Ağalık sürsün, Çiftlik büyüsün

Ağa; dalıp dalıp hayaller kurmaktan bazen kendi kendine neşelenip gülmelerden yemek yemeyi bile unutmuş gün geçtikçe zayıflamaktadır...

Çiftlik çalışanları ise; ağalarına bir şey soramamakta onun bazen tebessüm eden kendi kendine gülümseyen durgun yüz hallerinden endişe duymaktaydılar, ağalarına bir şey mi olmuştu, ya ona bir şey olursa ne yapacaklardı, ya çiftlik, aman haaa, tövbe de ağzına alma!...

Ama belliki ağanın kendilerine açamadığı bir derdi vardı, olabilirdi nasılsa ağa büyük adamdı, tabii ki büyük adamın derdi de büyük olacaktır...

Ağanın canı neler istemez ki, binlerce yıldır kendini sırtlarında taşıttığı maraba; aş-ekmek iş ve barınma derdinde kıvranırken bizim ağa kendine büyük bir saray yaptırma düşüncesindedir.

Ağayı yemeden içmeden kesen gittikçe sayısı artan sevgilileriyle içinde kovalamacalarda oynayacağı büyük bir konak yaptırmak ama bunu marabasına nasıl yaptıracağını düşünmekten ve hayaller kurmaktan yemeden içmeden kesilmişti zavallı!....

Zaman geçtikçe ağanın içindeki ateş onu daha çok yakıyor ahlar vahlar içinde kıvranıyor duruyordu ağa, nasıl kıvranmasın yeni sarayında yaşanacak çok güzel günleri olacaktır, maraba çalışacak ona hizmet edecek, o dostlarına ziyafetler çekecek, içinde kovalamacalar olacaktır sarayın

Ağanın sarayı büyüktür ama bizim ağa daha büyüğünü arzulamaktadır ama maraba da açlıktan yoksulluktan soğuktan kırılmak üzeredir, “ne etsem nasıl etsem, nasıl bunları kandırsam da kendime saray yaptırsam” diye düşünürken birden kendini dışarı atar ve marabaya haber salar, konuşma yapacaktır ağa …

İşi bilir ağa; nasılsa binlerce yıldır marabaları kandırma yöntemlerini ağa nesli boyunca birike birike bir fakülte oluşturacak zenginliğe sahiptir ve ileride bunları işletme-iktisat diye bilim dallarına aktaracaktır…

“Değerli çiftlik sakini dostlarım, binlerce yıldır bu toprakları birlikte ektik koruduk büyüttük, hepinize teşekkür ediyorum ama her şey buraya kadarmış, sizi buraya bugün ağalıktan ayrılmak istediğimi, çiftliği sizlere bırakmak istediğimi söylemek için çağırdım…

Maraba dünden razıdır böyle bir isteğe, kulaklarına inanamamışlar ilk duyduklarında, daha başka şeylerde isterler gönüllerinden, ama tedbiri elden bırakmamalıdır sessiz kalırlar ağa kendilerini sınıyor olabilir…

Tam heveslenmişlerdi ki; ağanın yakın adamlarından olduğu bilinen marabanın içinden çıkmış birkaç kişi “olur mu ağam, bizi bırakma, sensiz biz ne yaparız, sana karşı bir kusurumuz mu olmuş, özür dileriz biz daha çok çalışırız” der!...

Ağa bu cümleleri beklemektedir yarı üzgün ama sinsi bakışla; “rakip köyün ağası kendine kocaman bir çiftlik evi yaptırmış bizimki onunkinin yanında tavuk kümesi gibi kalıyor, çağırıp gösterdi benim moralim bozuldu bu durumda ağalığı devam ettirmem zor olur öyle değil mi arkadaşlar!...”

Ağanın has adamları hemen yine konuşmaya başlarlar;” ağam sen hiç böyle şeylerle üzülme, biz senin başını yere eğdirmeyiz, sana daha büyüğünü yaparız, yeter ki; AĞALIK SÜRSÜN, ÇİFTLİK BÜYÜSÜN” diye bağıra bağıra tempo tutarlar, kısa sürede bu kadar hızlı değişimleri kavrayamaz ve ağanın has adamlarının propagandalarına ne dediklerinin farkına varmadan eşlik ederler…

Artık yer gök kimse ne dediklerini bilmeden marabaların haykırışlarıyla ortalık yıkılıyordu, tek şu duyuluyor, zorlukla seçiliyordu “”AĞALIK SÜRSÜN, ÇİFTLİK BÜYÜSÜN

*********************
DrMustafa ÇUKURYILDIZ

cukuryildiz@hotmail.com