Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '13

 
Kategori
Futbol
 

Adım adım UEFA şampiyonluğuna

Adım adım UEFA şampiyonluğuna
 

Lazio Fenerbahçe maçı bittiğinde bir şey dikkatimi çekti. Maçın tamamında oyuna hakim olan, onlarca şut atan ve müthiş bir hırsla 90 dakika gol arayan Lazio' lu futbolcuların yüzlerinde büyük bir şaşkınlık vardı. Biz nasıl elendik der gibi bakıyorlardı. Belli ki nasıl elendiklerini anlamamışlardı. Oysa ki, anlaşılmayacak bir şey yoktu.

 

Fenerbahçe bu sezon, özellikle Avrupa maçlarında önce gol yeme ve yenilme, sonra az sayıda pozisyonu değerlendir ve kazan felsefesi ile oynuyor. Kendi yarı alanının da kaleye yakın yarısını, yani yaklaşık 25-30 metrelik mesafeyi iyi savunuyor. Sağ ve sol açıklar geriye yardıma geliyor. Bekler fazla ileri çıkmıyor. Çift ön libero, orta alanı dikkatli savunuyor. Tek forvet ve forvet arkası oynayan futbolcular da stoperlere baskı yapıyor ve topun rakip tarafından sıkışık bölgeye atılmasını sağlıyor. Rakiplerin atakları ya kanatlarda, ya da 30. metrenin hemen önünde kesiliyor. Bu saydığım pozisyonlarda kim oynarsa oynasın, sistem değişmiyor. Tıpkı ilk maçta da olduğu gibi bugün de Lazio karşısında aynı sistem vardı. Cristian hariç tüm futbolcular üstlerine düşen görevi yerine getirdiler. Disiplinli ve dikkatli savunma, sisteme bağlılık ve iyi yardımlaşma yarı finale kadar getirdi. 

 

Fenerbahçe takımının artık bir karakteri var. Beğenelim, beğenmeyelim bu futbol karakteristiği sonuç alıyor. Tarihinde ilk defa Avrupa' da yarı final oynamaya hak kazanan Fenerbahçe, bu sistemle rakipleri bir bir eliyor. İşin ilginç tarafı, rakiplerine karşı fizik olarak direnç gösteren, fazla pozisyon vermeyen ve hücumda etkisiz olsa da savunmada çok başarılı bir Fenerbahçe var. Bu oyun karakteristiği ve sistemi disiplinle uygulama becerisi rakip kim olursa olsun değişmiyor. Artık Fenerbahçe, yenmesi çok kolay bir takım değil. 

 

Bu akşam Aykut Kocaman' ın en büyük hatası klasik olarak Cristian ile başlamasıydı. Oysa ki Salih gibi formda ve moralli bir futbolcu ile başlamış olsa, maç daha erken kopabilirdi. Cristian sahada hiç bir varlık göstermeden 72 dakika oyunda kaldı. Bu hatanın, hocanın heyecanına bağlı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Kocaman' da insan ve bizler gibi yarı final heyecanına yenik düşmüş olabilir.

 

Maçın adamı Volkan oldu. Müthiş kurtarışları ile maça etki etti. Ayrıca, Egemen - Yobo ikilisi Fenerbahçe' deki en iyi maçlarını oynadılar. Rakibin tüm tehlikeli ataklarını, yerden ve havadan kestiler. Kademeleri iyiydi. Arkaya adam kaçırmadılar. Yan toplarda müthiş başarılıydılar. 

 

Lazio, Chelsea ile birlikte bu kupanın favorisi idi. Fenerbahçe iki favoriden birisini eledi. Bu aşamadan sonra, hiç bir rakip Fenerbahçe' yi hafife alamaz. Fenerbahçe' nin UEFA kupasını alma olasılığı diğer 3 takım ile eşittir.  

 

Sezon başında, Spartak Moskova maçlarından sonra, Fenerbahçe' nin UEFA Avrupa Ligi' nde gruptan çıkıp, en fazla 1 tur geçebileceğini ifade etmiştim. Şampiyonluk şansı olmadığını belirtmiştim. Aykut Kocaman kafasındaki planları, oyun karakteri ve şablonu başarıyla sahaya yansıtıp, kadrosundan verim almayı başardı. Bir sistem oturttu. Açıkçası, hocanın futbol anlayışını hala beğenmiyorum. Bu oyun anlayışının Fenerbahçe camiasının mizacına ve genetiğine uygun olmadığını düşünüyorum. Ancak kabul etmek gerek ki hoca ben ve benim gibi başarı konusunda kafasında şüphe olan spor yazarlarını ters köşeye yatırdı. Takımın buraya gelmesinde, bu büyük başarıda emeği büyük. Kendisini bir kez daha kutluyorum.

 

http://twitter.com/bertankaya

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..