Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ağbi olmak

Ağbi olmak
 

Bizler kendimize öyle bir ağbi seçelim ki, hidayete ulaştırsın, bir idol olsun, bütünlük oluştursun. ....................................................


“Kardeşimin bekçisi miyim ben?” diyen ağbi olmaktan kaçınandır.

Aman kardeşime bir şey olmasın diyen onun kanını taşır, canını bile verir. Küçüğüne çelme atmayı düşünmez aksine yolunu açar, onu tehlikelerden korur. Çelişki içinde olmaz, olamaz.

Ağbi, büyük erkek kardeşi tanımlar. Kız için ise abla dendiğini hatırlatalım.

Halk arasında ağbi kelimesi sağlam bir şekilde yerini almıştır. Bu kavram ucuz şeylere dayanmaz. Küçük çocukların itişip kakışmalarında “ağbime söylersem” dediğini anımsarız.

Eğer olay büyür ise ağbi gelir meydan okur; “Kardeşime ne yaptın sen lan?” der, korku salar.

İşte biyolojik ağbi böyle bir şeydir.

Ben aslında bu yazıda o türden pek bahsetmek istemiyorum. Ayrıca mahallede, okulda, değişik ortamlarda sözümüzün pek geçmediği korktuğumuz kişilere de değinmeyeceğim.

Anlatmak istediğim, en saygın yönüyle gerçek ağbilik…

Onların özel yanlarından bahsedeceğim.

Bizler kendimize öyle bir ağbi seçelim ki, hidayete ulaştırsın, bir idol olsun, bütünlük oluştursun. Yaşamı, bilgisi ile bir model teşkil etsin. Onda görüp gözlemleyerek öğrendiğimiz tecrübe kazandığımız haller, tavırlar bize en doğru ve en güzel ahlâkı getirsin.

Risalet nurları taşısın.

Başka türlüsü bizi nereye götürebilir?

Saygın bir insan olmaya belki!

Durup bir düşünelim, etrafımıza bakalım var mı bu nitelikleri taşıyan? Yaş farkı olmaksızın ağbi diyebileceğimiz biri? Nedense içinizden “yok” demek geliyor.

Gerçekten de böylesine ağbilere rastlanmıyor.

Var olan ise bilinmiyor.

Çünkü onlar karizmadan kaçıyor. Yalnız ve tek olarak yaşamayı yeğliyor.

Bizlerin hayata bakış açısı, onların davranışı, bir ölçü içinde olmalı ki bir iletişim hâsıl olsun. Bu bir şekilde algılama, genişlik, kapasite meselesidir.

Onların bizler üzerinde duyduğu tedirginlik, çektiği sıkıntıyı tahayyül bile edemeyiz. Bunun bi şekilde farkında olabiliriz. Ancak iş işten geçmiş olur.

Ağbinin anlattıkları çok önemlidir. Hafızamıza kazınır. Zira o bir hatırlatıcıdır. İşin en acı tarafı anlamlı bilgileri ortaya kendi malımız gibi koyarken onu es geçmemizdir.

Bunun adı “nankörlük” tür, “Ene” dir, “haddi bilmemek” tir.

Unutmayalım ki Allah haddini bilmeyenleri sevmez. Bu konuda aklımızdan neler geçtiğini söylemenin haddi hesabı olmaz.

Ağbimiz unutsa bile bizler daima onu hatırlarız. O bilgiler yüzümüze çarpar durur.

Onun hayatını içselleştirmek zorundayız. Bu tavırlarımıza yön verir. Şirki kaldırır. Bizleri mana yolculuğuna çıkarır, seyre vardırır.

Kuşkusuz en sıkıntılı anlarımızda ağbimiz yanımızdadır. Bundan gafil olmak, ağbiden ve Allah’tan perdelenmektir.

 Bu yaklaşım onu anlamak açısından belki de en önemli bir noktadır. Çünkü özel bir kişiye ağbi diyorsanız, önce onu anlamak zorundasınızdır.

Unutmayın karmaşık görünen beyinlerde ağbilik kavramı yer almaz.

 Bu tür beyinlerin algılama ve davranış kalıpları dışında bir tasavvuru da olamaz.

 

 

Ahmed F. YÜKSEL

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..