Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Afiyet Olsun Fenciler, Zıkkım Olsun Edebiyatçılar

Afiyet Olsun Fenciler, Zıkkım Olsun Edebiyatçılar
 

Bu sözü, bir internet sitesinde ilk defa okuduğumda acayip hoşuma gitti ve uzun süre güldüm. Belli ki edebiyat sınıfının haylaz öğrencilerinden illallah etmiş mağdur bir öğretmenin, naçar isyanının dışavurumuydu.



Malum web sitesi; Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı İvriz Köyü’nde bulunan ve ülkemizin ilk ve en meşhur köy enstitülerinden, daha sonra yatılı öğretmen okullarından biri olan “İvriz Öğretmen Lisesi” mezunlarının paylaşımlarını sağladıkları bir siteydi. Ben de bir konu ile ilgili araştırma yaparken tesadüfen girmiştim oraya.



Okulun hocalarından biri -ki tahmin ediyorum kendisi matematikçi ya da fizik, kimyacı falandı- yemekhaneye girecek olan öğrencilere içindeki sıkıntıyı böyle yansıtıyordu. Fencilere afiyet olsun derken, edebiyatçılara zehir-zıkkım ediyordu yiyecekleri yemeği. Haylaz edebiyatçılar ne kadar ve nerelerine takıyorlardı bu sözleri ayrı konu tabi.



Birkaç kez okuyup gülerken kendi kendime, diğer taraftan da düşündüm, bu söz bize de bir taraflardan dokunmuyor mu diye. Netice itibarıyla, hasbelkader, kalemimizin yettiği yere kadar biz de edip sınıfının arka sıralarında sanıyorum yer bulabiliriz kendimize. Ukalalık ediyorsam lütfen bağışlayın.



Bizim zamanımızın okullarını düşündüm. Gerçekten de edebiyat sınıflarının başarı ortalaması hissedilir derecede fen ve matematik sınıflarına göre düşük olurdu. Disiplin suçları averajı ise yüksek.



Üniversite öncesi tahsil hayatımın hiçbir döneminde mühendis, doktor, eczacı, diş hekimi olmak gibi amaçlarım olmadı. Yani fen ve matematik bölümleriyle, normal şartlarda işim olmaması gerekiyordu. Bütün hedefim hukuk, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, politika, ekonomi, işletme falandı. Yani süzme sosyal bilimciydim. Ama lise ikide fen sınıfında, lise üçte ise matematik sınıfında okudum.



Okulun en iyi matematik sınıfı olan sınıfımızdan tam on tane hukuk, altı tane kamu yönetimi bir o kadar da işletme, iktisat bölümlerini kazanan arkadaşlarımız çıktı. Tabi bunların yanında tıp, eczacılık ve mühendislik bölümleri de. Edebiyat/sosyal bilimler sınıflarından daha fazlaydı çıkardığımız rakamlar.



Ama matematiği ve özellikle kimyayı hayatım boyunca çok sevdim. İstatistik özel ilgi alanlarımdan biri ve profesyonel iş hayatımda doping ilacım oldu. Rakamların çok faydasını gördüm ve görmekteyim. Grafiklerin ve tabloların yardımına çok başvurdum ve başvurmaktayım.



Ama illaki edebiyat. İllaki şiir, roman, hikaye. Bir miktar gözyaşı, dudak uçlarından sallanıveren tebessüm, titremekten hiç gocunmayan bir yürek ve şelalelerce coşup akan duygular...



Duvarı; rakamlar, formüller, diyagram ve histagramlarla örüyorsunuz hayatta ancak üzerindeki estetik ve sanatsal el işçiliği, ince mimari kıvrımlar, ışık hüzmeleri, binlerce renk ve figürün kaynayıp çıktığı yer, dokunuşların ve irkilişlerin en muhteşem sahne alanı, duygusal izdüşümlerimizin yegane adresi olan edebiyattan başkası değil.



Yüreğimiz böyle çarpıp, nefes alıp-vermekten de vazgeçmediğimiz sürece yazmaktan ve okumaktan da vazgeçmeyeceğiz. Doğal olarak sevmekten ve sevilmekten de tabi...

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..