Ağca'ya manajer adayı bir çocuk; Fatih Aksoy.../ Ve kurtlarla dansı...

Bazı çocukların, çocukça iş yapmalarından doğal birşey olamaz.... Neden mi?... Çünkü o adı üzerinde çocuktur da ondan... Tehlikeli olan, koskocaman olmuş bir insanın, bize göre, bu davranışıyla, ileriyi göremeyen, büyük düşünemeyen, bir çocuk olması ve öyle kalması, ya da öyle anılmak için elinden geleni yapması... Bir de her nedense, bu 12 Eylül kuşağı, biraz çocuk kalıyor, ayakları hiç bir şekilde pek fazla yere değmiyor!...

Bu kardeşimize en baştan şu soruyu sormak isterdim: Ünlü bir kiralık katil ya da beyni yıkanmış bir kişi, onun babasını öldürse, cezası neyse çektikten sonra da özgürlüğüne kavuşsa, o kişiyi böylesi bir programa davet etmeyi, demokratça düşünür müydü?... Ya da medya dünyasından bir arkadaşı böylesi bir davranışda bulunsa, tepkisi ( yürekten söylesin...) nasıl olurdu?...

Hani en basitinden, derler ya, bekara karı boşamak kolay diye!... Bu mesel... Adam basının babasını, bir cumhuriyet aydınını öldürmüş ve düşük bir cezayla işten bir şekilde sıyrılmış, yetmemiş, bir de Hristiyan dünyasının babası, Papa'yı öldürmeye yeltenmiş!...

Değerli Ali Eyüboğlu'nun Milliyet'deki yazısında , ''Yuh Artık!'' başlığıyla, Milliyet Cadde'de gündem oluşturması da, Fatih Aksoy'un bu saffetli, çocukluğundan kaynaklanıyor... (http://cadde.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=CaddeYazarDetaySecure&fc=ok&NewID=78EABEB7-DC7E-46D7-97C6-D9C043CBC068&ArticleID=1191537)

Aslında bu arkadaşın görsellerine bakınca, olgun bir insan portresiyle karşı karşıya kalıyorsun... Hele ki iç sayfada, Amerikan artizleri gibi, karizmatik bir görüntü bile veriyor... Yakışıklı çocuk, vesselam...

Ancak Mehmet Ali Ağca gibi, farklı bir popülariteye sahip bir kişiyi; Türkiye'nin en değerli basın insanlarından birini katleden ve aynı şekilde dünyada birçok dengeyi bozacak bir Papa'ya süikast teşebbüsünde bulunup, onu yaralamaya, doğrudan ortak olan ve bu ülkeye ve ülke insanına toplamda verdiği silinmesi çok zor zararlarla, artık kamu gözünde, ortalıkta da görünmesi pek istenmeyen bir kişiyi, ''ilgi çekecek bir erkek'' olarak, bir 'Dans'' programında bir şekilde kullanmaya ve ondan da kanımızca, kirli bir reyting çıkarmaya çalışması ve pek bilmediği bir tarzda Kurtlarla dansa kalkışması da, çocuk da olsa, ''Yuh Artık!...'' başlığını fazlasıyla hak ettiriyor...

Ama Ali Eyüboğlu'nun sorularına verdiği cevapları görünce, insan birde, bu magazin medyanın , insanda ruhu nasıl öldürdüğünü görüyor. ..Yalnız canlıların en şereflisi insana özgü olan o ruhun olmadığı, hele ki , o veciz (!), ''her cinayet birilerini üzer'' yorumundan sonra, Abdi İpekçi'nin anısına yapılan bu büyük saygısızlığa da, bir kez daha üzülüyor!... Ve çok örneğini çok gördüğümüz, zavallı bilinçlerin, ne tür muhakemeler yapabilmeye muktedir olduğunu görerek bir kez daha bu kuşak ve değerleri adına hicap duyuyor!... Sanki tanrı , çekirdekten yetişmiş, bazı kullarına, idrak edemediği bir konuda akıl yürütüp fikir zikretme marifeti vermiş de, o konuda bilgi ve görgü vermemiş...

Türkiye'de sitcom uyarlamalarını yapmakla ve en ünlü yıldız isimlerle ''Talk Show'' yapma geleneğini başlatmakla ve medya dünyasındaki bu büyük eksikliği kapatmakla öğünen, televizyonu salt bir eğlence aracı olarak görebilen bir vizöre sahip olabilmiş bu çocuk, anladığımız kadarıyla, pragmatizmin sınırlarında dolaşıyor!...

Bu ülkede toplumsal vicdan ile cüzdan arasındaki bazen kıldan ince köprüden nasıl ve ne şekilde geçilebilebildiğini, çok geçmişteki meşhur mart ve eylül aylarının ayazından ve Filizkıran Fırtınası'ndan istifade etmiş(!) bir ülke insanı olarak yakinen alımlıyabildiğim için, bu çocuklara üzülmemek, elden de gelmiyor!...

29.ocak.2010. / Tarabya,