde zaten. Yoksa bu insanlar sadece can-ruh için öldürüldü gibi bir anlam çıkar ki, çok romantik bir bakış olurdu bu..! Hani “Eş başkan” olduğumuz, Büyük Ortadoğu Projesinden bahsediyorum. Farkındayım, boyut birden farklılaştı. Genç yaşta cinayet işleyen bir katilimiz, bu cinayet sebebiyle mahcubiyeti tavan yapmış bir aile, böyle bir olayla anılmaktan ezik bir Trabzon, Trabzon’un bağlı olduğu, dünyadaki tek Laik’liği benimsemiş Müslüman çoğunluğun yaşadığı ülke olan Türkiye’nin, siyasi diplomatik yumuşak karnının büyümesine katkı. Bunu hangi geri zekalı ister, istese de o kadrolarda işi ne, dediğinizi duyar gibi oldum. Hani şu başkanı, kadrosu hiç tespit olunmamış, olduğu var sayılan, ya da var korkusuyla “aba altından sopa” psikolojisiyle yönetilen, yönettirilen, sistem dışı olduğu varsayılan yapı. İlk ismi ne olursa olsun, sonuçta devlette tamamlanıyorsa ülkenin aleyhine, zararına olacak bir olaya izin vermez, yaptıranı olmaz. Diyorsanız, ya derin devlet yok, var gösterenler var, ya derin devlet var kadrosu bizden değil, ya da Uluslar arası terörün rantından geçinen oluşumun, içimizde vatan haini uzantıları var. Bak işte bu olabilir..! Ne alakası olabilir, hem hain, hem Milliyetçi olunur mu, dediniz... Şu Fehriye Erdal ve cinayet çetesindeki kadrodan bahsediyorum..?
Olaya gelelim...
Bu gençlere "Katil" sıfatını yapıştırmakla meşgul, yapışması için her türlü desiseyi planlayan kurgulayan Ruhsuz Yapı, 3-5 genç ne olacak, unutulur diye düşünen, Derin İlişkiler İmparatorluğu...
Olaylara baktığınızda öldürenler / öldürtenler ve ilişkileri değil, öldürülenlerin en ufak ayrıntıya kadar hatırlandığını görürsünüz.
Mesela, tüm Türkiye’de herkes Hrant Dink’in öldürüldüğü yerde yüzü koyun yatarken, “dikkatli” bir basın mensubunun yakaladığı “ayakkabısının altı delik” şeklindeki ayrıntıyı unutmamıştır.
Ayağındaki ayakkabı, en pahalı İtalyan Malı, İthal, yepyeni olsa, daha farklı mı bakacaktık?
O zaman, başka bir siyasi cinayette, Rahmetli Özdemir Sabancı’nın, mesai arkadaşlarının, ayakkabılarına, altlarına, delik-yırtık olup olmadıklarına da baktık mı..?
Sonuç olarak ölen, öldürülen bir insan, <şerefsiz, onursuz,="" ahlaksız="" bir="" iş="" yapmış="" olsa="" dahi,="" yasa="" var,="" yargı="" var="">>hiç kimse bu şekilde öldürülmeyi hak etmiş olamaz.
...
İnsanı derinden yaralayan, bu zalimce organize edilmiş olayda, tek kurban Hrant Dink mi olmuştur?
Çaresizce, yerde yatan ölü bedene bakan Türk Halkının, kurban edilmediğini kim söyleyebilir..?
Aslında, o mermi, aynı zamanda Türk Halkının kafasına sıkılmış, bir daha da çıkacağı şüpheli mermi değil midir..?
Türk Halkının, onun öldürülmesine umarsız kalabileceğini düşünmek, ne kadar saygın bir anlayış olabilir..?
Olay yerinde toplanan da, cenazesini yüksek katılımla kaldıranda, Türk Halkı değil miydi..?
...
Peki, Terörist Örgüt Asala’nın katlettiği hepsi birbirinden kıymetli insanlarımızın, ayakkabılarının altına, üstündeki kıyafetin pahasına da bakıldı mı ...?
Bu insanların ailesine, yakınlarına, sevenlerine kol kanat gerilip, yalnız değilsiniz, "Biz siziz sizde biz" dendi mi..?
