Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Ağaç hareketi ve özgürlük

Ağaç hareketi ve özgürlük
 

Serbestlik özgürlük değildir; çünkü serbest olduğunuz zaman bile çoğu şeyi yapamazsınız. Örneğin Türkiye halkının elinden tutan mı var. Ama görüyorsunuz işte istediklerinin yarısını dahi yapamıyorlar. Nedeni ülkede özgürlük var ama halk özgür değil; ya da Türkiye’de özgürlük yok. Bazı kişilerin köle ruhlu olmaları nedeniyle özgürlükleri kendilerinin kullanmadıklarını da eklemeliyiz. Sonuç olarak Türkiye’de özgürlüğü şöyle tarif edebiliriz: Devlet özgürlükçü değil ya da ülkenin yapısı özgürlüğe engel veya kişiler özgürlüğe karşılar.

Türkiye’de asıl sorun ülkede özgürlüğün var olduğunun sanılmasıdır. Sokakta anket yapın, insanların çoğu özgür olduğunu söyleyecektir. Oysa ülkede özgürlüğün olmadığı apaçık. Evli bir kadın okumak istiyor, kocası okuyamazsın diyor. Keza çalışmak istiyor, çalışamazsın diyor. Kimi evli kadınların okuması, çalışması, yurt dışına çıkması, bir yerlere gitmesi, giyinmesi kocasının iznine bağlı. Eğer bu kadın özgürse ahırdaki inekler de özgür. Keza çocuklar ve gençler yaşlarının da küçük olması bahane edilerek anne babalarının tahakkümü altında tutuluyorlar. Büyükler de din, töre, kanun ve çevrenin baskısı altındalar. Türkiye’de kimler özgür? Din, töre ve çevreyi takmayanlar, anne baba ve büyüklerine rest çeken gençler ve kocasına iktir diyen kadınlar özgür. Ama bunlar da hem zaten başaramıyorlar (çünkü yapı güçlü ya da kendileri zayıf)  hem de başardıklarında ağır bedel ödüyorlar.

Türkiye’de özgürlük deyince gözler tutuculara yahut ipini koparmışlara(Bu ifadeden dolayı onlardan özür diliyorum ama başka türlü anlatmak zor, hangi ifadeyi kulansak gerçek özgürleri anlatamayacağız; herkes kendisini özgür sanıyor)  çevriliyor. Çünkü sadece bunlar özgür. Geri kalanı Allahlık. İpini koparmışlar malum; tutuculara gelince bence onlar da özgür. Yaşantılarını onaylamayabiliriz ama kendileri bunu istiyorlar ve istediklerini de yapıyorlar. Türkiye’de sorun aradakilerde.

Aradakilerin (tutucu ya da ipini koparmışların dışında kalanlar) durumu içler acısı. Düşünebiliyor musunuz, istiyorlar ama yapamıyorlar. Hanımefendi Ayder Yaylası’na gezmeye gitmek istiyor, kocası izin vermiyor. Ne izin veriyor ne de kendi götürüyor. Ve hanımefendi boynunu burup oturuyor. Acı olan, kanunların özgürlük isteyenlerin yanında olduğu da belli değil. Anlattığımız kadın eşim bana baskı yapıyor diye kanuna müracaat etse kanun ihtimal ki “kocan bilir” diyecek, kişilik ve yaşam hakkı ihlal edilen kadının talebini dikkate almayacaktır. Oysa bu devletin aileden sorumlu bakanlığı (ne işe yarıyorsa) bile var.

