Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '11

 
Kategori
Eğitim
 

Adını okudum sınıfta

Öğretmen olmayı seçtim, daha başka işler varken yapabileceğim. Öğretmen olmayı o kadar çok istedim ki, duygularımda o kadar samimiydim…

Öğretmen olmayı seçtim:

İstedim ki, sana, yaşamda güzel olan her ne varsa öğreteyim. İstedim ki, hayallerindeki güzel dünyanı kurarken bir ucundan da ben tutayım. Farkında olmadan attığın bir adımın seni yaşamın boyunca esir almasına ta başından engel olmalıydım.

Öğretmen anadır ya hani, öğretmen babadır. Kim bilir, anacığın ateşlendiğin kaç gecenin sabahında tanıklık etmiştir güneşin doğuşuna. Seni anacığının şefkatiyle kucaklamalıydım.

İstedim ki, yüreğinde dağlarca çiçek çiçek sevgiler büyüsün. İstedim ki, o küçük yüreciğine hazan hiç uğramasın, yüzün hep gülsün.

İstedim ki, öğretebileyim sana: Adaletli olmayı, özgürlüğün ve demokrasinin vazgeçilmezliğini. Haklı olduğuna inandığında, hak aramanın en güzel sınavlarını vermeyi ve dikilebilmeyi en büyük bildiğin gücün karşısına en cesur yüreğinle.

Seni öylesine çok, öylesine sarsılmaz duygularla sevdim ki, hiçbir zaman incinmeni istemedim. Sen kim olursan ol, hangi şehirli olsan da fark etmezdi benim için; boyun uzun ya da kısa, teninin rengi esmer ya da sarışın, gözlerin siyah, kahve, mavi ya da yeşil fark etmezdi. Sen ülkemi gönendirecek bir ışıktın benim için. Gelecektin, yarınlarımızdın. Sana uzanan her kirli elin önüne önce ben dikilecektim. Çünkü sen yarındın, çünkü sen gelecektin.

İstedim ki, ülkeme tarla tarla renk renk çiçekler yetiştireyim. Ülkemin gelecek güzel günlerini senin ellerinle şekillendireyim. İstedim ki, ülkeme gerilmiş Yaylarından fırlayan yılmaz bekçiler armağan edeyim. Ve inan, duygularımda o kadar çok samimiydim. Ve öylesine sarsılmaz bir inancım vardı ki, ülkemin gelecek güzel günlerine dair.

Bağışlayın beni Mehmedim, Özgürüm, Muradım, Ayşem, Zeynebim… Ve adınızı sayamadığım sevgili öğrencilerim… Bağışlayın beni.

Başaramadım, gerçekleştiremedim ideallerimi. Armağan edemedim ülkemin aydınlık geleceğine fişek gibi o güzelim gençleri. Ama inanın bana, çok ama çok gerçekçiydi duygularım öğretmenliğe dair ve siz öğrencilerime dair.

Sana öğretecek ne kadar çok şeyim olsa da başaramadık sana mutlu bir dünya kurmayı. Belki hayal kurmayı bilemedik. Belki de ben karattım daha baştan güzel günlere dair rüyalarını.

Sadece derslerde öğretmen olabildim; okuldan çıkınca ayağını bir taş çeldiğinde elinden tutmam gerektiğini hiç düşünmedim. Sana okulda ana baba olamadım. Belki de sadece benim değiştirebileceklerim vardı yaşamında. Ve sadece benim görebileceğim, sulayıp yeşertebileceğim renk renk açacak çiçekler… Ne yazık ki, açmadan soldurduk o menekşeleri, hazan yapraklarıyla savruldular.

Sana söz hakkı vermedim. Sınıfın düzeni adına kendini ifade hakkından, özgürlüğünden ve demokrasiden bile vazgeçtim. Açıkça haklı olduğun zamanlarda bile kendime ya da diğer öğretmen arkadaşlarıma hak verdim. Kısacası Mehmedim, sınıfa demokrasiyi getiremediğim gibi adaletli olmayı da beceremedim.

Hastalanıp derse gelmediğinde sadece numaranı yazdım yoklama fişine. Seni hasta yatağında ziyaret etmeyi, sana moral vermeyi ve sana geçmiş olsun demeyi hiç düşünmedim.

Öğretmenlik fedakârlık ister bilirim, “fedakârlık adına ne yaptın” dediler, bir kelime edemedim.

Adını okudum sınıfta:

“Yok.“ Dedi arkadaşların.

“Ne oldu, niye gelmedi”. Demedim, düşünmedim. Sadece numaranı yazdım yoklama fişine…

 
Toplam blog
: 3
: 423
Kayıt tarihi
: 07.07.08
 
 

Mesleğim: Öğretmen. Eğitimin gücüne tüm kalbimle inanırım. Üzülüyorum; ülkemizde olmadığından pek..