Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '11

 
Kategori
Dünya
 

Afganistan ya da Suriye hiç farketmiyor

Afganistan ya da Suriye hiç farketmiyor
 

21.yüzyılın dünyası, halkları cendereye sokan, Neo-liberalizmin dişlileri arasında peş peşe gelen krizlerle sarsılmaya devam ediyor. Doğal kaynakların giderek yetersiz hale gelmesi, küresel ısınma, kuraklık ve açlık tehlikesi ile yüzleşmeye başlayan insanlık bir çıkmaza sürükleniyor. 

Somali’de milyonlar kuraklık ve açlıkla boğuşurken, Fildişi’nde kardeş kardeşi yok ederken küresel efendiler bifteklerinin başında. Keyiflerine diyecek yok. Kan ve gözyaşı umurlarında değil. 

Savaş baronları lüks yatlarda ve yedi yıldızlı otellerde purolarını tüttürürken, aynı anda füzeler havalanıyor, mayınlar ve bombalar toprağı hallaç pamuğu gibi atıyor. İnsanın insanla savaşı vahşi hayvanların mücadelesine taş çıkartıyor. 

Barış ve demokrasi bağlamında mücadele edildiği dile getirilse de, yöntemler barışçı değil. Barış harekâtları, özgürlük operasyonları uygulamalara bakıldığında buhar olup gidiyor. Teknoloji barış için değil, savaş için kullanılıyor. Masum insanları yok etmek için kullanılıyor. 

Silahlarda çıkan her merminin hedefi aslında ticaret ve kar amaçlı. Libya müdahalesine bakıldığında ilk kurşundan bu yana “yaklaşık üç milyar dolarlık bir kazancın silah tüccarlarının banka hesaplarına yattığı” dile getiriliyor. Silah şirketlerinin değer kazanan hisse senetleri ise cabası. Amaç daha fazla sorunlu bölge ve daha fazla kazanç. Daha fazla ölüm ise daha fazla silah üretmek anlamına geliyor. 

Dün savaşın koordinatlarına bakıldığında Afganistan’da bir Pazar yerinde, Pakistan’da Himalaya kırsalında, Tora Bora yamaçlarında, Irak’ta çölün kavurucu sıcağında, Kırgızistan’ın Oş şehrinde insanın insanı yok ettiği coğrafyaları görüyorduk. Bugün koordinatlarda, savaşın rotası da yön değiştirmiş durumda. 

Dünya jandarmalığını kimseye kaptırmak istemeyen ABD Afganistan ve Irak bataklığında kurtulmanın hesabını yapıyor. O coğrafyalarda katledilen masum insanların kanları henüz kurumadan başka coğrafyalarda kendine yeni rol arayışını sürdürüyor. 

Kuzey Afrika ve Ortadoğu çöllerindeki enerji kaynakları iştahını kabartıyor. Ortadoğu ülkelerini yeniden dizayn etme çabaları hız kesmeden devam ediyor. Bölge ülkeleri de boş durmuyor. Bölgeyi yeniden şekillendirme çalışmalarında birbirleri ile yarışıyor. ABD’ye yaranma ve müttefiklik sarmalına sıkıca sarılmanın ve kendi insanlarını sonuçsuz olası bir savaşın içine sokma arayışının sonuçları hesaplanmıyor. 

“Büyük Ortadoğu Projesi”kapsamında nemalanmak isteyenler için bölge büyük pazar olma özelliği taşıyor. Çünkü bölge ülkeleri durmadan silahlanıyor. Silah üreticisi ülkelere ve şirketlere bakıldığında kimlerin bundan nemalandığını görmek olası. ABD, İngiltere, Hollanda, Fransa gibi ülkeler ve şirketleri silah satışından büyük pay sahibi. İstikrarsız ülkelere yapılan müdahalelere bakıldığında hangi ülkelerin ön saflarda yer ve pay sahibi olduğu açıkça görülüyor. 

Amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte bir sakınca görmüyorlar. Ülkelerin maden kaynaklarını ve enerji koridorlarını ele geçirmenin mücadelesi kardeşin kardeşi öldürmesine çanak tutuyor. Ellerindeki dev medya kuruluşları ve televizyon yayınları ile yarattıkları algı yanılsaması ile halkların düşüncelerine yön veriyorlar. Mantık sınırlarını zorlayan yöntemlerle din ve etnik köken tahammülsüzlüklerini kullanıyorlar. Yüzyıllarca aynı topraklarda yaşayan halklar olan bitenin farkında değil. Yerli işbirlikçilerin varlığı halkın yönlendirilmesinde önemli bir faktör olma özelliğini koruyor. 

Aydınlanma çağına uzak, feodal kalıntıların girdabında kaybolanların bunları görmesi çok zor. Emperyalizmin çarklarında öğütülen, demokrasi ve insan haklarını kavrayamamış, ya da işlerine gelmeyenlerin kirli savaşı belleklerde iz bırakırken, yoketme ve sahip olma oyununu oynayanların satranç tahtasında piyonları ile kurtuluş yollarını tıkamaları şaşırtıcı değil. 

Gelinen noktaya bakıldığında küresel krizin mimarları, halkları ezip yok ederek palazlanmaya devam ediyor. Tüm bunlar ne pahasına yapılıyor? Toplumların yoksulluğu, sefaleti, açlığı pahasına. Halkları Ortaçağın karanlık dehlizlerinde bir köstebek gibi yaşatma pahasına. İnsanların kendi beyinleri ile değil zalimlerin beyinleri ile düşünmelerini sağlama pahasına. 

Tarihin sayfaları aralandığında dünya coğrafyalarında boy gösteren onlarca insan kasabı, insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan diktatörler, zalimlerin varlığı görülecektir. Bu zalimlerin hiç biri insanlığın karşısında duramadı. Günü ve zamanı geldi hepsi de yok olup gitti. 

Bugün sahip oldukları olanaklar ve teknoloji ile zalimlik yapanlar, işgal ettikleri toprakların kadim halklarını acımasızca katledenler, toplumları birbirine düşürenlerinde akıbeti aynı olacaktır. 

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..