Türkiye gibi ülkelerde, özgürlük kanunlarda yazılıysa dağlardaki ayılara, yazılı değilse Ahırkapı kaçkını dayılara yarıyor. Çünkü bu ülkede özgürlüğün tanımı yapılmamış; uygulaması, takibi yok. Ayder’e izin vermeyen kocaya sorun, özgür olduklarını söyleyecektir. “Ama beyefendi siz eşinizin Ayder yaylasına gitmesine izin vermediniz… Üstelik kendiniz de götürmediniz… Hem niye sizden izin alıyor ki…”  Bu durumda yapılan şey mantıksız, gereksiz (hani param yok dese eyvallah),uygun değil şeklinde mazeret ortaya konuluyor ve bu ayı oğlu ayı özgür olduğunu söyleyerek yaşamaya devam ediyor. İnsanlar dünyaya yaşamak için gelirler; bir kadın Ayder yaylasına gezmeye gitmek isteyemez mi? Bunun neresi mantıksız? Günah mı, yanlış mı?

Bu durumlar ülkenin çeşitli yerlerinde birkaç münferit olay olarak devam etse itiraz etmeyeceğiz. Türkiye’de insanlar böyle yaşıyorlar. 100’den fazla özgürlüğün engellendiği hal, durum örnekleyebiliriz. Özgürlük için talepte de bulunamıyorsun. Ben özgürlük istiyorum desen ahlaksız ve sapık oluyorsun. Porno seyretmek için izin istiyor diyorlar. Türkiye’de özgürlük denilince belden aşağı anlaşılıyor.

Çocuklar için özgürlük gerekmediği söyleniyor ama tabii ki yanlış. Güya onların iyiliğine, anne baba ve diğer büyükler tarafından bakılıp eğitiliyor, gözetim altında tutuluyorlar ama çocuklar için yapılan şeylerin çoğu baskı maalesef. Çocuğun istediği şeyleri mi yapıyoruz? Zorla okula yolluyoruz, yemesine, içmesine giymesine karışıyoruz. Yumurta sevmeyen çocuğun ağzına faydalı diye yumurtayı zorla tıkmak baskı değil mi? Çoğumuz çocukların oyun oynamalarına bile izin vermiyoruz. Çocuklarımızı Pavlov’un köpeği gibi yetiştiriyoruz. Güçleri de yok, karşı gelemiyorlar. Bazı annelerin babaların çocuklarını döverek, sürükleyerek götürdüklerini görüyoruz. Bütün bunlar çocukların özgürlüklerini elinden almak olmuyor mu? Sonuç olarak biz diyoruz ki özgürlük konusunda birinci mağdur çocuklardır.

Sözde özgürlük gençliğin hasleti. Yani özgürlük en çok gençlere lazım ve onlara yakışıyor. İyi ama ülkemizde hala ailelerin gençler üzerinde çok ciddi baskıları var. Hala daha bu zamanda gencin evleneceği kızı, okuduğu okulu, yapacağı işi büyükleri belirliyor. Okul, öğretmen, dershane yönlendirmeleri de aslında bal gibi baskı. Ben okuyacağım okulu kendim tespit ederim sana ne kardeşim! Rehber öğretmenmiş! Hadi be! Sanki bizim gözümüz kör, kulağımız sağır; akılsız manyağız!

Gençliğin yaşam ve eğlencesi üzerinde de ciddi baskı var. Anne babalar zaten bela. Ellerinden gelse sinemaya yollamayacaklar. Sonra ahlak bezirgânları, sonra Pavlov disiplincileri. Salacaksın üzerlerine kamçılı adam Zorro abimizi… Kızıyorum yaaa! Gençlere kan kusturuyorlar! Yerim lan sizin düzeninizi de, terbiyenizi de! Bu durumda gençler için özgürlükten bahsedilebilir mi? Tabii ki sıktıkça bir yerlerden patlıyor. İnternet ve paylaşım sitelerindeki gençlik profillerinden utanıyorsan çocuğunu yapmak istediği doğrular konusunda özgür bırakacaksın ki görmek istemediğin yanlışlar ortaya çıkmasın.

