- Kategori
- Şiir
Affet
Hatırladığım kadarıyla bir ay önce almıştım son gazeteyi
Gazete dediysem birkaç sayfa değil haa, bir sürü
Bilmeceler, bulmacalar falan filan yani kucak dolusu
O gün bu gündür hala bitmedi engellisi çengellisi
Çöz babam çöz
Bir gereklilik neticesinde bu Cumartesi aldım sonuncusunu da
Bilemiyorum, belki bir daha hiç almam ya da ne bileyim işte
Alacak kadar ömrüm olmaz belki de
Bir nefes sonrasının garantisi yok ki hayatta
Elimde Cumhuriyet oturdum bir banka
Karşımda sen, aramızda tahta masa
Odaklandım gazeteye iştahla ve inatla
Çeviriyordum sayfaları birer birer
Gözlerimiz bizden menkul, dalarken uzaklara
Bir umutsuzluğu müjdeler gibiydiler
Ne onbeş yaşın heyecanı, ne ellisinin ağırlığı
Ama ağır gelen, hazana durmuş bir ömürde
İğneyle kuyu kazmaktı sanki bizimkisi
Bir çift masum göz, arada bir açılar örtüştükçe
Utanıyordum kendi bakışımdaki boşluğu düşündükçe
Hani zorla olacak bir şey olsa
Ömrümü bu bir çift masumiyete adamaya hazırdım oysa
Yoktu duygudan yana hiçbir kıpırtı, yani ha tahta masa ha ben
İnsan yüreğinin katılaşması böyle bir şeymiş meğer
İnanmak istemesen de sen
Ne kadar istesem de
Senin bana hissettiklerini
Ben senin için hissedemiyordum
Hani sevmesine seviyordum ama
Bu nasıl bir sevgiydi böyle anlayamıyordum
Kısacası gün ışığı, olay bundan ibaret
Ayrılırken masadan başım önüme eğik
Elimde Cumhuriyet
Affet beni güneş yüzlü, ne olur beni affet...
04.12.2012
Hatice Ak