Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '13

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Ağaçlar arasında kaybolmuş bir Ev......

Ağaçlar arasında kaybolmuş bir Ev......
 

Bugün bahçemde otururuken gene Ada'mı yazmak istedim. Bütün yurttaki bunaltıcı havaya inat bugün Ada'mda rüzgarlı, az nemli harika bir hava var. Şu ana kadar hiç klimaya ihtiyaç duymadığımız bir hava. Ağaçlar arasında kaybolmuş bir evde yaşıyorum. Doğa sevgim o kadar fazla ki evimi örten ağaçların dallarını dahi kesemiyorum. Tabii bu ağaçlarda eğer insanların gürültülerinden fırsat bulabilirlerse kuşlar da konser veriyorlar. Mesela şu anda Akasya ağacındaki kadrolu cırcır böceğim şahane bir dinleti sunuyor bana.

Hep Ada'nı anlatıyorsun diyeceksin ama ne yapayım. Burada yaşadığım günlerde Ada'nın doğal güzelliğine karşın geçmişte yapılan büyük hataların ve halen yaşayan insanların toplu yaşama kurallarını bilememelerinden kaynaklanan sorunların bu canım Ada'yı nasıl bir anda cehenneme çevirdiğini hergün izliyorum. Bu olay beni öylesine üzüyor ki sanki çok yakın bir kişiyi göz gore gore cinayete kurban etmişim gibi bir duyguya kapılıyorum bu Ada'yı görünce. Hoş son günlende yaşadığımız olaylar sık sık bu duyguyu yaşamama sebep oldu ama. Ada'mın aslında daha rasyonel düşünülse bir cennet olabilecek durumu ne yazık ki şu anda içler acısı.

Bazen düşünüyorum, bu ada yabancıların elinde olsaydı. Sakın aklınıza ülkemi başkalarına veriyormuşum gibi bir fikir gelmesin. Ecdadımın Çankkale'de bir taşını bile düşmana vermemek için yılllarca savaştığı ben, şu anda da aynı milli duygular içindeyim. Anlatmak istediğim bu ada Amerika veya Fransa sınırları içinde olsaydı, ne cennet olurdu.

Daha Ada insanlarla dolmadan imarı yapılır, sokakları tanzim edilir, alt yapısı yapılır ve daha sonra yapılacak evlerin imar izni ona gore verilirdi. Bu da şu anda Ada'da 3 metrelik sokaklar içinde sıfırdan yapılmış evlerle çeşitli kültürel yapıda insanların hiçbir özel yaşamı olmadan içiçe yaşamasını engellerdi.

Herkes kendi özelinde rahat rahat yaşardı. Tabii yapılan evler de belli imar iznine gore yapılacağı için daha sağlıklı, hijyenik ve huzurlu olurdu. Bu şekilde inşaa edilmiş evlerde yaşayan kişiler birbirinin müziğini dinlemeden, yemek kokusunu duymadan, herşeyden once daha konforlu yaşarlardı. Ama bakıyorum da bazı kişiler bu tür yaşamayı da çok seviyor. Benim gibi rahatsız olan kişi sayısı çok az. Türk toplumu çok farkli kültür mozaiklerinden oluşuyor ve bu çeşitli kültürlerdeki insanlar koloni şeklinde, gürültü içinde yaşamaktan pek şikayetçi olmuyorlar.

Eğer Ada'nın yıllar once imar planı yapılsaydı ve evler ona göre inşaa edilseydı, bir de insanımız yaşarken sadece kendisini değil, çevresindeki kişileri de düşünseydi, kişilerin huzurlu ve sukün içinde yaşaması için devletin koyduğu kanun ve yönetmelikler tam olarak tatbik edilseydi ve kişiler de bunlara uysaydı.......

Çok şey mi hayal ediyorum acaba. İnanıyorum ki bizler de bir Fransız, bir Amerika vatandaşı kadar insanca yaşam hakkına sahip olabiliriz. Kuşlarımı dinlediğim bu harika bahçemde daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi inşaat gürültüsü olmadan veya arada 30 metre mesafe varken karşıdan karşıya konuşan komşumun bağırtısını duymadan yaşamak istiyorum.

Sanırım bu benim en tabii hakkım. 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..