Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '08

 
Kategori
Blog
 

Ağaçlar çığlık atar mı?

Ağaçlar çığlık atar mı?
 

THK'nun artık beş adet amfibik yangın söndürme uçağı var. (Mayıs-2009)


Öğlenin dar vaktinde, telaşla ocağı yakıp, akşamdan kalan yemeğin olduğu küçük tencereyi üzerine yerleştirdim. Bir yandan da radyoyu açtım, "Beni yak, kendini yak, her şeyi yak/ Bir kıvılcım yeter ben hazırım bak" diyordu Minik Serçe. Şarkıya mı dalmışım yoksa telaşımdan mı bilmem, tutaç aklıma gelmeden elimle tutuverdim emaye tencerenin sapını ve olanlar oldu; "off" diye bağırdım; duyan olmadı ya elim yandı. Hemen musluğu açtım, elimi tuttum soğuk suya. Dinmedi acısı. Yapacak bir şey yok, dikkat etseydin dedim kendi kendime. Neyse bir kaç güne kadar geçerdi nasılsa.

Dördüncü şarkıyı tutmuştum; " Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/ Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında" diyordu Cem Karaca. Ceviz ağacı… Oysa ben kendimi her zaman bir çınar ağacı gibi düşünmüşümdür ama önemli değildi, keyfimi bozmadım ya aklım elimin acısındaydı. Ağaçlar... Acaba, onlar yanarken acı hisseder mi? Bir yerleri yandığında ya da kavrulup kül olduklarında “çığlık” atarlar mı? Çığlıkları duyulur mu? Kendilerini suyun altına atabilirler mi? Yok çocuk değilim yeterince büyüdüm ve onların çığlığını duymadım bugüne kadar, kendilerini suyun altına attıklarını da görmedim. Duyan ya da gören var mı?

Ya yemyeşil ormanlarımızı; o yeşil denizi gören? Hepimiz, en azından tatillerde “memlekete” giderken, yol boyu mutlaka bir ormanın yeşiline değer de geçeriz. Hani büyük emeklerle oluşturulan ormanlarımızın yeşiline. Yıllar süren çabalar ve sonra bir kıvılcımla bir kaç saatte yok olup giden emekler; geriye kalan "kapkara" alanlar, yok olup giden ağaçların ardındaki boşluk. Evlatlarımızın geleceğinden eksildiğini düşünürüm yanan her ağacın, memleketimin mavilerini eksilttiğini düşünürüm bir de.

O maviler ki sahipsiz değildir; Türk Hava Kurumu'muz var bizim. Laik Atatürk Cumhuriyeti’nin kurumlarından biri olan THK. Cumhuriyet'in ilanından 16 ay sonra 16 Şubat 1925'de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün emirleriyle "Türk Tayyare Cemiyeti" adıyla kurulan THK.

Türkiye'de havacılık sanayisini kurmak; havacılığın askeri, ekonomik, sosyal ve siyasal önemini anlatmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak; bütün bunlar için gerekli araç ve gereci hazırlamak; personeli yetiştirmek ve UÇAN BİR TÜRK GENÇLİĞİ yaratmak için o günden beri hiç durmaksızın amacına uygun çalışan ve bu çalışmalarının yanı sıra yatırımlar yapan bir kurum THK. Acaba kaç kişi kurumun bu kimliğinin farkında? Ama kime sorsanız, THK'nun Kurban Bayramlarında “deri” topladığını bilir.

THK; 23/ Nisan/1926'da Türk Havacılığının gereksinimi olan teknik personelin eğitilmesi amacıyla "Tayyare Makinist Mektebi"ni hizmete açmış ve yine aynı yıl Alman Junkers Tayyare Fabrikasıyla işbirliği yaparak "Kayseri Uçak Fabrikası'nı" kurmuş, uçak üretimi yanı sıra bu uçakların bakım ve onarımlarını da yaparak Fabrika'yı, 1929 yılında Milli Savunma Bakanlığı 'na devretmiştir. Uzun süren bir Kurtulus Savaşı'ndan yeni çıkmış, yorgun ve yoksul bir halkın; Türk Halkı'nın inanılmaz büyüklükteki maddi-manevi desteğiyle can bulan THK’u halkından aldığı destekle ilk 10 yıl içinde 351 uçak satın alarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağışlamıştır.

