Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Affetmemek, ölmeden Ruhu öldürmek.

Affetmek zor geliyor bana  Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, öfkemi yenmeye çabalasamda, nefretimin bana zarar verdiğini biliyorum, Affetmek güç bir iş. Bir kez haksızlığa uğradığınıza inanmışsanız, derinden kırıldıysanız ya da öfkenizin alev alev devam etmesi gerektiğine karar verdiyseniz, “affetmek” mümkün olmuyor. İşte bende bu duygularla bir türlü affedemiyorum. Aslında bu, affetmediğim  kişinin benimle bir ömür geçirmesine izin veriyorum anlamına da geliyor. Kendisi olmasa da kırgınlığım, kızgınlığım devam ettigi sürece bir ömür benimle yaşayacağını biliyorum

O kişinin davranışları hala içimi acıtıyor ama bunun daha ne kadar acıtacağını bilmeden yaşıyorum.

Öfke yada  korkularımın yanlızca affetmek ile geçeceğinide biliyorum..

Düşünün çocukluğumuzda affetmeyi “ barışmak”  ile karıştırıyorduk. Affetmeyi  “onaylamak” ile karıştırıyorduk ya da “kaybetmek, teslim olmak” hatta  “aynı acıtan davranışı o kişinin yeniden yapmasına izin vermek” ile  fena halde karıştırıyorduk.

Oysa, affetmek insanın ruhunu temizleyen, özgürleştiren ve olgunlaştıran bir eylem. 


Kırgın ya da kızgın olmanızın büyük sorumluluğunu, hatta tüm sorumluluğunu üstleniyoruz. Çünkü bunlar bizim verdiğiniz tepkiler, bizim  duygularınız.  Bize maddi ya da manevi bir zarar veren kişi “hatalı” da olsa, geçmişi yorumlama şeklinizin sorumluluğu bize  ait.

Karşımızdaki kişiyi , kendine özgü niyetini ve davranışlarını anlamaya çaba harcıyoruz. Ona bir bebekmiş gibi bakıp, ailesini ve eğitimini  göz önünde bulundurarak, içsel konuşmalarını dinlemeye çalışıyoruz  Empati kuruyoruz.

Onu da insan olarak kabul etmeye kadar giden alışılmadık bir zihinsel yolda yürüyoruz. hata yapabileceğini anlıyoruz.. Belki de kendisini korumak için böyle davrandığını düşünebiliyoruz, belki de hasta olduğunu, dengesiz davrandığını kabul ediyoruz.. Alışkanlıklarını, geçmişindeki acılarını, inançlarını, değerlerini... hepsini  algılamaya gayret ediyoruz. Kendine ait iyi niyeti, amacını keşfediyoruz.

Sonra da onu hoşgörüyoruz...  ve asıl sonrasında bu kadar düşüncelerle baktığımız insanın aslında bizi ne çok yıprattığını görüp bize yapmış olduğu hataları bizim üstümüze atıp gitmesiyle öfke patlamaları ve kızgınlıklar yaşıyoruz... Affetmek!

İşte asıl düğüm burada bence afettmediğimiz sürece bir ömür o insanla yaşamak zorunda kalıyoruz. Affetmedigimiz sürece ruhumuzun yaşadıgını sanarak  yaşarken aslında öldürmüş oluyoruz.

Uzun yıllar bana yapılan haksızlıkları yıllar sonra ben yapmışım gibi gösteren adamı bende ilk  yıllar asla affedemedim Ama aslında kendime yapmış olduğum  en büyük hatayı gördüm. Her geçen gün ruhumun ölmesini izlemeye başladım ve sonunda ayna karşısına geçip kendime dedigim‘ o mutluysa ve tüm mutsuzlukları bana  yükleyip gittiyse ben neden fazladan duygu yükünü üstümde yaşatayım ki  ve gittiyse ben bu kötü duyguları silmeli ve yeni bir dünyaya merhaba demeliyim. Ruhumu yok etmeye çalışan adama inat ‘’ Tabi ilk aylarda çok zordur zihnin bir başka yüregin bir başka konuşur ve iç çatışmalar başlayınca zararınıda bedenimiz görür.

Ve sonra Affediyorsunuz. 

Bu mutsuz olayları geçmişe bırakıyorsunuz .

Bunu yaparak, kendimi acıtıcı duygularla ve iri zincirlerle bağladığım bu kişiyi serbest bırakıyorum ve özgürleştiriyorum. Tabi ki kolay olmuyor zamana bırakarak, günler, haftalar ve hatta aylar sonra gerçekleşiyor.

Önce kendimi affediyorum Yarınlarıma bu duyguları bulaştırmamak için belki ruh ve beden saglıgımı korumak için belki kocaman bir manevi tatmin elde etmek için, ya da basitçe, bu kişiden ebediyen kurtulmak için affediyorum.

Bu olaydaki kendi hatalarımı görmeye başlıyorum kendimi de affetmenin tam sırası ve hayalimle konuşarak bu kişiden af dilemeyi akıl edebiliyorum.

Artık dilersem bu kişiyi hayatımdan çıkarabilirim, ya da dilersem barışabilirim, ya da dilersem tekrar konuşabilirim ya da dilersem kendimi affetmeyip ruhumun ölmesine izin verebilirim ama ben affederek yaşayan ruhumu öldürmedigim için kendime kocaman teşekkür ederek en güzel seçimle affet ve özgürleş anlayışla seçimimi alkışlıyorum. Bu benim seçimim bana kalmış.



Affetmek zor zanaattir, ama getirisi boldur.

 

 

Sevgilerimle...

 

Emine ZAİMOĞLU.

 

 
Toplam blog
: 63
: 1955
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Emine Zaimoğlu 21/12/1971 doğumlu. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi resim bölümünü okudu. R..