Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '10

 
Kategori
Tarih
 

Adım adım Kürdistan - 9 / son

Adım adım Kürdistan - 9 / son
 

Şimdilik, "İstemiyor" gibiysek de Amerika'nın, bana göre, "B Planı"nın gereği budur.


On yıl sonra...

Hani, yabancı filmlerde "later ten years", yerli filmlerde ve dizilerde "on yıl sonra" derler ya, işte öyle...Ben de öyle yaptım ve 10 yıl atlayarak devam ediyorum...Çünkü son 10 yıldaki olayları, bir yerlere not almamış olsak da hatırlayabiliyoruz...

2010 yılına girdik ama, ben size, konumuzun ilgi sahasına giren, 2009'la ilgili olayları özetleyeceğim ve bu olaylardan çıkardığım sonuçları belirtmeye çalışacağim...Bu konuda, farklı düşünenler de elbette olacaktır...

AMERİKA'NIN, "A PLANI" ve "B PLANI"....(ABD'nin böyle planları var mı, yok mu bilemem; bunlar benim yakıştırmam)

Önce şunu belrtmek isterim ki, ABD, Türkiye'nin de bir bölgesini içine alan "Kürdistan" projesi için, taşeron olarak ileri sürdüğü PKK ve bu projenin siyasal yanı olan ve peş peşe kapanan "bölge partleri" ile -siz isterseniz "Kürt partsi" ya da "etnik parti" deyin- gerçekleşemeyeceğini anlayınca tavır değiştirdi ve kurulmasını düşündüğü Kürdistan'ın hiç olmazsa şimdilik Güney bölgesinin kurulmasında karar kıldı.

Bu nedenle de "PKK"yı terörsit ilan etti ve tasviyesi için de Bağdat'ta Irak ve Türkiye ile bir araya gelerek bir "üçlü mekanizma toplantısı" yaptı.

ABD, askerlerini Irak'tan çekmeyi planladığından beri tek amacı, bölgenin, özellikle de en karışık bir yer olan Kuzey Irak'ın barış ve huzura kavuşması idi...ABD'nin bu amacı ile bölgede aynu huzuru ve barışı isteyen Türkiye'nin amaçları bu konuda örtüşüyordu...

Denebilir ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "Türkiye'de iyi şeyler olacak" diyerek, bir anlamda başlattığı "Kürt Açılımı" da, ne tesadüftür ki aynı zamana rastladı... Aynen 1993'de zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı özendirdiği gibi...

Sanırım, ABD'nin özendirmesi ile başlatılan bu açılım, ABD'nin "A Planı" idi...

Ancak, geçtiğimiz yıl yaşanan olaylara bakınca, bu açılım, başta, açılım sürecini iyi yönetemeyen AKP olmak üzere diğer muhalefet partileri - CHP, MHP ve DTP - tarafından sulandırıldı. Şu anda "demokratik açılım" adıyla sürdürülüyor gibi görünüyorsa da istenen olmuyor...

Meclis'in Yeni Yasama Yılı açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şöyle diyordu :

"Türkiye kendi sorunlarını kendisi çözmek zorundadır... Kendi sorunlarını kendisi çözemeyen devletler, başkalarının isteklerine açık olur.. Siyasi aklı güçlü bir devlet buna izin vermez; sorunlarını başkasına fırsat vermeden kendi çözer..."

Muhalefet - özellikle CHP ve MHP - tarafından eleştirilen bu sözler aslında - ya da bana göre - ABD'nin, "A Planı"nın başarısızlığa uğramasınadan sonra uygulamaya koyacağı "B Planı" ile ilgiliydi.

Bu plan da, yukarıda konu ettiğim "PKK'nın Tasviyesi Planı" idi...PKK tasviye edilecek, Türkiye ve Kuzey Irak rahatlayacak ve Amerikan askerleri de Irak'ı boşaltacak...

Bunları nereden anlıyoruz?

Açılıma destek veren ABD'nin Büyükelçisi James Jeffrey, bu konuda şöyle diyordu: "Biz Irak'tan çekilmeden önce, Türkiye umarım PKK terör örgütünü bitirecektir... Bu iş ne kadar çabuk biterse o kadar iyi olur. Askeri, siyasi ve diplomatik çaba gösteriyoruz..."

