Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Uzman Klinik Psikolog Şeyma Önder

http://blog.milliyet.com.tr/psikologseymaonder

13 Şubat '18

 
Kategori
Psikoloji
 

Affetme Reçetesi

Affetme Reçetesi
 

1-  Artık acı çekmemeye karar vermek

·         Kişi yaşanılan kötü durum sebebiyle hissettiği acıya karşı şunu diyebilmelidir; “Artık acı çekmeyeceğim.”. Bu bir karardır. Bu bir seçimdir. Öncelikle bu konuda kararlı olmak önemlidir.

·         Bunu yapmak için acı çekmenize sebep olan kişiyle aranıza mesafe koymak gerekir. Öyle durumlar söz konusu ki bazı koşullarda bu birinci maddeyi uygulamak yasalara başvurmaktır. Mesela; kişi kendisini taciz edeni affederken onu aynı zamanda adalete teslim edebilir. Affetmek adalete teslim etmeye zıt bir kavram değildir.

·         Burda asıl vurgulamak istediğim şu ki, mağdur sadece isterse affeder. Affetmeye karar vermek ilk adımdır. Affetmeye niyet ederek yolun yarısını da geçmiş oluruz.

2-      Bir hatanın olduğunu kabul etmek

·         Yapılan hatanın affedilmesi gerekir ama unutlmaması gerekir diyorum aslında unutmak zaten mümkün değil. Bir savunma mekanizması olarak bunu derinlerimize gömeriz ve unuttuğumuzu zannederiz. Oysa ki oralarda bir yerde bizi fark etmeden etkilemeye devam eder. Derinlere gömmek için de enerji harcarız.

·         Düşünsenize durmadan içi hava dolu bir topu denizde batırmaya çalışıyoruz. Sürekli derinlerde kalması için sürekli bir kuvvet uygulamamız gerekecek. Bu yüzden de diğer eylemlerimize ve hayatımıza enerjimiz kalmayacak. Yine günlerdir dediğim bu enerjik hissetmek ve affetmek arasındaki ilişkinin altını tekrar çizmiş oldum.

·         Eğer derinlere bastırırsak bu bir şekilde psikosomatik hastalık olarak da ortaya çıkabilir. Baş ağrılarından mide ve bağırsak rahatsızlıklarına kadar pek çok durum ihtimal dahilinde. Bunları önceki paylaşımlarımda ayrıntılı anlatmıştım. Bakmadıysanız göz atabilirsiniz. Çünkü en önemli şey affetmenin ne olduğunu anlamak ve neden gerekli olduğunu anlamak. Affetmeyi unutmak zannedenler kendilerine farkında olmadan en büyük kötülüğü yapanlardır.

·         Hissettiğiniz kin, öfke, acı veya nefret neyse; size bu duyguyu yaşatan suçludur. Bunu idrak etmek psikolojik sağlınız için elzemdir. Bu şekilde düşündüğünüzde kendinizle olan iletişiminiz ve bağınız güçlenir. Çünkü kendinize artık dürüst olmuşsunuzdur. Başa çıkamadığınız düşündüğünüz ve unutmaya çalıştığınız ya da bastırmaya çalıştığınız her şey artık karşınızdadır. Bununla yüzleşmişsinizdir. Kendinize daha dürüst olmuşsunuzdur. Yüzleşerek de cesaretinizi kuvvetendirmişsinizdir. Yeniden aynı olumsuz duyguların yaşanması artık mümkün değildir.

3-      Kızgınlığını ifade etmek

·         Affetme durumu için ortada kızgınlık olmalı ve bu “kızgınlık” suçluya karşı olmalı. Aksi mümkün mü? Tabii ki de mümkün. Kişiler zaman zaman görülen bir şey şu ki; kızgınlığı kendisine yönlendiriyor. Peki bu nasıl oluyor? İşte şöyle; mağdur kendisine yapılanı inkar ediyor(bir üst maddedeki adım yapılmadığında görülür bu). Bu sebeple de yapılmış hatayı kendi üstüne almış oluyor.