Asala Terör Örgütü bu kan ticaretinden Vampir sarhoşluğu yaşarken, Agos gazetesi “terörü lanetliyoruz" , "Asala eli kanlı bir Terör örgütüdür", "lanetle kınıyoruz", "hepimiz Türk’üz”...
O “zaman” da duyguları hem Türk insanı, hem de kendileri için “ürkek güvercin” miydi..?
Katledilen hangi Türk insanının cenazesinde, bizde Türk’üz diye katılan, "Karanfiller değil" bir karanfil bırakan, Ortodoks
İyi de bu bir suç mu?
Sözde soykırımı reddetmek suç!
Katledilen insanlarımızın cenazesinde ortak yaklaşım beklemek, suç mu..?
...
1915 öncesi ve sonrası, birinci dünya savaşı şartları, techir’e tabi tutulan Ermeni Toplumu, techir şartlarının bilançosu ve takip eden dönem, tarihi, ancak netleşmemiş tarihi süreç.
Sonuçları itibariyle iki halk içinde acılarla dolu tarih sayfaları...
Techir’le Osmanlı İmparatorluğunun sınırları dışında kalan topraklarda, sonrasında Türkiye Cumhuriyeti dışında kalan topraklarda sürgün, göçmen bir hayat..!
Suriye, Lübnan, Amerika, Fransa ve sair parçalanmış bir yaşam. Evet bir ülkeleri var, Ermenistan, ama uzak, gönülden de uzak.
Başlangıcında yatan sebeplerle beraber, birleşen, diğer etkenlerle dile gelen “sözde soykırım” sloganının altında oluşan “Diaspora”, onun arkasında da “kan ticareti”.
Kan ticareti diyorum, bu olayın iddia sahibi olan Ermeni Diasporası aynı zamanda “Asala”nın da finans kaynağı olduğu bilinen bir gerçekti.
Birde, lideri yakalanmış, lider kadrosu dağılmış bir terör örgütü yaşayamaz denirdi ama hala yaşayan bir PKK varsa, bunun sebebi finans desteği ve kirli ilişkileridir, adres bellidir, tebligat yapılamamaktadır...
...
PKK’nın arkasında, hatta içinde olan Ermeni Diasporasının uzantıları, güney doğunun dağlarında, ölü bedenler olarak toplanmadı mı?
...
Techir’den bu tarafa, Asala Terör Örgütünün tüm pis eylemlerine rağmen, Türkiye’de hangi Ermeni asıllı vatandaşımızın burnu kanadı ki..?
...
Peki, niçin Hrant Dink..?
Türkiye'de yaşıyor, Türk vatandaşı, Gazeteci, muhalif görüşün savunucusu, yani ideal kurban.
Neden..?
Ermeni diasporasında sürecin devamı için, az önce belirttiğim sebeplerden, soğuyan ilginin canlılığını sağlamak zorunda hissetmesinden.
Nasıl..?
Bu konumdaki bir insan, Fransa da sürekli bu konuyu tartışan, tartışılır kılan bir kimlik, üstelik gazeteci..!
Ölmeye yüz tutmuş bir olaya, can katmak, ruh katmak için!
Can, ruh niçin..?
Bu konular, parklara dikilen soğuk mermerlerin önünde, yılda bir gün toplanarak, sıcak tutulabilir, sürdürülebilir olmadığı, için...
Fransa, Ermenistan değil de neden Türkiye, neden İstanbul..?
Ortodoks camiası için ideal alan. Vakıflar, vakıf malları, haklar(?), topraklar(?), lar, lar...
Yani adresinde, iddianın adresinde!
Yani rant, yani kan ticareti, adres neden sorgusu da netleşti sanki..?
Kim olduğu zaten tartıştığımız kimlik iken, niçin ruh, niçin can sorusunu sorgulamaya devam edelim; Hani soğuk bir mermer parçası demiştik ya, işte onu.
Fransa’da Hrant Dink adı verilen bir okulun açılışı yapıldı yakın zamanda.