Türk Hava Kurumu, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sadece altı yıl sonra; 1929 yılında Uluslararası Havacılık Federasyonu'na (FAI) tam üye olmuş ve o günden bu yana ülkemizi, hava sporları konusunda, yurt içinde ve yurt dışında başarıyla temsil etmiştir.

1931 yılında, Pilot Vecihi Hürkuş kendi atölyesinde ürettiği uçakla Ankara'dan havalanarak küçük bir Türkiye turu yapmayı başarmış ve 1932 yılında Cemiyet'in yurt dışında eğittiği mühendislerden Selahattin Reşit Bey ve ekibi motor ve pervanesi dışında tüm parçaları Türk malı olan ilk ulusal tipteki uçağımızın (MMV-1) prototipini üretmiştir.

1935'de alınan kongre (Genel Kurul) kararıyla ismi "Türk Hava Kurumu" (THK) olarak değiştirilen bu kurum," İSTİKBAL GÖKLERDEDİR! " cümlesini kendine hedef alarak, 3/Mayıs/1935'de Türkkuşu’nu kurmuştur. Atatürk'ün yıllar boyu her gittiği yerde konuşmalar yaparak gençliğe vermek istediği havacılık aşkı, havacılık coşkusu kısa sürede sonuca ulaşmış ve Kurum, Vatan göklerine aralarında Atatürk'ün manevi kızı ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha GÖKÇEN'in de bulunduğu, birçok değerli eleman yetiştirmiştir.

Peş peşe paraşüt, planör, motorlu uçuş ve model uçak okulları; 10/ Temmuz/ 1936'da İnönü Planör Kampı, 1937'de Etimesgut Motorlu Uçuş Kampı açılmış ve aynı yıl Ankara ve İzmir’de paraşüt kuleleri yapılarak binlerce gencimiz bir araya getirilmiştir. Üstelik THK'nun planör eğitimleri için gerekli olan planörler ve bunların bakımı, tamiri Kurum'un Akköprü Atölyesi'nden sağlanmış, 1940 yılı sonlarında ise Akköprü'de sınırlı bir kadroyla çalışan atölye fabrika haline getirilerek, İngiliz Miles Magister eğitim uçaklarının seri montajına başlanmıştır.

1939-41 yılları arasında II. Dünya Savaşı öncesinde Genelkurmay Başkanlığı'nın da isteğiyle Etimesgut Uçak Fabrikası kurulmuş ve 1944 yılında üretime başlamıştır. Bu fabrikada Magister uçaklarının yanı sıra, THK-1, 3, 4, 7, 9, 13 planörleri ile THK-2, 5 ve 10 tiplerinde eğitim, sağlık ve nakliye uçakları üretilmiştir.

THK'nin 1925'ten bu yana havacılığın çeşitli dallarında yetiştirdiği Türk gençlerinin, sadece sportif faaliyetlere katılmakla kalmadığı, yurt savunmasında yer aldıkları 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda oynadıkları etkin rolle kendisini göstermiştir.

Özellikle 1980'li yıllardan sonra THK tarafından, sportif havacılık konusunda ve 1990 yılından sonra da uluslararası ilişkilerde büyük gelişmeler kaydedilmiş ve FAI Genel Kurul ve Komisyon toplantılarında etkili bir politika izlenerek THK ve Türkiye ön plana çıkarılmıştır.

Mevcut olan planör, paraşüt, uçuş okulu ve model uçak okuluna ilave olarak 1996 yılında bünyesinde balon, yelken kanat ve yamaç paraşütünün bulunduğu Çok Hafif Hava Araçları Okulu kurulmuştur.