Büyükelçi, kendisine sorualan "PKK'ya ABD operasyonu olur mu?" sorusuna da şu yanıtı veriyordu : "Tek başına PKK'ya saldırmak büyük bir adım. Şimdiye kadar yapmadık. Ancak bu, PKK, ABD'nin düşmanı değildir diye anlaşılmamalıdır"...

Adam, daha ne desin ki?... Adam, özetle, açık ve kesin olarak "siz bu işi beceremezsenin ben yaparım" diyor.

Bundan anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bir bildiği varmış... Ya da birileri, bu konuda kulağına bir şeyler fısıldamış...

Yukarıda da değindiğim gibi, ABD'nin "A Planı"; sorunun barışçıl yollardan Türkiye'nin kendisi tarafından çözülmesidir. Belki de DTP'nin kapatılması, bu sorunun bu şekilde çözülmesine yardımcı olabilir.

Peş peşe kapatılan ve yerine bir yenisi açılan "Kürt" ya da "Kürtçü" - isterseniz "etnik" deyin - siyasi partiler, soruna çare bulamadılar. Bunun tek nedeni de, bu partilerin tamamının, Abdullah Öcalanın güdümünde hareket etmeleri ve PKK'nın sözcülüğünü yapmalarıdır. Bana göre, bu sözcülüğünn nedenlerinden biri de, bu partilerin mensuplarının PKK''dan korkmalarıdır.

Eğer, siyasal yaşamına yeni başlayan Barış ve Demokrasi partisi(BDP), Abdullah Öcalan'ın güdümünden çıkar, PKK'ya sırt çevirir ve yalnızca Kürt halkının demokratik, soyal ve kültürel haklarının savunucusu olursa sorunun çözümü için ABD'nin "B Planı"na gerek kalmaz... Çünkü böyle bir durumda, PKK halkın desteğini katbeder; personel ve lojistik destekten yoksun kaldığı için de kendiliğinden çözülür.

Sonuçta, başta Kuzey Irak olmak üzere, bölgede huzur sağlanır; Türkiye rahatlar... Birbiri ardından gelen şehit cenazeleri ile içimiz acımaz, yüreğimiz burkulmaz...

Çoğunuzun, "bu iş olmaz" dediğini duyar gibiyim... Haklısının gerçekleşmesi çok zor olan bir durum...

O zaman ABD'nin "B Planı" uygulamaya girer... Bu planın esası da, yukarıda değindiğim Bağdat' ta ABD, Türkiye ve Irak'ın yaptığı "üçlü mekanizma toplantısı"nın içeriği ile ilgilidir.... Yani bir şekilde "PKK'nın tasviyesi"dir.

Bu sorunu kendimiz çözemediğimize göre, bunun da elbette bir ceremesi olacaktır... O cereme de, Kuzey Irak'taki "Bölgesel Kürt Yönetimi"nin, siyasal ve hukuksal olarak "Federe Kürt Devleti" adı ile, şimdilik Irak ile federasyon bağlantısı yapmasına ses çıkarmamaktır...Bu da mümkündür; çünkü Türkiye'nin savaş nedeni olarak saydığı ve üzerine kırmızı çizgi çektiği oluşum, Kuzey Irak'ta kurulacak "Bağımsız Kürt Devleti" içindi. Federasyon şeklinde de olsa Irak'ın toprak bütünlüğü bozulmayacağına göre Türkiye bu oluşumu hoşgörü ile karşılayabilir.

Bence, Türkiye için en önemli sorun ve tek üzücü nokta, bu işi kendimiz değil de başkasının yardımı ile çözmemiz olacaktır... İşte o zaman, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "her ülke kendi sorununu kendisi çözmelidir" şeklinde özetlenecek sözleri kulaklarımızı çınlatabilir...

En az iki, en fazla üç yıl sonra bu iş bitmelidir... Bitmezse ne olur? Bitmezse, "eski tas eski hamam" yıkanmaya devam ederiz.... Ama bu arada da sırtımızı keseleyen eski tellekları değiştirir; belki de başka ülkelerden "ithal tellak" getiririz.

Sözün gelişi "BİTTİ" diyelim...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..