Sadece Ermeni asıllı olanları da değil. Fransa da yaşayan her Ermeni asıllı kişi, hem Fransız vatandaşları hem de dostlarından oluşacak bir kitleye, ziyareti yapılması gereken yerler listesine aldıracağı yeni, canı olan, ruhu olan, hikayesi olan bir ziyaret merkezi kazanmıştır.
Bu ilgi, o okulda okuyan, Fransız vatandaşı olup Ermeni asıllı olmayan çocukta, hem seyirci hem katılımcı, her Ermeni asıllı Fransız vatandaşı olan çocuğu da konunun aktif oyuncusu haline getirerek, ilgiye cevaben, sempati oluşumunun, tepkisel yüzü halini alacaktır.
Mesela; Hrant Dink Fransız Lisesi Basketbol takımı, Dünya Liseler arası Basketbol Finallerinde, Uğur MUMCU Lisesi Basketbol takımıyla karşılaşmaya çıksa, o çocuklar maçtan önce, maçtan sonra sizce birbirine nasıl bakar, ne konuşur, nasıl davranır bir düşünün..?
(Rahmetli, 24 Ocak kararları ve sonrası dönemi son derece iyi irdelemiş, bir 24 ocak günü de katledilmiştir...)
Rahmetli
Eğer dememiş ise, kimin maçı kazandığı, kimin kaç sayı attığı, yapılanın bir spor faaliyeti olması, ismin arkasındaki lekeyi siler mi..?
Bunu organize edenlerin hiç umurunda olmayan şeyleri konuştuğumu gayet iyi biliyorum.
Ama onları ilgilendiren kısmına da biraz bakmakta fayda var.
Malumunuz, BOP meselesi..!
Her Zafer Hasar İster..!
Peki, duruma bir bakalım.
Elinizi vicdanınıza koyun, bunu yaptıran, yapan demiyorum
Cevap yok değil mi?
Peki bunu yaptıran, devletin bizzat yetkin etkin kadrosu/uzantısı, yetkilendirerek, isteyerek, bilerek yapmış, yaptırmış olabilir mi?
Diğer bir alternatif “Derin Devlet”!
Diyelim ki var...
Üç ihtimalli bir soru çıkıyor!
Olur diyorsanız, derin devlet kadrosunun Ermeni, Rum, Yahudi ve sair diğer Uluslar arası etkin yapının kadrosu olduğu ve ülke yönetimini elinde bulunduran devletliler de bunun farkında diyorsunuz.
Yok canım!
Buna olabilir dediğinizde, bunun Milliyetçi olması mevcut göstergeler dikkate alındığında mümkün mü?
Bence de olmaz!
O zaman Rahmetli Özdemir Sabancı ve mesai arkadaşlarının, cinayetlerini işleyenlerin de, sol, solcu, marksist, halkçı, vatansever olduğunu söylemek mümkün görünmüyor.
O zaman, öldürülen kim olursa olsun, taşıdığı sıfat, etnik kimlikle, ne olursa olsun bunu yapan, yapanların yaptıkları fiil sebebiyle, sadece katil olmaları, bu sıfatla anılmaları yetmiyor.
Bir de buna ön isimler takmak gerekiyor ki, toplumsal tepki büyüsün, her iki kişiden biri diğerine yabancılaşsın.
Bizim tanıdığımız bildiğimiz devlet haricinde; yani bilinenin dışında, uluslar arası kirli siyaseti yöneten, yönlendiren, vatandaşını kollayan derin
Hayır!
Yani derin devlet yoktur, Derin İlişkiler, vardır..!
Bu derin ilişkilerden, normal vatandaşların aklı-hafızasının alamayacağı kazançlar ve güç vardır. Bunların devam etmesi, kaotik yapının aralıksız olarak kendine yeni, hemen arkasından bir yeni olaya/olaylara ihtiyacı vardır.
BOP'un gerçekleşmesi, buna ve benzer diğer sembolleşmiş aksiyonlara muhtaçtır...
Gazi Mustafa Kemal, bizim ihtiyacımız olanı, damarlarımızda akan asil kan olarak zamanında söylemiştir, önemli olan, bunun farkına varıp, aksini iddia edenlere, başı dik durmak gereğidir.
Saygılarımla.