1995'de Dünya Paraşüt Şampiyonası, 1996'da I.Dünya Hava Oyunları Test Yarışmaları, 1997'de 61 ülkeden 3200 sporcu, hakem ve jüri üyesi ile yöneticilerin katıldığı, yedi ayrı bölgede 16 havacılık dalında yapılan I. Dünya Hava Oyunları başarı ile gerçekleştirilmiştir.

Haziran 2000'de 6 dalda I.Türkiye Hava Oyunları, Temmuz 2002'de ise II. Türkiye Hava Oyunları, Haziran 2004'de III.Türkiye Hava Oyunları ile ulusal ve uluslararası havacılık tarihine silinmeyecek imzalar atmıştır.

Ve kurulduğu günden bu yana Atatürk'ün çizdiği doğru yolda ilerleyen ve ilerlemeye devam eden THK bugüne kadar yaptıklarıyla haklı bir gururu taşırken, küresel ısınma nedeniyle giderek daha önemli hale gelen orman yangınları karşısında bütün beceriye ve ekipmana sahip olmasına rağmen hak etmediği bir çaresizliği yaşamaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın sahip olduğu iki adet yangın söndürme uçağının haricinde sadece 13 adet yangın söndürme uçağı vardır. Bütün ülkemiz; yaklaşık yedi yüz seksen bin kilometrekarelik oldukça geniş bir alan ve THK’nun sahip olduğu uçak sayısı düşünüldüğünde, buna bir de bu uçakların sahip oldukları teknoloji nedeniyle çok masraflı olup az su taşımaları eklenince, kurum orman yangınlarını önleme konusunda neredeyse ilk başta “yenik”tir. Gerektiğinde Orman Bakanlığı tarafından kiralanan uçak ve helikopterler ise, pilotları da yabancı olduğu için “pahalıya” mal olmaktadır.

Görüldüğü üzere, giderek artan küresel ısınma nedeniyle, bir türlü önlenemeyen orman yangınları karşısında tek eksiğimiz “yangın söndürme uçakları”dır.

“THK’u halkından aldığı destekle ilk 10 yıl içinde 351 uçak satın alarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağışlamıştır.” Yoksul halkın desteğiyle on yılda alınan; 351 uçak ve şu anda var olan sadece 13 uçak! Fark ortada. Ne değişti dersiniz?

Talip Bölükbaşı; THK Çankaya Şube Başkanı bir pilot. THK’nun her çalışanı gibi “Laik Atatürk Cumhuriyeti”nden yana bir pilot; mavileri, mavilere yansıyan yeşilleri korumaya sadece baş koymakla kalmamış, aynı zamanda yüreğini de koymuş bir pilot. Ve; Milliyet Blog yazarı. Bir gün bir günce yazdı , “hayatım değişti”. Yok, öyle olmadı tabi; bir kampanya başlattı ve biz bu kampanyaya katılırsak; işte o zaman “ağaç”ların “hayat” ı değişecek.

Bu kampanya aslında THK tarafından “Susmasın ağaçlar, Kararmasın gelecek” diyerek başlatılan “Yangın Söndürme Uçağı Alımı Kampanyası”dır.

Orman yangınlarının söndürülmesinde , bir damla da olsa suyumuz bulunsun diyorsanız;

- Tüm operatörlerden yangın yazıp, 3919’a gönderebilirsiniz. (Bedeli: 6 lira)

- Halk Bankası Anıt Şubesinde THK adına açılmış 1925 no’ lu hesaba yardımlarınızı yatırabilirsiniz. ( İşlemden ücret alınmamaktadır.) Bu yardımı internet ortamında yapacaklar için: Şube kodu:411 THK’u Yangın Uçağı hesap No: 1600-1925 isim ve soy isimlerinizi de yazın lütfen.

Sayın Talip Bölükbaşı’nın dediği gibi:

"Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve Cumhuriyet'in kurumlarına sahip çıkmaktır."

Sahi, ağaçlar yanarken çığlık atar mı?

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..