Advokaat şaşırtmıyor

Maçın 76. dakikasındaki Alper-DeSouza değişikliği beni hiç şaşırtmadı. Çünkü ben şaşırma hakkımı kadroda düşünülmeyen Atıf Şeşu’nun kendini önce Antalya kampında, sonra da ikinci yarının ilk maçında ilk on birde bulduğunda ve Emenike’yi Avrupa kupası maçında sahada gördüğümde kullanmıştım. 

Daha sonra yaşanan Van der Wiel'in dönüşü veya ikinci Krasnadar maçındaki anlamsız oyuncu değişiklikleri şaşkınlık duygumu gitgide azalttı ve nihayetinde tamamen tüketti. Artık ne bu yanlış değişikliğe şaşırıyorum, ne de bu değişikliğin “De Souza iyi kafa vuruyor” diye açıklanmaya çalışılmasına.

Advokaat sanki "siz misiniz devre arasında benim istediğim oyuncuları almayan, buyurun bakalım" diyor ve adeta kendi takımını sabote ediyor.  

Advokaat'ın Krasnadar maçından sonraki basın toplantısındaki sözleri çoğu kimse "dobralık" olarak algıladı, “işte bu Hollandalı açık sözlülüğü” dendi ve alkışlandı. Fakat aslında o ifadeler daha ziyade boşvermişlikti. İnsanların sizden çözüm dinlemek istediği yerde siz şikâyet ederseniz orada hiçbir şey düzelmediği gibi işler daha da kötüye gider. Kaldı ki sorulan sorunun tamamını dinleyemeyecek kadar sinirli bir basın toplantısını belki senede bir kez yapabilirsiniz fakat bunu haftada ikiye çıkarırsanız bu herkese fazla gelir; size dobra diyenlere bile.

İkinci yarının başından itibaren Fenerbahçe'nin zamanı, parası ve emeği boşa gidiyor. Advokaat’ın Fenerbahçe'ye bu saatten sonra verecek bir şeyinin kalmadığı çok açık. Advokaat önceleri "yönetim isterse bırakırım, tazminat da istemem" demişti. Fenerbahçe yönetimi önce Hollandalıdan bu sözünü tutmasını istemeli sonra da aynı şeyi kendisi yapmalı. Çünkü Fenerbahçe'nin topyekûn bir yenilenmeye ihtiyacı var. 

Derbi

Bir yandan Pazartesi, diğer yandan Fenerbahçe’nin olaylı günleri bakışları derbiden biraz uzaklaştırsa da bugünkü derbi son yıllardaki en kritik maçlardan biri. İki takımın da kadrosu ligin üzerinde olduğundan derbi kritik olduğu kadar güzel geçmeye de aday. 

Derbide futbolun iyi oyun, güçlü kadro, uyum gibi somut gerçekleri Beşiktaş’tan, yeni teknik direktör, geride olmak, saha ve seyirci avantajı gibi soyutları ise Galatasaray’dan yana. Bu ortamda en önemli iş oyundan zihin olarak kopmamak.

Galatasaray için tehlike Beşiktaş’ın iyi oyununa teslim olmak, yenik durumu düşmek ve kuvvetle muhtemel baskılı başlanacak maçın ilerleyen dakikalarında inancı kaybederek sonlara doğru oyundan kopmak.

Beşiktaş için tehlike ise Galatasaray’ın hızlı başlangıcını durduramamak, dakikalar geçse de oyunu rakip yarı sahaya yıkamamak, geriye düşmek ve son anlarda alınan risklerin skora olumsuz yansıması.

Bu nedenle derbide ilk golü atmak büyük avantaj olacak ve 90 dakika boyunca topa daha çok sahip olan taraf sahadan mutlu ayrılacak gibi görünüyor.

can.nizamoglu@gmial.com