Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Adıyaman tanıtım günleri -2-

Adıyaman tanıtım günleri -2-
 

Yaylacılık kültürünün en iyi ögelerinden bir olan, Adıyaman’da da birçok yerde kullanılan kıl çadırı beklemek, biraz homurdanmalara sebep olduysa da ilk defa yapılacak olan tanıtım günleri hatırına daha sabırlı ve tahammülü davranılarak, nihayet yola çıktık. Hepimiz heyecanlıydık. Hepimiz yerimizde duramıyorduk. İlk defa böylesine bir etkinliğe katılacak olmanın heyecanı, mutluluğu, “acaba”larla kafamızı kurcalayan küçücük da olsa başarılı olup olamamanın korkusu ve endişesi vardı. Bir kere yola koyulmuştuk. Geri dönüş olmazdı, olamazdı. Endişelerimiz olsa da bu işinden üstesinden geleceğini biliyorduk. Mert, cesur, hoşgörülü, misafirperver olan Adıyaman insanı tatlı sözü ve güler yüzlülüğüyle bu işin üstesinden gelebileceğine olan inancımız tamdı. Zira barışın ve huzurun merkezi olan Adıyaman için, bu tanıtım günleri; yeni bir milat, yeni bir hareket, dillere pelesenk olan makûs talihini bertaraf edecek yeni bir tarih olması, herkesin en büyük arzusu ve temennisiydi. Adıyaman’ın mütevazı insanı buna lâyıktı, bunu hak ediyordu.

Yolculuk boyunca basın mensuplarının karşılıklı birbirine takılmalarıyla o heyecan fırtınası yerini daha sakin, daha olgun ve daha derinlemesine düşünen bir ortama bırakacaktı; ama başta Metin Harıkçı, Kemal Öner, Zeynal Karasu, Ahmet Arslantaş gibi birkaç arkadaşımız daha esprili sözleriyle, bir türlü buna izin vermiyorlardı. Cep telefonuyla sürekli aradıkları Ruhi Akan’la olan esprilerine katıla katıla gülüyorlardı/gülüyorduk.

İlk mola yerine vardığımızda, bizimle beraber tesislere giren Abuzer Demir ve Süryani Kadim Kilisesi Metropoliti Griğoriyos Melki Ürek’in de Adıyaman tanıtım günlerine gittikleri öğrendiğimiz da açılışın hayli renkli geçeceğini, beklenenden daha fazla ilgi çekeceğini düşünmeye başladık. Adıyaman’ın keşfedilmemiş bakir güzelliklerinin ve zenginliklerinin, Adıyaman dışında yaşayanların haberdar olmalarını sağlayacak böylesi bir organizasyonun yapılmasına geç kalındığı düşüncesindeydik. Çünkü Adıyaman’ın bilinmesi, tanınması, tarihi, inanç ve turistik değerlerinin insanlara anlatılması ve gözle görülebilen bir albeni oluşturmak için, çok önceleri böylesi organizasyonların yapılması gerekirdi. “Zararın neresinden dönülürse kardır” kabilinden, henüz kaybedilen bir şey yoktur, bundan sonra Adıyaman’ı daha güzel günlerin beklediği aşikârdır. Yeter ki bizler üzerimize düşeni bihakkın yerine getirelim, kendimizi ifade edebilelim.

Perşembe günü saat 12’ de yapılacak olan açılışa katılamamak gibi bir ihtimal vardı. Otobüsümüz, olması gerekenin dışında bir hızla ilerliyordu. Başın mensuplarının açılış esnasında bulunamamalarını düşünemiyorum. Basın mensuplarının bulunmadığı bir açılış ne kadar amacına ulaşabilirdi ki? Neyse ki korkularımız yersiz oldu. Yani korktuğumuz başımıza gelmedi. Saat 10.30 gibi Ankara AKM’ye giriş yapabildik.

Yolda arkadaşlarımızın gırgır ve şamatalarından dolayı saat 05’e kadar uyuyamamıştık, sonrasında konuşanlar yorulmuş olmalılar ki hemen derin bir uykuya daldılar, olan yine benim gibi uyuyamayanlara oldu. Onlar Ankara’ya varıncaya kadar uykularını alırlarken, ben ve birkaç arkadaşın gözleri şişmiş vaziyette uykusuzluğun pençesinde kıvranıp duruyorduk, Uykusuz kalmıştık anlayacağınız. Uykusuz da kalsak, hakikaten yolculuğumuz zevkli, neşeli, şen şakrak ve güzel geçmişti.

AKM  (Atatürk Kültür Merkezi) girişinde olağanüstü bir manzarayla karşılaştık. Meğerse Ankara fuar etkinlikleri ve Adıyaman tanıtım günleri aynı ortamda, aynı meydanda yapılıyordu. Bu bizim için bulunmaz bir fırsattı. Fuara uğrayanlar, illa ki meraktan da olsa Adıyaman tanıtım günlerini ziyaret edecekler diye düşünüyorduk. İlerleyen saat ve günlerinde de bu haklılığımız ortaya çıkaracaktı, çıkıyordu.

Fuar alanında ilerleyip, tabiri caizse köşeyi döndüğümüzde; heyecandan kalbimiz duracak gibi oluyordu. Gözlerimize inanamıyorduk. İçimiz kıpır kıpır olmaya başlamıştı. Adıyaman Valiliği ve Adıyaman Belediyesinin astıkları, diktikleri afişler, flamalar ve bayrakları görünce; kendimizi Adıyaman’a girmiş gibi hissettik.19 Mayıs’lar da, 23 Nisan’lar da, bayramlar da, hatta seçim süreçlerinde sokak ve caddelerin süslemelerini andıran harika, muhteşem, insanın gözlerini yaşartan, insanı yürekten heyecanlandıran bir tablo vardı karşımızda. Kendimizi Üniversite kavşağından Adıyaman giriyor gibi hissediyorduk. “Aman Allah’ım, giriş böyleyse, içerisi nasıl olur du kim bilir!” diye kendi aramızda konuşuyorduk.

Bizleri karşılayan sorumluyla beraber, Adıyaman’ımızın yerel yemek ve içeceklerinin sergilendiği, satıldığı, ikramlar olarak dağıtıldığı devasa çadırlar içinde kurulan stantlardan geçerek, bayrak ve flamaların altında Adıyaman Hısn-ı Mansur Kale’mizin merdivenlerini andıran merdivenlerinden ilerleyerek AKM’nin içerisine girdik. İlk defa böylesine büyük bir alanda, büyük emekler harcanmış, böylesine bir organizasyonda yer alıyorduk.

Herkes üstlendiği görevi ve sorumluluğu yerine getirmek üzere görev yerlerine doğru hareket etmeye başladı.

…Devam edecek.

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com  

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..