Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Adnan Polat'ın Galatasaray taraftarına aradığı cezanın "usulü"

Adnan Polat'ın Galatasaray taraftarına aradığı cezanın "usulü"
 

Türk Telekom Arena açılışında yaşanan protesto olayını “esastan” tartışmıştık. Başkan Polat sorumlulardan hesap soracağını, bir daha stadyuma alınmayacağını belirten bir açıklama yaptı.

Şimdi bir de “usulden” bakarak bir zihin jimnastiği yapmaya çalışalım.

Anayasamızın 25. Maddesi şöyle yazılmış;

Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Protesto düşünce ve kanaat belirtme yöntemlerinden bir tanesidir. Bir kişinin maddi varlığına tecavüz edilmediği, fiziksel saldırıda, eylemde bulunulmadığı sürece ona karşı kanaatin bildirilmesi anayasamıza göre suç teşkil etmiyor. Üstelik ortada sadece bir yuhalama ya da ıslıklama gibi bir fiil varsa; ki bu toplumsal muhalefetin en yaygın araçlarından biridir.

Siyasi liderler, spor kulübü başkanları, futbolcular ve özellikle de hakemler ülkemizde en fazla bu şekilde protesto edilen kişilerin başında gelir. Geçen sene Beşiktaş Kulübü başkanı Sn. Demirören’in İnönü Stadyumu’nda maç izleyemez hale geldiğini hemen hatırlayalım. Fenerbahçe Kulübü başkanı Aziz Yıldırım’ın yıllarca annesine küfürler edildi. Muhtemeldir ki sırada Adnan Polat vardır. Hiçbir hakemimiz yoktur ki cinsel tercihlerinin sürekli dile getirilmesin. Yıllardır Fenerbahçe taraftarı için Galatasaray ve Beşiktaşlı, Galatasaray taraftarı için Fenerbahçe ve Beşiktaşlı, Beşiktaşlı taraftarlar için de Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcuların babaları hep sorgulanır, durulur.

Toplum önünde yaşayan insanların toplum psikolojisi konusunda bilgili olması kaçınılmazdır; aynı zamanda şarttır da. Ayrıca özellikle siyasilerin toplumu yönetmek için bu aracı ne kadar güzel harekete geçirdiklerini çok yakından biliyoruz.

Bir protesto ile karşılaştığında liderlerin, yöneticilerin tepki göstermesi de doğaldır. Örneğin başbakan Arena stadyumunu elbette terk edebilir. Buna cevap da verebilir. Bunun organize bir eylem olduğunu da iddiasında da bulunabilir.

Bütün bu olanlar bir arada yaşamanın sonuçlarıdır. Her fırsatta savunulan demokrasi kavramının içeriği insanların bir arada yaşama sürecinde ilişkilerde oluşan krizlerde ne tutum aldığı ile doldurulur. Demokrasi partilerin aldığı oy oranına göre mecliste hükümet kurup, yasa çıkarma şekli ile açıklanamaz. Bunun bir adı vardır zaten; cumhuriyettir.

Açıkçası başbakan bu krizde eline geçen fırsatı değerlendirememiştir. Futbolun içinden geldiği her fırsatta hatırlatılan başbakanın Galatasaray taraftarını rakip siyasi parti olarak görmesi ve aynı argümanları kullanarak cevap vermesi terazinin kefelerinde büyük bir dengesizlik yaratmıştır.

Başbakanın şiddeti Adnan Polat’ı da paniklendirdiği için sorumluların en kısa zamanda bulunup cezalandırılacağı yönünde açıklaması gelmiştir.

Şimdi 200 kameranın çektiği görüntülerin içinden protesto edenler aranmaktadır.

Kuşkusuz Galatasaray taraftarı da boş durmamakta, “kendimi ihbar ediyorum; hepimiz o protestonun bir parçasıyız” hareketinin fitili ateşlemiştir.

Şimdi ortada davetiye ile stadyuma alınmış birçok kongre üyesinin, iş adamının bulunduğu sayısı belki binlerle ifade edilecek bir topluluk söz konusudur. Bu insanları hangi yasa maddesine dayanarak, nerede yargıladıktan sonra stadyumun dışına tutulacağı tam bir hukuk sorusudur; sorunudur.

Ayrıca bu protesto üç beş kişiye mal edildikten sonra sadece onların cezalandırılması yoluna gidilmesi de kamuoyuna inandırıcı gelmez, vicdanı da zedeler.

Göz ardı edilmemesi gereken en önemli detaylardan biri de liderlerin, başkanların kitlelerle çatışmaya girmesinin bir sonraki adımda doğuracağı muhalefet dalgasıdır. Yine 1968 olaylarından biliyoruz ki böylesi kitlesel eylemlerle çatışarak değil, 4 uzlaşarak, onların sahip olduğu enerjiyi kullanılabilir hale getirerek doğru çözümler yaratılabilir.

Olan olmuştur, bunun coşkusunun da üzüntüsünün de protestosunun da çok abartıldığı çok da yerleşik, sağlam ve birbiriyle çelişmeyen ilkelerinin olmadığı bir taraftar tepkisi olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..