Ağaç Hareketinde öncelikle özgürlüğün doğru tanımı yapılacak. Ve bu tanımıyla özgürlük AHE KANUNLARINA girecek. Nedir bu tanım? Yani Ağaç Hareketi düzeninde özgürlük nasıl tanımlanıyor. Herkesin yaşarken ve hayatında yapmak istediği şeyi yapma hakkı ve iradesi vardır. Bu hak sadece AHE KANUNLARINDA yazılı şekilde sınırlandırılabilir. Mesela yeni düzende alenen (ve belgeliler dışında paralı fuhuş) suçtur. Kullandığınız özgürlük bu konu ile ilgiliyse engellenirsiniz. Keza açık alanlarda (kapalı yerlerde belli uygulama prosedürleri vardır) kadın ve erkek için mahrem yerlerini göstermek suçtur. Bunu yaparsanız engellenirsiniz. Bu, devletin özgürlüğü yasaklaması değildir; çünkü bu madde kanuna halkın %76 onayı ile girmiştir.

Ağaç Hareketinde yönetim iradesi inekleri çayıra saldım, ne yaparlarsa yapsınlar demeyip özgürlüğü kontrol eder. Özgürlüğün gerçekten kontrol edilmesi gerekir. Ve bir kişinin kendisine sağlanan özgürlüğü kullanamadığını görürse- ki mutlaka görür- duruma müdahale eder. Bir kişinin karısı, çocuğu, kardeşi vs neyi olursa olsun birini evinde, dışarıda nerede olursa olsun, iterek kakarak, sözle ya da eylemle bir şeyi zorla yaptırmaya çalışması halinde genel güvenlik – mağdur şikâyetçi olmasa bile- derhal müdahale eder. Müdahale “yapma, etme!” şeklinde değildir. Kişilik haklarına saldırı çerçevesinde kişi mutlaka ve hemen derhal hâkim karşısına çıkarılıp  (1 yıl) süreli hapis cezası verilmesi sağlanır. Ağaç Hareketi düzeninde hiç kimseye hiçbir şeyi zorla yaptıramazsınız.  21 yaş ve üzerindekileri yapmasını istediğiniz konularda ikna edebilirsiniz ama daha küçüklere bunu da yapamazsınız. Küçük çocuğunuza seni döveyim ama sesini çıkarma dediğiniz de çocuk tamam dese bile güvenlik müdahale eder. 21 yaş üzerindekileri ikna etmek istediğinizde de ikna konusu makul ve mantıklı olmalıdır. Böyle birini “Namaz kılmaya başla” diye ikna edebilirsiniz ama “seni döveyim sesini çıkarma” diyemezsiniz. Bir de bu tür eylemlerin her şekli suçtur (kişilik haklarına müdahale suçu) ve güvenlik müdahale eder, mutlaka hâkim karşısına çıkar ve 1 yıldan az olmamak üzere hapis cezası alırsınız. Hiç kimse bu uygulamadan muaf tutulmaz. AYB (Ana yönetim birimi üyesi, şimdinin milletvekili) üyesi olsanız bile fark etmez. Yeni düzende en yüksek yönetici bu olduğu için bunu örnek verdik.

Ağaç Hareketinin özgürlük anlayışını daha önce yazmıştık ama tekrar edersek, özgürlük aslında sınırsızdır. Kişi yapmak istediği her şeyi yapabilir. Çok uç marjinal yönelişlerde, o da toplumun %76’sının istemesi halinde çok cüzi gerçekten insan vicdan ve aklının kabul edemeyeceği bir iki konuda (alenen fuhuş ya da mahrem yerlerinin alenen gösterilmesi örneğin) sınırlama vardır. Değilse sınırsız özgürlük yolunda kişi ne yöne ne kadar gideceğini ve nerede duracağını kendisi belirleyecektir. Bu anlamda AHE KANUNLARI herhangi bir madde içermez. Ama elbette saldım çayıra mantığı olmaması ve özgürlük hakkının gerektiği gibi kullanılabilmesi için kişinin bilgili, bilinçli ve kültürlü olması gerekir. Bunun için bütün Türkiye bireylerini kapsayacak olan (okul çağı geçmiş yetişkinler için BEYAZ DEVRİM, okul çağındakiler içinse 10 yıl süreli Temel Eğitim Sistemi TES) eğitimlerimiz vardır.