·         Bu durumu daha da açıklamak istiyorum. Kişi bir şekilde öfkenin “kötü, kırıcı, incitici” olduğunu ve “öfkelenirsen insanlar seni sevmezler.” Şeklinde söylemleri öğrenmiş olabilir. Bu sebeple öfkesini bastırır ve yutar. Aslında sağlıklı olan, öfkeyi sağlıklı bir biçimde iletmek ve yöneltmektir. Kişi bunun aksine öfkesini yutarsa çevresi yerine kendini koyar. Hem alıcı hem de verici konumda kendisi vardır. Kendi kendisine öfkelenmiş, kendi kendisine yöneltilmiş bir öfke söz konusudur. Pek çok psikolojik temelli fiziksel rahatsızlıklar da bu tarz kendine yönlendirmenin ürünüdür.

·         Kızgınlığımızı kızdığımız kişiye bir şekilde iletemiyor olabiliriz. Böyle durumlarda bir deftere hissettiklerini yazma, güvenilen bir insana açılma ya da bir psikoterapiste/klinik psikologa açılma çözümler arasındadır.

4-      Suçlu hissetmeyi bırakma

·         Yukarıda da belirttiğim sebeplerden, affedecek olan kişi tam tersi kendisini suçlu hisseder. Tam olarak neden yaralandığımızı anlamaya çalışmak, sebep ve duygu ilişkilendirmesi önemlidir.

·         Öfkelenmenin sebeplerini kısaca yazarsak;

-          Utanç

-          Hayalkırıklığı

-          Kendimizi engellenmiş hissetmek

-          Haksızlığa uğramak

-          Kıskançlık hissetmek

-          Yalnızlık, itilmişlik ve kaygı hissetmek

-          Sıkıldığımızda, anlaşılamadığımızı hissettiğimizde

-          Tehdit algıladığımızda

-          Benliğimize direkt saldırıldığında

·         Kişi, “Gerçekte yaralanmış hissettiğim nedir?” gibi sorularla baş etmeye çalışır. Bu soru-cevap olayın başımıza gelmesinde sorumluluğumuz olmadığını kabul etmeye yardımcı olur. “Başka şekilde davranmadığım için affedilmezim.     “ düşüncesinden kurtulmak şart. Tecavüz gibi dramatik durumlarda kendini affetmek hayata devam etmek için vazgeçilmez bir koşul.

5-      Size zarar vereni anlayın

·         Öfke, nefret ve kin saldırganlığın devam etmesine sebep olabilir. Bu da kişide yıkıcı etkilere sebep olabilir. Bunu atlatmak için kendinizi size hata yapan ya da zarar veren kişinin yerine koyun. Burda asıl mesele “siz olsaydınız onun yerinde” DEĞİL, “o nasıl düşünüyor ve hissediyor” şeklinde olmalıdır.

·         Bu size kendinizi kötü hissettiren yaşanmışlıklara, hata yapan kişinin verdiği anlamı anlamanızı sağlar. Sizin için de yeni bir anlam doğar. Hatta bazı durumlarda “kabul edilebilir” bulunur.

·         Affetmek için değil aynı zamanda o kişinin zayıf yönlerini anlamak için de kendinizi onun yerine koymuş olursunuz. İnsanlar sadece yaptıkları hatalarından ya da hatalı yönlerinden oluşmaz. Zayıflıkları zaaflarından da oluşmaz. Kişiye bütüncül bakmakta fayda var.

6-      Kendine zaman tanıma

·         Sürekli dediğim gibi affetmek unutmak değildir. Çabucak affetmeye çalışmak farkında olmadan yine kızgınlık ve kırgınlıkları derinlere gömmeye sebep olabilir. Bunun bir süreç olduğunu unutmadan kendinize zaman tanıyın. Çok çabuk gelen af suçlu kişi tarafından da tamamen aklanma olarak algılanabilir. Zaman zaman zaman... :) 

 

 
Toplam blog
: 12
: 212
Kayıt tarihi
: 09.09.17
 
 

Koç Üniversitesi. Psikolog. Yetişkin, çocuk, ergen, ilişki, sevgi, aşk ve iletişim psikolojisini ..