AHE KANUNLARINA göre kişi isterse kendisine sağlanan özgürlük hakkını kullanmayabilir; çünkü bir şeyi yapmak hak olduğu gibi yapmamak da haktır. Bizim işimiz sadece isteyip de yapamayan ve yaptırılmayanlarla. Türkiye %76 destekle bizi iktidara getirsin ağa mı yaman bey mi yaman görelim. Diğer insanlara karışma bizim çağımızda tarih olacak. Ve tabiî ki isteyen herkes sağlanan özgürlük ortamını yaşam anlayışı doğrultusunda kullanabilecek. Dindar insanlarımız İslami motifler içinde bin bir çeşit yönelişler yapabilecekken,  örneğin lezler (lezbiyenlik yönelişine sahip kadınlar)  Lezbo Union tarzı örgütlenmeye gidebilecekler. Fakat açık konuşmak gerekirse özgürlüklerin yaşama geçirilmesi bir yandan kişilerin ihtiyaçlarını giderecek ama öte yandan da sanatla süslenmiş büyük festival ve panayırlarla görsel bir cennet vari şölen ortamı yaratılıp ekonomik anlamda getirisi olacak. Yani ben açık konuşmayı severim, özgürlük parası olanlar için biraz pahalı olacak.  Şimdi olduğu gibi parası olmayanlar bir köşede yalanacak değil; yeniçağda AHE KANUNLARININ özgür ortamında bireylerin özgürlükleri kullanabilmeleri için daha fazla para kazanmaları sağlanacak. Ayrıca dar kafalı bazı kimseler özgürlük deyince sadece cinsel özgürlüğü anlıyorlar. Oysa biz özgürlük kelimesinin altını yüzlerce değişik yaşam resitalleriyle dolduracağız.

Kişilerin yaşamak için paraya ihtiyaçları var ve onların bunu kazanabilmeleri için de önlerinde engel olmaması gerekiyor. Ayrıca bu da yetmez; bire bir görüşerek istedikleri ve yapabilecekleri işlere yönlendirilmeleri sağlanacak. On binlerce uzman üyesi bulunan devasa ekonomi birimleri çalışıp kendi, eşi ve çocuklarının yaşaması için para kazanmak isteyenlerin emrinde olacak. Üç koldan amansız bir mücadeleye girecek ekonomi biriminin her meslekte yetişmiş on binlerce üyesi ( şu anki üniversite mezunları arasından seçilip ayrıca yetiştirilecekler) bir yandan ülkeyi karış karış gezerek, ülke kaynaklarını tespit edecekler (nerede ne yapılabilir, hangi iş yapılırsa başarılı olur ve para getirir anlamında) dağıtım, turizm, inşaat ve ihracat birimlerini organize ederken öte yandan da ülkenin dört bir yanında insanların kayıp hayatlarının buluşacağı para da getiren özgürlük vadileri kurulması sağlanacak. Yeniçağda Türkiye ekonomisi tele vole ekonomicisi birkaç uzmancığın daktikine bağlı olmayacak.

Mevcut düzenin kişiler için mümkün ve muhtemel hayatın tümünü kapsamadığını düşünüyorum. Bu anlamda hayat okyanuslarına doğru olağanüstü bir açılım başlatılacak. Hayvanlar, bitkiler, dağ taş toprak, gökyüzü, evren, dünya… Yüzlerce konu başlığı insanların yaşamına sunulup hayata geçirilecek. İnsanlarımız neyi yapacaklarına şaşıracaklar. Dört bir yandan görkemli Anadulu turları, insanın kanını coşturan danslar, folklor semah ve insanımızın göz nuru alın teri yüzlerce binlerce çeşit ürünlerle cennet manzaralı festivaller, panayırlar Anadulu’nun dört bir yanında dalga dalga yayılacak. Özgürlük böyle bir hayat için gerekli. Ağaç Hareketi Türkiye’sinde yaşamaya başladığınızda cennete bile gitmek istemeyeceksiniz.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..